HAKLARINI yemeyelim. CHP’nin Merkez Yönetim Kurulu adına önceki gün Parti Meclisi’ne sunulan raporda, seçim yenilgisinin CHP ile ilgili sebeplerinin ayrı bir inceleme konusu olarak ele alınacağı yazılıymış. Biz onu atlamışız.
Bu konuyu parti dışından, kendilerince güvenilir iki akademisyen inceleyip rapor verecekmiş.
Frenkler böyle durumlarda "bağımsız bir kurul" oluştururlar. Resim o zaman daha iyi görünür. CHP de eğer böyle bir düşünceyle hareket ettiyse, kutlamak gerekir. Ama o görüntüyü verip kendi işinize gelecek rapor hazırlatmanız da mümkündür. Onu akıldan çıkarmayalım.
Gerçi bu "ayrı inceleme meselesini" atlamışız ama kendimize "Acaba atlamasaydık ne farkı olurdu?" diye sorduk.
Seçimdeki hezimetini -elbet her birinin içinde minimal düzeyde gerçekler de bulunan ama- genel olarak ipe sapa gelmez sebeplerle açıklayan bir parti yönetimi, dışarıdan isterse en ciddi, en objektif, en bilimsel rapor alsın, ne işe yarar?
O rapordan yararlanması gereken kafa aynı, kadro aynı olduktan sonra!
Kaldı ki, kendi kusurlarını görüp onları açık yüreklilikle ilan etmek yerine "Tarikatlar, ikinci cumhuriyetçiler ve belirli odaklar iktidarı desteklediler" bahanesine sığınmak "beyan-ı acz" (çaresizliğin itirafı) değil de nedir?
Cumhuriyeti kuran CHP eğer, kendilerini ikinci cumhuriyetçi sayan üç beş tane züttürük hayalperestin "medya üzerinde etkinliklerinin yüksek olduğunu" iddia edecek kadar miyoplaştıysa ona kim bel bağlar? Böyle bir CHP, kavgada yenik düşmeyi zaten kabullenmiş demektir.
CHP’nin ve Deniz Baykal’ın şimdi karşımıza geçip ne "tarikatlara" söz söylemeye, ne de "dinin en geniş anlamda siyasi amaçlarla kullanılmasından" şikayet etmeye hakkı vardır.
Bu sütunda Baykal’ı ve CHP’yi "laik cumhuriyete" yönelik saldırılar ve tarikatların toplumu kuşatma amaçlı faaliyetleri karşısında duyarlı olmaya çağıran sayısız yazımız çıktı. CHP hiçbirini önemsemedi ve hiçbir tepki göstermedi. En sonunda CHP’yi, "laikliği koruma görevini Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ihale ederek görevden kaçmakla" suçlamak zorunda kaldık.
Bize kızmak -belki de küfretmek- dışında CHP Merkez Yönetimi o konuda ne yaptı da şimdi "Tarikatlar bize engel oldu" diye yakınma hakkını kendinde görüyor?
Cumhuriyet mitinglerinin üstüne oturmak seçim kazanmaya yeter mi sandılar?
Bir bahaneleri de şu... "Yazılı ve görsel medyanın çok önemli bir bölümü iktidar partisinin propagandasına omuz vermiş" de CHP o yüzden oy alamamış.
Doğrudur. Medyanın önemli bir kısmının AKP’ye açık veya gizli destek verdiği iddiasına biz de katılırız. Ama CHP yönetimi oturup da bir gün olsun, "Acaba bize değil de onlara neden destek veriyorlar?" diye düşünüp sağlıklı bir yanıt ürettiğini söyleyebilir mi?
Son dört buçuk yıl boyunca Deniz Baykal başta olmak üzere CHP yönetiminden herhangi bir kişinin ağzını açıp da medya için bir tek iyi cümle söylediğini anımsayan var mı? Medyanın özgürlük kavgalarına CHP bir gün olsun destek verdiğini iddia edebilir mi?
Ne ektiniz de, ne biçmeyi bekliyorsunuz diye sormazlar mı adama?