YENİ Cumhurbaşkanı kim olsun sorusuna Deniz Baykal’ın, "Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmaması gerektiği" noktasından hareket ederek yanıtlar aradığını görüyoruz.
Baykal’ın Çankaya’ya çıkacak insanda aradığı niteliklerin pek çoğunun Tayyip Erdoğan’da bulunmadığını dile getiren tespitlerine şahsen katılıyoruz.
Hatta böyle bir gelişmeyi ülkemizin "çağdaş uygarlıkla bütünleşme" amaçlıiki yüz yıllık mücadelesinde maruz kalacağı en ağır darbe olarak algılayacağımızı da belirtelim.
Hukuka uygun olmak kaydıyla bunu önlemeyi amaçlayan her girişimin bu ülkeye yarar getireceğine inandığımızı da vurguladıktan sonra konuşalım:
Biz, o veya öteki böyle isteyebilir. Kabul edelim ki başkalarının da Tayyip Erdoğan isimli Türk vatandaşını Çankaya’da görmeyi isteme hakkı vardır ve o hak da en az bizimki kadar meşrudur.
Bu saptamaları yaptıktan sonra hayaller ve duygular üzerinde değil, ancak gerçekler zemininde konuşabiliriz.
Aksi halde Deniz Baykal’ın aynı konuda ama gerçekçi olmayan bir yaklaşımla yıllar önce verdiği mücadelenin sonucu şimdi de karşımıza çıkar.
Yıllar önce dediğimiz olay, merhum Turgut Özal’ın -aynen Tayyip Erdoğan gibi- aklına Çankaya’ya çıkmayı koyması üzerine yaşanmıştı. O zaman Baykal anamuhalefet partisi olan SHP’nin Genel Sekreteri idi.
Özal’ın Çankaya’ya çıkması ihtimali ortaya çıkınca Baykal, önce "Seçimi boykot için Meclis’e girmeme" tezini savunmuş ama bunun SHP grubunda ağır eleştirilere uğraması üzerine, "Ne ben ne de Genel Başkan (Erdal İnönü) ağzımıza boykot sözünü almadık" demişti. Daha sonra "Erken seçim yapılmazsa Cumhurbaşkanlığı seçimine katılmama" görüşünü değişik kelimelerle savunup durmuştu. (11 Haziran 1989, Milliyet).
Baykal bunun ardından, "Özal’ın Cumhurbaşkanlığı macerasına destek olmayı içine sindirebilecek milletvekillerini uyarmayı görev saydığını" söylemişti. (5 Temmuz 1989, Cumhuriyet).
Özal’ın adaylığı kesin olarak ortaya çıkınca Baykal görüşlerini;
"Özal kendini aday olarak ortaya koydu artık. Bunu kesin olarak kabul etmeyiz, uygun görmemiz mümkün değil... İki nedeni var:
Bir, Özal 26 Mart (yerel yönetim) seçimlerini kaybeden insandır. Halkın reddettiği siyaset adamıdır. (...)
İki: Sayın Özal siyasi kimliğiyle, siyaset üslubuyla, siyaset anlayışıyla, çevresiyle, uygulamasıyla Türkiye’nin önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanlığı makamında ihtiyaç duyacağı (...) birisi durumunda değil. (...) Ben olurum diyorsa (...) yapılacak seçimde yer almamayı düşünüyoruz" diyerek anlatmıştı.(5 Temmuz 1989, Milliyet).
Daha sonra "Özal seçilse bile Çankaya’da duramaz" diyen de Baykal’dı. (10 Eylül 1989, Milliyet).
Dahası... Baykal’ın görüşünü benimseyen SHP Merkez Yürütme Kurulu, 25 Eylül 1989 tarihli kararında "Özal veya dikte ettirdiği bir kişi Cumhurbaşkanı olmakta direnirse SHP, çıktığı yerden onursuz bir şekilde indirmekte kararlıdır" demişti.
Bunları yazıyoruz... Tayyip Erdoğan, Çankaya’ya çıksın diye değil... Baykal bu metodu değiştirip daha gerçekçi yollar bulsun diye.