İki şıktan biri...

CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi nedense başta CHP Genel Başkanı Deniz Baykal olmak üzere birilerine, katlanılması zor bir süreç gibi görünüyor. Bu süreci onlar yönünden katlanılmaz kılan şey Tayyip Erdoğan’ın aday olması ve cumhurbaşkanı seçilmesi ihtimali...

Doğrudur... Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne cumhurbaşkanı seçilmesi, Büyük Atatürk tarafından kurulmuş olan bu Cumhuriyet’e çok ağır bir darbe teşkil eder.

Çünkü Erdoğan ne kadar saklasa da, bu Cumhuriyet’in başta felsefesi olmak üzere hemen her şeyine -hálá- karşıdır.

Onu cumhurbaşkanlığına uygun görmeyenler, şahsi görüşümüzü açıkça ifade edelim ki, doğru bir değerlendirme yapıyorlar.

Bu nedenle biz de diyoruz ki: "Keşke Cumhuriyet’in temel değerlerine inanmış bir isim üzerinde uzlaşı sağlansa da cumhurbaşkanlığına o kişi seçilse..."

Ama hepimiz Türkiye’de yaşıyoruz. Bu ülkenin henüz o düzeyde bir demokrasi olgunluğuna ulaşmadığını biliyoruz. O nedenle de düşüncelerimizi duygular ve özlemler bazında değil, gerçekler bazında üretmenin doğru olacağını söylüyoruz.

Gerçekler bazında görünen o ki Tayyip Erdoğan -olağanüstü bir engel çıkmadıkça- cumhurbaşkanı seçilecektir. Bu gerçeği görelim.

Peki Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi ülke için iyi mi olur, kötü mü?

Gönlümüz kabul etmese, içimiz isyan duygularıyla dolsa da Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP) seçilecek bir başka isme göre -şahsen- diyoruz ki, "iyi" olur.

Çünkü Başbakan olarak kalacak Erdoğan, o takdirde kendi seçtirdiği cumhurbaşkanını da -Bülent Arınç dışında kim olursa olsun- kendi hegemonyası altına alacak ve iki yetkiyi birlikte kullanır hale gelecektir.

O da, pratikte demokrasiye veda anlamına gelir.

Oysa cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan -aynen Turgut Özal’la Yıldırım Akbulut ilişkisi gibi- bir süre sonra başbakana sözünü geçiremeyecektir. Ve aynen Özal gibi o da bir süre sonra elindeki yetkileri az bulup sorun çıkartacaktır.

Keza Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasıyla, AKP (aynen Özal ardından ANAP’ın ve Demirel ardından DYP’nin başına gelen gibi) hem inişe geçecek hem de parçalanma sürecine girecektir.

Bazıları gibi biz de cumhurbaşkanı seçilmiş bir Tayyip Erdoğan’ın, bugüne kadar zapt edemediği -bir başka deyişle kendisiyle aynı zihniyetteki ellere teslim edemediği- bazı kurumları, örneğin Anayasa Mahkemesi’ni, Yargıtay’ı, Danıştay’ı, Yüksek Öğretim Kurulu’nu ve üniversiteleri ve aldığımız bilgi yanlış değilse Savcılar ve Hakimler Yüksek Kurulu’nu ele geçireceğini görüyoruz.

Bunun laik cumhuriyetin geleceği yönünden çok kaygı verici bir durum olacağını kabul ediyoruz. Ama karşımızda eğer Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına yedi sene katlanmak pahasına AKP’den kurtulmak şıkkı ile, ülkenin kaderini daha birkaç dönem boyunca AKP zihniyetine teslim etme şıkkı varsa, biz şahsen "kısa" sürelisini tercih ederiz.
Yazarın Tüm Yazıları