KENDİSİNİ tanımadığımız, hakkında da bilgi sahibi olmadığımız için yeni Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan hakkında bugüne kadar bir şey yazmadık. Sadece hayli "sosyal" bir kişi olduğunu öğrendik. "İyi bir insan, iyi bir akademisyendir" diyenler de oldu. Biz yine de beklemeyi tercih ettik.
Prof. Dr. Özcan göreve atanır atanmaz fazlasıyla hızlı bir çıkış yaptı. "Tüm yasakları kaldıracağından" söz etti.
Maksat belli ki "türban yasağını" kaldırmaktı. Dedik ki, "Henüz yerine alışamadı. Ayrıca hukukçu da olmadığı için ihtimal kendisini ve hatta YÖK’ü aşan bazı gerçekler olduğunu düşünemedi. Örneğin Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilmiş yargı kararlarını dikkate almak zorunda olduğunu unuttu. Herhalde bunlar karşısına çıkınca hatasını anlar, sözlerini düzeltir."
Yanılmışız.
Başkan tekrar konuştu ama her şeyi daha da berbat etti. Tuttu, merhum Turgut Özal’ın hani "Anayasa’yı bir kere ihlal etmekle bir şey olmaz" vecizesini adeta tekrarladı. Anadolu Ajansı muhabirinin "türbanı yasaklayan mahkeme kararları" ile ilgili görüşünü açıklayarak, "Mahkeme kararını önemli görmezsiniz, herkes rahat eder" dedi.
Sözlerinin ayrıntısı şöyle imiş:
"Anayasa Mahkemesi kararları... Onların savlarını biliyorum. Bunlar, üniversitenin dışında konmuş yasaklardır. Mahkemelerle ilgilidir. Bu bakış meselesidir. Öyle bir kural olabilir. Ama siz onu önemli görmeyebilirsiniz, bir sürü insanı rahat ettirirsiniz. Biz öyle bir sonucun çıkacağını ümit ediyoruz."
Şimdi Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’a, yargı kararlarının sadecesizi, beni, YÖK Başkanı’nıdeğil, yasama organını bile bağladığını, bunları uygulamamanın suç teşkil edeceğini kim nasıl anlatacak?
Ama anlaşılan yeni başkan hukuktan çok, siyasi iktidarla ilişkilerinden güç almayı aklına koymuş. Nitekim dünkü gazetelerde yayınlanan haberler, kendisinin özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan’a yaptığı "nezaket ziyareti"nin o sınırları aştığı, hatta Başbakan Erdoğan’ın yeni başkanı pek benimseyerek, "Aman hocam, (medyaya) bir şey söylersin, ipimizi çekerler" diyerek pek dostane bir uyarıda bulunduğu bildiriliyordu.
Bu, "Sen de bizim takımdansın" anlamına gelir.
Aslında Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan hakkındaki bilgiler, gerçekten "o takımdan" olabileceğini düşündürüyor. Çünkü kendisini YÖK Başkanlığı’na hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan nezdinde ciddi bir itibar sahibi olduğu anlaşılan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun tavsiye etmiş olduğu anlaşılıyor.
Dünkü Hürriyet’te, Davutoğlu’nun, özellikle 1990’lı yıllarda Malezya’daki Uluslararası İslam Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Türk akademisyenlerin başını çektiği ve onlarla yumuşak bir örgütlenme ilişkisi içinde olduğu bildiriliyordu.
Aferin... Demek ki 1950’lerde İlim Yayma Cemiyeti ile başlatılan, sonra Prof. Dr. Sabahattin Zaim’le ve ardından Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’la, Prof. Dr. Ömer Faruk Batırel’le devam eden "önce devleti ele geçirelim" programı başarıyla uygulanıyor.