DEMOKRATİK Toplum Partisi (DTP) ileri gelenleri PKK sorunu ve Türkiye’nin bütünlüğü konusundaki tutumlarını belli bir çizgiye oturtsalar da ne demek istediklerini anlasak...
Çünkü biri başka şey söylüyor, öteki onun aksini savunuyor.
Son olarak DTP’nin bu çelişkili beyanlarından kurtulup temel politikalarda ağız birliği yapabilmek için Diyarbakır’da "Demokratik Toplum Kongresi" adıyla bir toplantı düzenlediler. Üzerinde mutabık kaldıkları görüşleri de bu toplantı sonunda kamuoyuna duyurdular.
Oradan -şimdilik kaydıyla- öğrendik ki, DTP’lilerin öyle Türkiye’nin bütünlüğü gibi bir derdi yok. Keza dağlarda da bizim terörist sandığımız kişiler değil, birtakım maceracı ama masum gençler dolaşıyor. Çok çok arada bir 8-10, bazen 12 askerimizi şehit ediyorlar. O nedenle bizlere -Türkiye Cumhuriyeti’ne- bu çocukları rahatsız edecek şeylerden, özellikle askeri operasyon gibi eylemlerden uzak durmak düşüyor.
Adam kendi devletine, o devletin meşru güvenlik güçlerine karşı silaha sarılmış, gördüğü yerde tetiğe basıyor... Düpedüz -en hafif deyimle- cinayet işliyor. Ama bunlar çıkıp ona değil onu yakalayıp cezasını vermesi gereken devlete "dur" diyor.
"Şunlara adlı adınca ’terörist’ deyin de hepimizi huzura götürecek yolda aynı dili konuşur hale gelelim" dediğiniz zaman, "Ama onlar bizim kardeşimiz. Kardeşlerimize nasıl terörist deriz" yanıtını alıyorsunuz.
Size "kardeşiniz değil" diyen mi var? Kardeşiniz hırsız olsa, siz onun eylemine "hırsızlık" ve onun sıfatına "hırsız" demeyecek misiniz?
Kimse gördüğünüz yerde sarılıp öpmeyin demiyor ki... Kardeşinse kendi şahsi sevgini, saygını göster. Ama burada senin duyguların değil, bu devletin düzeni, sistemi ve hukuku söz konusu.
Son bildiride de bu çelişki var. Efendim Türkiye20-25 bölgeye (eyalete demek istiyorlar) ayrılmalıymış. Buralarda "yerel meclisler" kurulmalıymış (bu denen il bazında zaten var). Bu meclisler "dış ilişkiler, maliye ve savunmada merkezi hükümet adına sorumlu olurken (bu ne demekse?), "emniyet ve adalet hariç, eğitim, sağlık, kültür, tarım, sanayi, spor gibi hizmetleri merkezle (herhalde Ankara’yla) birlikte yürütmeli" imiş.
Belli ki kafaları karışık. Zaten partinin resmi internet sitesinde de bu konuda bilgi yok. Ama "bir şekilde sizden ayrılmaya kararlıyız" demeye getiriyorlar.
Tabii arada, "Türkiye’nin bütünlüğü içerisinde Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için tarihsel bir fırsat yakalandığı" gibi, samimiyetten uzak laflar da var. İlginç bir husus olarak da kendilerinin "ulus temelinde devletleşme" iddiasında olduklarını kimsenin görmediğini sanarak Türkiye’nin, "Türk ulusu" bazında devlet olmasını eleştiriyorlar. Bu model "halklara baskı getiriyor"muş.
Şimdi bu mudur bunların politikası yoksa "Radikal" Gazetesi’nde bir süre önce, "Türk halkının korku ve kaygıları ciddi düzeyde gerçekçidir, anlaşılmaya değerdir. Türk halkı tekrar Sevr tehlikesine benzer bir durumla karşı karşıyadır tespitini rahatlıkla yapabiliriz" diye yazan ve "Misak-ı Milli sınırlarını mutlak surette koruyarak Kürt sorununa çözüm bulunmalıdır" diyen DTP Milletvekili Aysel Tuğluk’un sözlerine yansıyan politika mı?
Karar verseler... Hangisinde samimi iseler söyleseler de bu maskaralık bitse...