Paylaş
Hani, “Ne zaman sesimiz gür şekilde çıksa, dış düşmanlarımız hemen içimizde bir karışıklık çıkartır veya terör tokmağıyla başımıza vururlar” türü, kahvehane hükümleri vardır ya... Onun gibi.
Bir zamanlar her musibeti “İngiliz”lerden, son yıllarda da CIA’dan (ABD’nin gizli servisi) bildiğimiz gibi.
Hoş, Sovyetler Birliği ayakta iken hayli faturayı KGB’ye (Rus gizli polisi) çıkarırdık.
Son zamanlarda da her taşın altında MOSSAD’ı (İsrail gizli servisi) arar olduk.
Bunların ülkemizde iç istikrarsızlık yaratmak gibi bir işe bulaşmadığını iddia edecek kadar saf değiliz. İhtimal ruhumuzun bile duymadığı birtakım olayların gerisinde rol oynadılar.
Ama PKK’nın Ankara’daki “Anafartalar çarşısı” sabotajını mahsus “Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi” yaptığını; “Dağlıca” karakolu baskınını bir Anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulduğu 22 Ekim 2007 tarihine denk getirdiğini; Ergenekon tutuklamaları ile bu olaylar arasında bağ bulunduğunu iddia etmek için fazla uçmak gerektiğine inanıyoruz.
Anlaşılan bu kardeşlerimiz Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tutup “PKK kimlere taşeronluk yapıyor, biliyoruz” demesi üzerine, “Bakın efendim... Bunlar da var” diyerek göze girme gayreti içine girdiler.
Oysa PKK’nın hem nereden güç aldığı biliniyor hem de terör eylemlerinin başlayacağına ilişkin duyurusunun gereğini yapıyor.
Bilinenlerden yola çıkarsak, kimi -veya kimleri- itham edebileceğimizi daha kolay buluruz.
Örneğin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Avrupalı liderlerin karşısına geçip “Bize karşı samimi değilsiniz. PKK’yı terör örgütü olarak ilan ediyorsunuz ama ne sizin orada yakaladıklarınızı ne de bizim sizden istediklerimizi teslim ediyorsunuz” demekte yerden göğe kadar hakkı var.
Peki ama, PKK konusunda Avrupalılar samimi değil de Mesut Barzani samimi mi? Celal Talabani samimi mi?
Bu ayın başında Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun “Kak Mesut” (Mesut Ağabey) diyerek ağırladığı Mesut Barzani’den bugüne kadar hangi somut yardımı aldık Başbakan açıklayabilir mi?
Abdullah Öcalan’ın cezaevindeki hücresinden koskoca bir terör örgütünü yönettiğini bilmiyor muyuz? Ona çare bulduk mu?
Neyi tartışıyoruz?
------------------
Not: Başbakan Erdoğan’ın medyayı PKK’ya destek vermekle suçladığı sözlerini aktardığımız kaynak, konuşmada bulunan “bilerek veya bilmeyerek” ifadesindeki “veya bilmeyerek” ibaresini atlamış. Hata bizim olmasa da özür dileriz. O.E.
Paylaş