ENERJİ ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr. Mehmet Hilmi Güler’i tanırız. Sempatik, girişken, zeki ve uygar bir insandır. Ama bu kadarı insanın "saf" olmasını engellemeye yetmiyor olmalı ki, tutmuş partisinin programında, seçim beyannamesinde ve üye olduğu son iki hükümet programında denenlere inanmış...
İnandığı için de, tanınmış petrol ve doğalgaz uzmanı Necdet Pamir’i CHP’li olduğunu bilmesine rağmen "Bakan Danışmanı" yapmaya kalkışmış...
Bugünkü Hürriyet’te ayrıntılarını okuyacağınız için uzatmaya niyetli değiliz. Ama kısaca söyleyelim ki, Mehmet Hilmi Güler’in bu (Allah korusun) tehlikeli önerisi(!) Başbakan Tayyip Erdoğan’dan veya Erdoğan’ın "kendim kadar eminim" dediği Suudi Arabistanlı işadamı Yasin El Kadı’dan da çok güvendiği Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’den dönmüş.
Bu deneyimi yaşayınca Sayın Güler’in ne düşündüğünü bilemiyoruz ama kendisine, Parti Programı’nın "kanun önünde eşitlik" vaat eden; "Yasa ile önceden belirlenmiş üst kademe yöneticileri dışındaki görevlilerin siyasi nedenlerle değiştirilmesi önlenecektir" diyen; "Kayırmacılık ve partizanlık gibi kamu yönetiminin yapısal zafiyetlerine son verilecektir" taahhüdünü ifade eden satırlarına bundan böyle inanmamasını tavsiye etmek zorundayız.
Aynı vaatler biraz değişik kelimelerle Seçim Beyannamesi’nde de var. Keza Abdullah Gül tarafından kurulan 58’inci Hükümet ile halen görev başında olan 59’uncu Hükümet programlarında da bunlar tekrar edilmiş.
Sayın Güler’e tavsiye ederiz, onları da katiyen ciddiye almasın.
Almasın... Aksi halde Sayın Başbakan’a veya onun Vekilharcı konumundaki Müsteşarı Ömer Dinçer’e ters düşebilir.
Doğrusunu isterseniz Sayın Güler’e, iktidara gelmelerinden yaklaşık dört yıl sonra bu tavsiyede bulunan bizim de hayli gecikmiş olduğumuzu kabul etmek zorundayız.
Öyle ya... Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer,Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının 6’ncı ayında yani 9 Mayıs 2003 tarihinde kamuoyuna yaptığı açıklamada, kendisine gönderilen 752 atama kararnamesinden 181’ini yani yaklaşık dört kararnameden birini imzalamadan geri gönderdiğini bildirmemiş miydi?
Bunların pek çoğunun AKP’nin kadrolaşma çabalarını ve laik Cumhuriyet karşıtlarının kamuda görev almalarını önlemek için reddedildiğini bilmiyor muyuz?
Parantez içinde söyleyelim... AKP iktidarı böyle reddedilenlerin pek çoğunu aynı görevlere "Vekáleten" yani Cumhurbaşkanı’narağmen getirdi.
Hadi Güler, Cumhurbaşkanı’nınaçıklamasını gözden kaçırdı diyelim... Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in yaptığı tayinlerden de mi haberi yok?
O tayinleri yapabilmek için Hüseyin Çelik kuralları o kadar zorlamış olmalı ki, daha Şubat 2004’te bile eğitim kurumlarından 9000’inin yöneticisinin, üstlendikleri göreve vekáleten baktığını itiraf etmişti.
Zaten bu bakanın görev yerini değiştirdiği 987 personelden 465’inin mahkeme kararıyla görevlerine iade edildiklerini anımsayınca, bugünkü iktidarın "kayırmacılık ve partizanlığı önleme" konusunda ne kadar dürüst(!) olduğu ortaya çıkıyor.