HER parlamentoda kamuoyunun dikkatini çekmek için bazen çarpıcı bazen ipe sapa gelmez önerilerin ortaya atıldığı olur.
Kimi parlamento üyeleri bunu nerdeyse şaklabanlık sınırına kadar da götürürler.
Ama öyle bir öneri ciddiye alınır da Başbakan tarafından gündeme taşınırsa, onu görmezden gelemezsiniz.
Bu tür yani dikkat çekmeyi amaçladığını sandığımız bir görüşü geçenlerde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün dile getirdi. Milletvekili seçilme yaşının 30’dan 25’e indirilmesini öngören Anayasa değişikliği üzerinde yapılan Komisyon görüşmeleri sırasında;
"65 yaşındaki memuru zorunlu emekli ediyoruz. Notere gidip işlem yaptıklarında 65 yaşın üzerinden sağlık raporu istiyorlar. O yüzden 65 yaşın üstündekiler siyaset de yapmamalı" dedi.
O gün pek çoğumuzun gülüp geçtiği bu tuhaf öneriyi, 28 Ekim Cumartesi günü Denizli’de bir konuşma yapan Başbakan Tayyip Erdoğan ciddiye alıp;
"Parlamento çoluk çocukla dolacak deniyor. İşte bunların ufukları bu kadar. İşlerine gelmiyor. İnanın, bana kalsa... Demokrasiye ters düşüyor diyorlar... Aslında bu işin tavanını da belirlemek lazım. Siyaset emeklilikten sonra yapılan bir iş olmamalı. Bunun belli standardını koymak lazım. Bu Türkiye’de biraz tartışılsın, yerine oturur" deyince, üzerinde durmak zorunlu oldu.
Nitekim Mevlüt Akgün de bu sözlerden cesaret almış. Tutmuş bir Anayasa değişikliği önerisi hazırlamış. Şimdi öneriyi Meclis’eresmen sunabilmek için milletvekillerinden imza topluyormuş.
İtiraf edelim... Başbakan Erdoğan’ın, Akgün’ün sözlerini benimseyeceğini hiç tahmin etmemiştik. Ama kendisinin Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu sıralarda İstanbul’un sorunlarını çözmek için "Her aklına gelen soluğu İstanbul’da alamamalı... İstanbul’a ancak vizesi olanlar (bu herhalde bulunduğu il ve ilçede vali ve kaymakamdan izin alanlar anlamına gelir) gelebilmeli" tezini savunduğunu anımsayınca... "Tamam" dedik, "Akgün’ün önerisi özü itibariyle bundan farklı olmadığına göre, hata eden biziz".
Madem bunları üzerinde konuşmaya değer bulduk... Önce belirtelim:
Dikkat ederseniz "Meclis’e seçilenler 65 yaşından yukarı olmasın" demiyorlar. "Siyaset yapanlar 65 yaşından yukarı olmasın" diyorlar. Böylece bir bakıma "65’ini geçenler ticaret yapmasın... Yazı yazmasın... Bilimle uğraşmasın... Doktorluk yapmasın... İşadamlığını bıraksın" demek bu!
Aradık, taradık... Dünyada böyle bir örnek bulamadık. Sorduk, soruşturduk... Bilene de rastlayamadık. Neticede, dünya siyaset literatürüne Meclis üyeliği için tavan yaş önerisi getirenlerle iftihar (!) ettik.
İşin tuhafı aklımıza 73 yaşında Batı Almanya Başbakanı olan Konrad Adenauer; 79 yaşında İngiltere’de tekrar seçim kazanıp Başbakan olan Winston Churchill geliyor; 77 yaşında seçim kazanıp Başbakan olan İsmet İnönü geliyor... Bugünkü Çin’in mimarı Deng Xiaoping geliyor...
Tüm bu saydığımız isimler engin politika ve yaşam deneyimlerini ülke hizmetine sundukları zaman Akgün’ün istediğinden çok yaşlı idiler. Ülkelerine de unutulmaz hizmetlerde bulundular.