Bu da asker sözü...

PKK ile yapılması düşünülen mücadelede izlenecek yolları belirleyip bunu bir işbirliği anlayışı içinde yürütmek amacıyla oluşturulan "Özel Temsilcilik" menakizması vardı ya...

Lafı uzattığımızı düşünmeyin... Var gibi görünen, işe yaramayan ama sadece laf üreten bir mekanizmayı nasıl anlatabilirsiniz?

Nitekim üç yıldır PKK’ya karşı ABD ile işbirliğinden söz ediyoruz. Ama dönüp bakınca bir arpa boyu yol alamadığımız ortaya çıkıyor...

Yukarıda sözünü ettiğimiz "Özel Temsilci"ler yani ABD’li emekli Orgeneral Joseph Raltson’la bizim emekli Orgeneral Edip Başer, bu ayın sonunda tekrar bir araya gelecekler ve "atılacak adımları" belirleyeceklermiş.

Peki bu "Özel Temsilcilik" kurulalı beri geçen yaklaşık 6 ay içinde bu iki general "atılacak adımları" değil de "atılmayacak adımları" mı konuştular ki şimdi sıra "atılacak adımlara" geldi?

Zaten Başkan Bush söz konusu emekli generali, "PKK ile mücadele" işini koordine etmek için değil "Türkiye’yi oyalama işini koordine etmek" için görevlendirilmişti. Nitekim bu koordinasyon denen hokkabazlık bir sonuç vermesin diye, tuttular onlara bir de Irak hükümetinin tayin ettiği temsilcinin katılması gerektiğini söylediler.

PKK ile mücadele konusunda hazırlanacak gizli planları, siz kendi topraklarında PKK’nın yuvalanmasından "rahatsızlık duyduğunu dahi" bugüne kadar ifade etmemiş bir hükümetle paylaşacaksınız...

Sonra da o mücadeleden sonuç alacaksınız!

PKK’dan rahatsızlık duymak bir yana, PKK’ya karşı Türkiye’nin yapacağı bir operasyona tüm gücüyle karşı koyacağını açıkça ilan eden Irak’tan ve onun kuzeyinde hüküm süren Barzani-Talabani ikilisinden söz ediyoruz.

Geçenlerde Edip Başer Paşa’nın "(ABD tarafından) verilen güvenceleri yeterli buluyor musunuz?" diye soran gazeteciye;

"Benim için yeterli, çünkü kendisi (E.Orgeneral Joseph Ralston) daha önceden de tanıdığım bir askerdir. Söz verdi. Verdiği sözlerin arkasında duracak bir askerdir" dediği yazıldı. (24 Ekim 2006 Sabah)

Edip Paşa’nın sözleri bize ister istemez, NATO’nun Avrupa Kuvvetleri Başkomutanı, Amerikalı Orgeneral Bernard W.Rogers’in, 12 Eylül 1980’den kısa bir süre sonra, o tarihte Devlet Başkanı olan Orgeneral Kenan Evren’e verdiği "asker sözü"nü anımsattı.

Hikáyeyi o tarihte Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri (şimdi Müsteşar deniyor) olan merhum Büyükelçi Kamuran Gürün anılarında şöyle anlatıyor:

"NATO Başkomutanı General Rogers gene Türkiye’ye geldi. Getirdiği formül üzerinde mutabık kalınarak, 20 Ekim’de Yunanistan’ın NATO askeri kanadına reentegrasyonu sonuçlandı. Bu konu tamamen askerler tarafından yürütüldü. Son formül metninin yazılmasını bile bize bırakmadılar."

Sonradan anlaşıldı ki Rogers, Evren’e "Yunanistan’ın -Türkiye’nın Kıbrıs harekátına kızıp 1974’te ayrıldığı- NATO’ya tekrar dönmesine hayır demezseniz size asker sözü veriyorum... Yunanistan da sizin Avrupa Topluluğu’na (Avrupa Birliği’ne) girmenize karşı çıkmayacak" demiş.

Oysa o yıllarda Yunanistan’ın, Türkiye’ye engel olmak için yapmadığı kötülük kalmadı... Rogers de verdiği sözü bir daha hatırlamadı.
Yazarın Tüm Yazıları