ZAFER Üskül Hoca biraz acele etti. Daha yemin edip de TBMM’de fiilen milletvekilliği görevine başlamadan tuttu "Anayasa’da Atatürk ilke ve devrimlerine gerek olmadığını" söyledi.
İnsanın aklına "Acaba birkaç gün sonra ’Laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma (...) namusum ve şerefim üzerine yemin ederim’ demek ağırına mı gitti?" sorusu geliyor.
Ama bugüne kadar Atatürk devrimleri ve ilkeleriyle çatışan bir beyanı olduğunu anımsamadığımız için "Hayır! Zafer Üskül’ün böyle bir sorunu yoktur" diyebiliriz.
O zaman, "Peki ama durup dururken bu nereden esti?" sorusuna yanıt aramak gerekir.
Gerçekten dünkü Sabah Gazetesi’nde eski solcu, yeni Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Mersin Milletvekili Zafer Üskül’ün "sivil ve renksiz bir Anayasa" istediği belirtildikten sonra, "1982 Anayasası Kemalizm ideolojisini mi yansıtıyor?" şeklindeki soruya şu yanıtı verdiği bildiriliyor:
"Anayasa’nın Başlangıç bölümünde ve birçok maddesinde bu var. Yeminde de var mesela. Atatürk milliyetçiliği var, Atatürk ilke ve inkılapları var. Bütün bu kavramlar (...) ideolojiler siyasi partilerin işidir. (...) Anayasalar bütün ideolojilere eşit mesafede durmalıdır. Renksiz olmalıdır. Biz bunu renksiz bir Anayasa olarak tanımlıyoruz. Avrupa Anayasa anlayışı da böyledir."
Bu tür sözleri Refah Partisi milletvekillerinden duymuş, Atatürk devrim ve ilkelerini olabildiği kadar Anayasamızdan, devlet yaşamımızdan, okullardan ve günlük hayattan tasfiye etmeye meraklı yazarlardan okumuştuk. Ama Zafer Üskül’den de duyunca içimizden, "Zafer Üskül Hoca ya yeni girdiği siyasi partiye uyum sağlamak amacıyla bu çıkışı yaptı yahut da kendisinin artık bir bilim adamı sıfatıyla değil, siyasetçi sıfatıyla konuştuğunu henüz anlayamadı" demek gereğini duyduk.
Bilim adamının bildiği doğruyu çevreye, koşullara bakmadan söylemesi hem mümkün hem de görevidir.
O sözleri yadırgayabilirsiniz, karşı çıkabilirsiniz ama çok çok onların bilimsel açıdan doğru olup olmadığına ilişkin kanaatinizi söyleyebilirsiniz. Mesele orada biter.
Ama siyasetçi, "içinde bulunduğu koşullarda neyin doğru ve mümkün olduğunu" göz önünde tutmak ve ağzından çıkacak lafı bu değerlendirmenin ışığında yapmak durumundadır.
Zafer Üskül bu sözleri eğer "bilim adamı" kimliğiyle söylediyse, ona sormak gerekir:
Bunca yıl Anayasa hocalığı yaptınız. Son olarak TÜSİAD adına, merhum Bülent Tanör’ün 10 yıl önce hazırladığı "Türkiye’de Demokratikleşme Perspektifleri" isimli Anayasa projesini gözden geçirip yenilediniz. Ayrıca "BİA Haber Merkezi" isimli internet sitesinde 2001 yılından bu yana yayımladığınız Anayasa konulu makalelerinizde de, gazetelere verdiğiniz mülakatlarda da "Anayasa’daki Atatürk milliyetçiliği de Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılık isteyen hükümler de fazladır" demediniz -veya başka yerde dediniz de biz göremedik-. Eğer saptadığımız gibi, daha önce demedinizse, şimdi bu gayret neyin nesi?
Zafer Üskül Hoca’yla bu sohbetimize devam edeceğiz.