Gerekli tedbir ne?

KUZEY Irak'ta bugün Türkiye açısından çok önemli bir olay yaşanıyor:

O bölge Kürtlerinin liderleri Mesut Barzani ile Celal Talabani ABD'nin baskıları sonucu bir kere daha anlaştılar. Daha doğrusu 4 yıl önce yine Washington'un zoruyla yaptıkları anlaşmayı uygulayarak Erbil'de, ‘‘Bölge Parlamentosu’’ adıyla bir yasama meclisi topluyorlar.

Türkiye bu noktada tavır koymak istiyor. Örneğin Başbakan Bülent Ecevit'in gazetecilere dün, parlamentonun ‘‘devlet parlamentosu’’ olarak tanıtılamayacağını vurguladıktan sonra:

‘‘Eğer ölçü kaçırılacak olursa Türkiye gerekli tedbirleri alır’’ dediği bildiriliyor.

İyi de ‘‘gerekli tedbirler ne?’’

Başbakan'ın beyanı gibi ucu açık bir söz de birkaç gün önce Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel'in ağzından çıkmıştı.

İşin tuhafı Türkiye'nin tutumu belli değil ama Kuzey Irak'taki Kürt liderlerin amacında belli olmayan hiçbir şey yok:

Şimdilik ‘‘Türkiye'yi, İran'ı, Suriye'yi kızdıracak bir şey yapmak istemedikleri’’ daha doğrusu özellikle Türkiye'den çekindikleri biliniyor.

Gerçi Celal Talabani gibi aşırı derecede kıvrak bir kişinin sözlerine inanırsanız ‘‘Kürtlerin bağımsız bir devlet kurmak gibi bir planları yoktur’’. Çünkü ‘‘bağımsız devlet kurmanın mümkün olmayacağını görecek kadar gerçekçi’’dirler.

Ne var ki bu sadece ‘‘bugün’’ için geçerli sözlerdir. Ne Barzani'yi ne de Talabani'yi yarın bağlayan bir tarafı yoktur.

Kaldı ki Kuzey Irak'ta adı ‘‘Kürdistan’’ olan ama kendisine ‘‘devlet’’ demeden bir devletin sahip olması beklenecek hemen her şeyi bulunan bir ‘‘yapı’’ vardır. Nitekim geçenlerde bir meslektaşımızın da yazdığı gibi Mesut Barzani'nin Ankara'daki temsilciliği tarafından dağıtılan resmi yayınlarda 3 milyon 700 bin nüfuslu, 150 milyon ABD doları bütçeli, 1 dolar karşılığı 18 dinar değerinde parası, 170 bin memuru, 50 bin kişilik güvenlik gücü, 25 bakanlı hükümeti, 105 sandalyeli parlamentolu, 3 Üniversiteli, kendine ait milli marşlı, yasayla belirlenecek özel bayraklı bir Kürdistan söz konusudur. Üstelik Barzani'nin başında olduğu Irak Kürdistan Demokratik Partisi'nin internet sitesi daha da ileri gitmekte ve Türkiye'nin Güneydoğu ve Doğu bölgelerini içine alan bir haritayı Kürdistan toprağı olarak göstermektedir.

Türkiye'nin bunlara seyirci kalması elbet söz konusu değildir. Özellikle ABD ve İngiltere'nin Irak'a yönelik bir askeri harekát düzenlemeye kararlı göründükleri bir dönemde Türkiye'nin, çok ustalık isteyen Kuzey Irak politikasını belirleyecek birikime sahip ciddi, güvenilir ve deneyimli liderlere ihtiyacı vardır. O lideri (veya liderleri) işbaşına getirmek bizim yani 3 Kasım'da sandık başına gidecek seçmenlerin işidir. Sonra başımızı dövmek istemiyorsak şimdi iyi düşünme zamanıdır.
Yazarın Tüm Yazıları