HEMEN herkes Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kapatılması istemiyle Yargıtay Başsavcısı tarafından dava açılması üzerine tepki gösterdi.
Örneğin TBMM Başkanı Köksal Toptan, daha haberin ilk duyulduğu gün "Parti kapatmaya karşı olduğunu" ilan etti. Eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, "DTP’yi Meclis’te muhafaza etmek, demokrasi icabıdır" dedi.
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer onları destekledi. Gerisini yazmayalım. Örnek çok.
İyi de... Hakkında dava açılan partinin sorumluları ne yapıyor, ne diyorlar?
Daha açık soralım... Onlar acaba DTP kapatılsın mı istiyorlar, açık kalmasına mı çalışıyorlar?
Dün en ağırbaşlısı diye bilinen DTP Grup Başkanı Mardin Milletvekili Ahmet Türk hem dokunulmazlıklarıyla ilgili işlemleri hem de DTP’nin kapatılmasıyla ilgili davayı kastederek:
"Bizim Meclis’te gözümüz yok. Linç politikası sürdürüldüğü müddetçe, inançlarımızı ifade edecek zemini bulamazsak, insanlarımızın oyuna saygı gösterilmezse, biz burada olmayız. Gerekirse cezaevinde de yatmasını biliriz.(...) dedi.
Ne diyor Ahmet Türk?
Siz bizi rahatsız edecek hiçbir işlem başlatmayacaksınız ama biz aklımıza geleni söyleyeceğiz. Gerekirse bu ülkenin Anayasal düzenini yok sayacağız. Bu ülkenin yasalarına göre ağır suç işlemiş insanları ve onların eylemlerini öveceğiz. Terör örgütünün sözcülüğünü yapacağız. Suçluyu masum gösterip görevini yapan güvenlik güçlerini suçlu ilan edeceğiz, ama siz sesinizi çıkarmayacaksınız.
Demokrasinin onlara göre kendi istediklerinin kabul edilmesinden başka tanımı yok.
Nitekim DTP’lilerin sorun yaratmayı amaçladığı izlenimi veren demeçleri son günlerde pek arttı. Örneğin DTP’li Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, PKK’lı kadın teröristleri ’özgürlük mücadelesinin öncüsü’ ilan etti.
Batman’ın DTP’li Belediye BaşkanıHüseyin Kalkan, düzenlediği basın toplantısında teröristlere övgüler yağdırdı. "Dağda yaşayan insanlarımız, ülkenin en onurlu insanlarıdır" dedi.
Türkiye terör örgütüne darbe vurmayı amaçlayan önlemler uygulandıkça sevinmesi gereken DTP, bundan huzursuzluk duyduğunu Diyarbakır’da 25 Kasım günü yaptığı mitingde ortaya koydu.
Tamam, hiçbir siyasi parti kapatılmasın... Nitekim sırf o amaçla Anayasa’da önce 1995’te sonra da 2001’de değişiklik yapıldı. Bir partinin kapatılması, onun "Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne (...) aykırı fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesi’nce tespit edilmesi" koşuluna bağlandı. Koşulun gerçekleşmiş sayılması için de "Bu fiillerin o parti üyelerince yoğun şekilde işlendiği ve bu durumun o partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları(...)nca benimsenmesi" gerektiği vurgulandı.
DTP’liler daha ne istiyor? Maksatları dağa çıkmaksa yol açık. Yok bu ülkede ve demokratik hukuk devleti içinde yaşamak istiyorlarsa, tuttukları yol o yol değil.