HİÇ aklınıza gelir miydi, bir gün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da, Türk Ceza Yasası’nın 301’inci maddesini ihlal ettiği iddiasıyla yargı huzuruna çıkmasının isteneceği?
Eski Ceza Yasası’nın Tayyip Erdoğan’ın 10 ay hapse mahkûm edilmesine sebep olan 312’nci maddesinden değil, kendi döneminde çıkarılan ve "O madde bu haliyle ifade özgürlüğüne aykırı olur" dememize rağmen kendisine dinletemediğimiz yeni 301’inci maddeden söz ediyoruz.
Konu sanırız bugünkü gazetelerin en önemli haberi olur ama biz yine de özetleyelim:
Anayasa Mahkemesi’nin "Cumhurbaşkanlığı seçiminde, TBMM Genel Kurulu’nun açılabilmesi için en az 367 milletvekilinin hazır bulunması gerekir" anlamındaki kararını önce "Saygıyla karşılayacağız" diyerek değerlendiren Başbakan Tayyip Erdoğan, bildiğiniz gibi giderek üslubunu sertleştirmiş -daha doğrusu kendi asıl üslubuna dönmüş- ve "Sırtımızdan bıçaklandık" demişti. Ardından söz konusu kararı "tarihin yargılayacağını" ifade etmişti.
Erdoğan bilindiği gibi kendini tutamadı. Önceki gün NTV’ye verdiği mülakatta, Anayasa Mahkemesi’nin kararını eleştirirken "Çok açık konuşuyorum. Bu (karar) yargı için talihsizliktir, yüz karasıdır. Çünkü açık, net, her şey ortada. (...) Açık net ortada olduğu halde, zorlamayla, altını çiziyorum, dayatmayla bu karar verilmiştir" dedi.
Anayasa Mahkemesi kararının hukuken doğru olmadığını söyleyen çok var. Biz de öyleyiz. Ama bu nedenle Başbakan Erdoğan’ın üslubuna benzer bir üslup kullanan bugüne kadar çıkmadı.
Nitekim o üslup dün yanıtını davet etti ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, "Başbakan’ın saygı sınırlarını aştığını" belirtti, ayrıca şunları söyledi:
"Başbakan’ın hukukun üstünlüğü ve yargı kararlarının tartışmasız bağlayıcılığı ilkelerini dışlayan, üstlendiği görev ve devlet adamı sorumluluğu ve ciddiyeti ile bağdaşmayan, tehdit, hakaret ve husumet içeren söylemleri mahkememizi doğrudan hedef göstermektedir."
Tuğcu onunla kalmadı, bir gazetecinin sorusu üzerine, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını" bildirdi.
Neye göre "suç duyurusu" söz konusu olabilir diye soruyorsanız, yazının başında sözünü ettiğimiz 301’inci maddeye işaret etmeye mecburuz. Çünkü o madde:
"Türklüğü, Cumhuriyeti veya TBMM’yi alenen aşağılayan kişi"leri 6 aydan üç yıla kadar hapse mahkûm etmek gerektiğini söylemekle kalmıyor, "(...) Devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi"nin de 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacağını" söylüyor.
Bu dediğimiz meselenin "yasal" boyutu... Ortada gerçekten Anayasa Mahkemesi’ne hakaret suçu var mı yok mu, buna adalet karar verir. Ama görüldüğü gibi meselenin bir de "ifade özgürlüğü" boyutu var.
İşin tuhafı "Ben sadece bir şiir okuduğum için hapis yattım. Mağdur edildim" diye hálá ve her fırsatta sızlanan Başbakan Tayyip Erdoğan bu defa da aynı nedenle kendisinin mağdur edilmek istendiğini ileri sürecek.