Efkár etmek...

WASHINGTON D.C.’deki "muhafazakár" eğilimli Hudson Enstitüsü isimli "düşünce kuruluşu"nun (think-tank) 13 Haziran günü düzenlediği bir toplantı kaç gündür gazetelerimizi işgal edip duruyor.

Efendim o kuruluş adına toplantıyı düzenleyen Zeyno Baran katılımcılara bir senaryo sunmuş.

Kısaca anlatalım... Türkiye’de PKK kaynaklı olduğu izlenimi veren suikast ve 50 kadar insanın ölümüne yol açan büyük terör eylemleri meydana gelirse Türkiye, PKK’yı cezalandırmak gerekçesiyle Kuzey Irak’a girer miymiş? Girerse buna ABD’nin ve öteki ülkelerin nasıl bir tepki göstermesi beklenirmiş. Sonra Türkiye bu operasyonu nasıl tamamlarmış vs.

Bu toplantıya ABD’nin bazı resmi görevlileri ile çağrılan bazı "uzman"lar ve bir de Türkiye’den oradaki Askeri Ataşe’miz ve özellikle giden bir generalimiz katılmış.

Pardon unutmadan bir noktayı da ekleyelim:

Toplantıdaki konuşmalar sırasında PKK’nın yöneticilerinden bazıları aynen Öcalan’a yapılan gibi, "yakalanıp Türkiye’ye teslim edilirlerse" bunun önümüzdeki seçimlerde kime yarayacağı sorulmuş. Birileri de -belki generallerden biri- "Bunun Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP) yarayacağını" söylemiş ama anlaşılan aynı zamanda işte bu nedenle teröristlerin teslim edilmesine karşı çıkmış.

Buraya kadar pek anormal bir durum yok. Çok çok "kapalı bir toplantının içeriğini öğrenip haber yapan gazeteciyi -Milliyet’in Washington temsilcisi Yasemin Çongar’ı- kutlayabilirsiniz.

Ama asıl ilginci bize kalırsa ondan sonra geliyor. Çünkü bir ayağı burada bir ayağı ABD’de olan AKP milletvekili Egemen Bağış bu toplantıya da, katılanlara da çok kızmış. Daha doğrusu hani orada "AKP’ye yarar" bölümü var ya... Ona ifrit olmuş. Bağış, "İleri sürülen şeyler doğruysa, bunu konuşanların, hele bunlar Türkler ise, vatan haini olacaklarını" söylemiş.

Bağış onunla kalmamış. Dünkü Zaman Gazetesi’ndeki şu satırlar ilginç:

"Neden Türk ordusunun seçkin subayları, Bağış’ın NDI toplantısındaki ifadesiyle, ’hortumcu’ bazı hükümet karşıtı Türk işadamlarıyla bağlantılı? (...)" diyormuş.

Neresinden başlarsınız?

Ortada hayaller üzerine kurulmuş bir senaryodan başka bir şey yok. Daha doğrusu böyle kuruluşlarda her zaman yapıldığı gibi, sanal dünyada dolaşıp durmuşlar. O arada biri -eğer AKP ile ilgili söz söylenmişse- gerçekten çok ayıp etmiş. Ama aslı astarı bilinmeden böyle "vatan hainliği" damgası basma hakkını Sayın Bağış’a kim veriyor?

Şimdi teoriler üretiliyor. "Acaba bu senaryo ve oraya katılanlar sayesinde Washington’un niyetleri mi öğrenilmek isteniyordu, Türkiye’nin -özellikle Genelkurmay’ın- niyetleri mi?"

"Günaydın" derler adama... Bu tür senaryoların tartışıldığı ilk olayı yaşıyoruz sanki... Yıllardır yapılan hep bu değil mi? Oraya katılanların hepsi aslında öteki tarafın niyetini deşifre etmeye çalışmaz mı?

Hani denize açılan Lazların hikáyesi vardır. Bir süre sonra açılanlardan sadece bir kişinin kayıkla geri geldiğini görenler, "Arkadaşlarına ne oldu?" diye sormuşlar. O da "Bir batıkta hazine bulduk da onu paylaşacağım derken herkes birbirini öldürdü, geriye bir ben kaldım" demiş.

Peki "Hazine nerde?" diye sorulunca yanıt vermiş:

"Bulduk dedümse efkár ettük (hayal ettik) da!"
Yazarın Tüm Yazıları