BU hükümetin bildiğiniz gibi "yargı" ile hatta "hukuk" ile başı hoş değil. "Hukuku" da kendilerini amaca ulaştıracak bir otobüs gibi gördükleri izlenimi veriyorlar. Hani "amaca ulaşılınca inilecek demokrasi otobüsü" vardı ya... Onun gibi.
Kızılay’ın uzunca yıllar başkanlığını yapan Dr. Ertan Gönen’in son olarak Danıştay 10’uncu Dairesi’nden aldığı karar, yukarıda söylediğimizin son örneği:
Ertan Gönen bu iktidar tarafından hukuka aykırı bir şekilde görevden alınarak yerine, nerede ne laf edeceğini bilemeyen Talat Yılmaz adında birini getirdi. Talat Yılmaz aldığı işi yüzüne gözüne bulaştırınca onu uzaklaştırıp şimdiki Başkan Tekin Küçükali’yi Kızılay Genel Başkanı yaptı.
Ancak Ertan Gönen öteki pek çok örnekteki gibi "Madem hükümet öyle münasip görmüş, ben de bunu sineye çekeyim" demedi. Hukuk yolundan hakkını aradı. Uzun süre uğraştı. Kendisini görevden almak için düzenlenen uydurma Genel Kurul’ları yargı kararıyla iptal ettirdi.
Uzatmayalım... En sonunda, mahkemelerden aldığı yargı kararlarını uygulamayan Başbakan’ın, İçişleri Bakanı’nın ve Ankara Valisi’nin,kendisine tazminat ödemesi için açtığı davayı da kazandı.
Buraya kadarı Ertan Gönen’in zaferi... Ama iş orada bitmiyor. Arkadaşımız Oya Armutçu’nun verdiği bu konuyla ilgili haberde başka bir boyut daha var:
Ertan Gönen’in kazandığı 30 bin YTL tutarındaki tazminat devlet hazinesinden ödenecek. Peki görevini yapmayan yani yargı kararını uygulamayarak devleti zarara sokan yetkililer (Başbakan, İçişleri Bakanı ve Ankara Valisi) hiçbir yaptırımla karşılaşmayacak mı? Yani kusurları yanlarına mı kalacak?
Danıştay "devletin ödediği tazminatı onlardan geri alması gerektiğine" (hukuk diliyle onlara rücu edilmesine)karar vermiş.
Yanılmıyorsak bu ilk defa olmuyor. Ama yasaların bunu emreden hükümleri pratikte uygulanmadığı için yapanın yanına kalıyordu.
Bu kararın önemli tarafı, yıllardır -özellikle Turgut Özal’lı dönemlerden beri- kamu sektöründe iyice çürümüş olan "sorumluluk" kurumunu diriltmesi ihtimalidir.
Bunun bir başka sonucu da "yasalara uymayan yetkilinin hesap vermeye mecbur olmasının, hukuk devleti ilkesini yerleştirmek yönünden taşıdığı önem"dir.
Dahası... Danıştay’ın bu kararı tek kalmaz, yani benzeri olaylarda yetkililere rücu yolu açılırsa hazinenin gereksiz yere uğradığı zarar da giderilmiş olur.
Bildiğiniz gibi bu iktidar yaptığı yanlışlar yargı tarafından önlenince kızan iktidardır. Nitekim Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 5 Nisan 2006 tarihinde "Açık konuşuyorum, Danıştay’da birçok engelle karşı karşıyayız" dediği hálá hafızalardadır.
Başbakan’ın, Anayasa Mahkemesi’ne dönük sözleri nedeniyle şimdi emekli olan Başkan Tülay Tugcu’nun "Sayın Başbakan’ı saygı ve terbiye sınırları içinde konuşmaya" davet eden sözlerini anımsarsanız, bu iktidarla yargı ilişkisini daha iyi değerlendirebilirsiniz.