BAŞBAKAN vizyon sahibi olsun. Sadece Türkiye’nin sorunlarıyla değil, yeri geldiğinde dünyanın ve özellikle insanlığın sorunlarıyla da ilgilensin. Öteki ülkelere yol göstersin...
Bunlar hep güzel temenniler değil mi?
İhtimal böyle bir ihtiyacı kendisi de duymuş ki Başbakan Tayyip Erdoğan, Afrika Birliği’nin Etiyopya başkenti Addis Ababa’da düzenlediği zirveye katıldı. Delegelere "geniş vizyonlu" sözler söyledi. Örneğin, Batı ile İslam dünyası arasında giderek derinleşme eğilimi gösteren fay hattına dikkatlerini çekti. Afrikalı liderleri, Medeniyetler İttifakı projesine destek olmaya çağırdı.
Lakin tam da o sırada, yani kendisinin birliğini, bütünlüğünü, huzurunu korumakla yükümlü olduğu Türkiye’de,ulusumuzu birbirine düşman kamplara ayırmak isteyenler ayakta idi:
Verilen haberlere göre Trabzon’da yapılan Trabzonspor-Kayserispor futbol maçında, seyirciler bilinen ve genellikle hoşgörüyle karşılanan tezahüratlarıyla yetinmemişler. Amigo dedikleri coşturuculular, tribünleri ayağa kaldırmak için megafonla yaptıkları "Ayağa kalkmayan Fenerli olsun!" anonsunu, "futbol mizahı"nın dışına taşımışlar. Onu, "Ayağa kalkmayan Ermeni olsun!"a çevirmişler.
Burada maksat belli ki "iğneleme" değil, düpedüz "hakaret" etme...
Hadi bu örneği, "Bu da bir şey mi? Tribünlerde öyle hakaretler yağdırılır ki, evinde eşine, çocuğuna aynen aktaramazsın" diyebilirsiniz.
Ama o tür tribün söylemlerinin özelliği, söylendiği yerde unutulmasıdır. Bu öyle mi?
Kaldı ki daha da kaygı verici gerilimlerin Adana’da ve Malatya’da yaşandığı bildiriliyor.
Hadi Adana’dakinin, Hrant Dink’in cenaze töreninde taşınan "Hepimiz Hrant Dink’iz!"; "Hepimiz Ermeni’yiz!" yazılı pankartlara tepki olduğunu savunalım. Çünkü orada çok çok, "Hepimiz Mustafa Kemal’iz!"; "Hepimiz Türk’üz!" yazılı pankartlar açılmış, sloganlar atılmış.
Ya Malatya’dakine ne diyelim?
Orada yapılan 2. Lig A Kategorisi takımları Malatyaspor-Elazığspor maçı öncesinde 400 kadar Elazığspor taraftarı, Dink’in Malatyalı olması dolayısıyla "Ermeni Malatya!" diye bağırmışlar. Ardından da "Ne Ermeni’yiz ne Malatyalıyız. Biz Elazığlıyız. Türkiye sevdalısıyız!" yazılı pankart açmışlar.
Futbol maçında futbol oynanır ama kimsenin vatan sevgisiyle oynanmaz. Çünkü o, ateşle oynamak anlamına gelir. Kaldı ki, tribünleri dolduran insanlar kışkırtılmaya zaten çok açık tiplerdir. Gerilim taşkınlığa dönerse, sayıları binleri bulan taraftarları başetmek sorun olur.
Açıkçası, tam da ülkemizi ve insanımızı birbirine düşürmek isteyenlerin istediği zemine çekiliyoruz. Birbirimizi yanlış anlamaya zorlanıyoruz. Örneğin, Almanya’nın Solingen kentinde ırkçıların bir Türk ailesini, evlerini yakarak öldürmeleri üzerine olayı protesto eden Almanların sokaklara çıkıp "Biz Türk’üz!" diye pankart taşımalarından memnun oluyoruz ama aynı şeyi biz yapınca sorun çıkartıyoruz. Toplumu kutuplaşmaya itiyoruz. Ve bu vatana kötülük ediyoruz.
Başbakan’ın Afrika halkına çare araması güzel ama önce kendi kapısını süpürmesi gerekmez mi?