Doğruyu doğru konuşmak

GALİBA herkes doğrunun yarısını söylüyor. O yüzden de gerçeğin bütün resmi ortaya çıkıncaya kadar birbirimizin saçını başını yoluyoruz.

Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile görünürde Adalet Bakanlığı arasındaki gerilimden söz edenlerin çoğu aynen böyle yapıyor.

Yargıtay’da boş 23 üyelik ile Danıştay’da boş 9 üyelik için seçim yapmak isteyen HSYK’nın, Adalet Bakanlığı tarafından engellenmesinden doğan gerilimi biliyorsunuz.

Bakanlık seçimi engelliyor; çünkü sorun, el altından HSYK’ya yapılan "Bizim vereceğimiz 5 ismi Yargıtay üyeliğine seçerseniz, gündeme ’seçim’ maddesini koyarız" pazarlığına HSYK’nın "hayır" demesinden çıkıyor.

Önceki gün İstanbul’da "Adalet Bakanı ne yapmış da yargıyı siyasallaştırmış?" diyen Adalet Bakanı Cemil Çiçek, böyle bir "kontenjan talebi"nin söz konusu olmadığını söylemedikçe veya yaptığının "yargı bağımsızlığı ile bağdaştığını" savunmadıkça "yargıyı siyasallaştırma" suçlamasına hedef olmak durumundadır.

Bakanı savunan kalemler, "Mayıs ayı başında Yargıtay Başsavcısı’nın görev süresi bitiyor. Sayın Ahmet Necdet Sezer’in, Çankaya’dan ayrılmadan (16 Mayıs’ta görevini devretmesi gerekiyor) yeni Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı ataması gerekecek. Yeni Yargıtay üyelerinin hemen seçilmesini isteyenler, başsavcılık seçiminde kendi taraftarlarının kazanması için seçimde ısrar ediyorlar" diyorlar.

Bu görüşte gerçek payı olabilir diye düşündük. Ancak yasaya bakınca gördük ki durum farklı. Çünkü Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı için Cumhurbaşkanı’nın önüne 5 isim konuyor. Cumhurbaşkanı bu beş isim içinde kendi anlayışına uygun bir adayı bugün de bulabilir.

"Yasaya göre Bölge Adliye Mahkemeleri (İstinaf Mahkemeleri) 1 Haziran’da kurulacakmış. O nedenle Yargıtay’da yeni 23 üye seçimine gerek yok"muş.

Gerek yok idiyse Bakanlık neden el altından "Bizim vereceğimiz 5 ismi seçin" demiş?

Kaldı ki soruşturunca öğrendik ki, İstinaf Mahkemelerinin 1 Haziran 2007 tarihinde faaliyete geçmesi imkánsızdır. Çünkü bunların hemen hiçbirinin henüz binaları bile yoktur. Onlara ayrılan 14 bin yargıç kadrosunun 9 binine atama yapılmıştır ama 5 bin kadro henüz boştur. Sadece onlar değil Zabıt Kátibi, Mübaşir gibi kadroları bile boş bulunmaktadır. Yargıtay Birinci Başkanı Osman Aslan’ın 6 Eylül 2006 günü yeni Adli Yılı açarken "İstinaf Mahkemelerinin açılışının 2010 yılına ertelenmesini" istemesinin nedeni de budur. O nedenle 23 yargıç halen Yargıtay için önemlidir.

Son bir nokta... Deniyor ki, "O üyelikler Mart 2006’dan beri boş. HSYK eğer iyi niyetli olsaydı, seçimi daha önce yapardı."

Dahası...
Sayın Bakan "seçim" maddesini ilk defa HSYK’nın 11 Ekim 2006 tarihli gündemine koymuş. HSYK’ya yeni seçilen ve ilk olarak o gün toplantıya katılan üye, "Ben henüz kimlerin aday olduğunu bile bilmiyorum. Lütfen erteleyelim" deyince konu geri bırakılmış. Yani "seçimi önce savsaklayıp sonra bastırmak" söz konusu bile olmamış.

Hele bir iddia var ki, kargalar güler... Buna göre "HSYK kadrolaşmak istiyor"muş.

Sayınız ki HSYK bir şekilde "kadrolaştı". Yargıçlar kadrolaşırsa liyakat öne çıkar. Kötü mü?
Yazarın Tüm Yazıları