Paylaş
Daha önce bunun bir benzeri yaşandıysa da, biz hatırlamıyoruz. Ama ister yaşanmış ister yaşanmamış olsun, çok önemli gördüğümüz bir olaydan söz etmek istiyoruz:
İki gündür Ankara'dayız. Dünya kamuoyunda ağırlığı olan kuruluşların temsilcileriyle birlikte Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'den başlayarak, Türkiye'nin kaderine yön verecek konumdaki yetkililerle görüşüyoruz.
Görüşüyoruz derken, grubun kimlerden oluştuğunu yazmalıyım:
Merkezi New York'ta bulunan Gazeteciler Koruma Komitesi (Committee to Protect Journalists-CPJ), merkezi Viyana'da bulunan Uluslararası Basın Enstitüsü (International Press Institute-IPI), merkezi Paris'te bulunan Sınır Tanımayan Muhabirler örgütü (Reporters Sans Frontieres-RSF) temsilcileri Türkiye'ye geldiler. Aralarında CPJ'den dünyaca tanınmış gazeteci Terry Anderson, keza Körfez Savaşı sırasında tüm dünyada savaş muhabirliğinin simgesi haline gelen ve Bağdat'ta otelden yaptığı canlı yayınlarda zihinlerimize yerleşen CNN muhabiri Peter Arnett, CPJ Genel Direktörü Bill Orme Jr., IPI Direktörü Johann Fritz, RSF Genel Sekreteri Robert Menard ve İsviçre'den, Avusturya'dan ciddi gazetelerin temsilcileri var.
Basınımızın daha saygın olması, daha özgür ve daha güvenli bir ortamda görev yapması için uğraş veren Basın Konseyi ile Türkiye Gazete Sahipleri Birliği'ne destek vermek için geldiler. CPJ Başkan Yardımcısı Terry Anderson bunu her görüşmede vurguladı. Onunla kalmadı, gazetecilik görevi sırasında suç sayılan bir şey yaptığı gerekçesiyle mahkûm edilen gazetecilerin -bu arada Sorumlu Yazıişleri Müdürü sıfatı yüzünden 10 yıl hapse mahkûm olan Işık Yurtçu'nun- özgürlüğüne kavuşması için ilgililere başvuruda bulundular. Daha doğrusu bulunduk.
İki gündür yaptığımız görüşmeler çok olumlu geçti. Çünkü başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere yetkililerin ve politikacıların hemen hepsi ülkemizde daha özgür bir basın ortamı istediklerini söylediler. Keza hemen hepsi, Basın Konseyi'nin 1992'de hazırladığı ve 5680 sayılı Basın Kanunu'nun değiştirilmesini amaçlayan taslağı esas alan tasarının yasalaştırılmasını istediler. Bu arada, Işık Yurtçu ve onun gibi ‘‘Sorumlu Yazıişleri Müdürü'' sıfatını taşıdığı için hapse mahkûm edilmiş olan gazetecileri özgürlüğüne kavuşturacak Hakan Tartan imzalı yasa önerisinin bu ay sona ermeden yasa haline gelmesi için tüm güçlerini kullanmayı vaat ettiler.
Başbakan Yardımcıları İsmet Sezgin ile Bülent Ecevit daha da ileri gittiler. Bu ay sonuna kadar söz konusu önerinin yasalaşacağını söylediler.
Yalnız bir nokta var: Sayalım ki Işık Yurtçu ile birkaç sorumlu yazıişleri müdürü özgürlüğüne kavuştu. Bu yetmiyor ki... İçeride daha, Basın Konseyi'nin değerlendirmesine göre, gazetecilik görevini yaparken suç işledi diye mahkûm edilmiş 23 gazeteci var. Onlar ne olacak? Ve bundan sonra bu tür bir tablo doğmaması için nasıl bir çözüm bulunacak?
Adalet Bakanı Sungurlu bu konuda açık bir söz verdi. Sorunun önemle ele alındığını, nitekim 16 Temmuz sabahı Ankara'da bu amaçla bir toplantı yapılacağını ve çalışma başlatılacağını söyledi.
Bu satırları kaleme aldıktan sonraki saatlerde sıra Başbakan Mesut Yılmaz'la yapılacak görüşmeye gelmişti. En önemli olanı da buydu.
Paylaş