Demokratsız demokrasi

HERKESİN başkasına "demokrasi" dersi verdiği ama sıra kendisine gelince demokrasinin "d" harfini dahi dikkate almadığı bir ülkede yaşıyoruz.

"Herkesin" dememizden de anlaşılacağı gibi gösterilecek örnek pek çok. Ama en etkin noktada bulunan Başbakan olduğu için ondan söz etmek niyetindeyiz.

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) TBMM Meclis Grubu’nda yaptığı konuşmada hemen altına imza atacağımız bir cümlesi var:

"Demokrasi, ’evet’ diyenler ile ’hayır’ diyenlerin birlikte yürüttüğü bir siyasal sistemdir."

Doğru.
.. Ama eksik... O cümleyi tamamlamak için "Ancak hayır diyenlerin düşüncelerine de saygı duyulan, o düşüncelerin yaşama geçmesi yollarını açık tutan bir rejimdir" demek lazım. Bitmedi, "Ulusal değer taşıyan konularda azınlıktakilerin düşüncesiyle uzlaşı aramayı gerektiren bir rejimdir" diye eklemek lazım.

Zaten Sayın Başbakan’ın pek çok beyanında "cümlenin yarısını" esas alma, öteki kısmını göz ardı etme örneğini bulabilirsiniz.

Nitekim dünkü konuşmasının bir başka yerinde de "Demokrasiye inanıyor muyuz, laik cumhuriyete inanıyor muyuz, sosyal devlete inanıyor muyuz, hukuk devletine inanıyor muyuz? O zaman, bunun yeri sandıktır, sandık!" dediği bildiriliyor.

Tamam... İddianıza göre "demokrasiye", "laik cumhuriyete", "sosyal hukuk devletine" inanıyorsunuz. Gerçi özellikle "laik cumhuriyet" konusunda hiç de öyle görünmüyorsunuz ama, zararı yok. Bir an için dediğinizi kabul edelim.

Peki ama bu inancınızın doğru olduğunu "sandık" mı gösterir?

"Madem ki sandıktan çıktım... O halde demokratım" denebilir mi?

Klasik bir misaldir ama "Hitler’in de sandıktan çıktığını" Başbakan bilmez mi?

Nitekim bu çarpıklık 14 Nisan günü yapılan Büyük Ankara Mitingine o tarihte hoşgörüyle bakan Başbakan Erdoğan’ın dün birdenbire, gerçek kişiliğinin yansımasıyla verdiği yanıtta da görülüyor. Erdoğan bu defa Ankara’da toplanıp "laik rejime sahip çıkacağını" ilan eden ve "milyon"la ifade edilen insanları "bindirilmiş kıta" olarak niteliyor yani parti zoruyla oluşmuş bir kalabalık gibi gördüğünü söylüyor. O sayıyı "millet yutmuyor"muş. "Çünkü bindirilmiş kıtalar farklı" olurmuş. "Bu işe inanmış, gönlünü koymuş insanlarla bu işi yapmak başka" imiş. "Çünkü demokrasi bir gönül işi" imiş.

Mitinge aynen Erdoğan gibi bakan AKP Grup Başkan Vekili Eyüp Fatsa’nın da "AKP isterse bunun 10 katı insanı buraya toplayabilir" dediği bildiriliyordu.

Dikkat edin "Biz Ankara mitingine katılan insanların yaşadığı bu ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyoruz. Feryatlarına elbet kulak vereceğiz. Doğru gördüklerimizi elbet yaşama geçireceğiz" denmiyor. "Biz onlardan güçlüyüz. Gerekirse ezeriz" deniyor.

Sonra da "demokratlık" kimseye bırakılmıyor... Sevsinler öyle demokratlığı...

Yazarın Tüm Yazıları