HANİ bunların verdiği mücadelenin adı "savaş" idi? Hani bunların uzantısı olduğu iddialarını reddedemeyen Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) ileri gelenlerine göre PKK sadece "siyaset yapan" bir örgüt idi?
Hani bunlara "terörist" değil "gerilla" demek gerekirdi?
Terörist olmayan kişinin, masum bir sivilin sokakta park edilmiş otomobiline gece yarısı benzin döküp yakması söz konusu olabilir mi?
Araba yakan alçağın yaptığı eylemin "siyaset" sayılması mümkün mü?
Meclis’e giren, böylece tüm ulusumuzu temsil yetkisi üstlenmiş olan DTP’li milletvekillerine sesleniyoruz. Artık ağzınızdan çıkanı duyun. Sadece bizim yasalarımıza göre değil, uluslararası normlara göre de "teröriste destek verenin de terörist sayıldığı" bir dünyada yaşadığımızı görün.
Gerisi DTP’lilere kalmış. İsterlerse bu yolda devam ederler ve sonucuna katlanırlar; isterlerse demokratik, özgür bir ülkede huzur ve güven içinde yaşamak için kendilerine düşeni yaparlar. Örneğin, işe şu "araba yakma" alçaklığını lanetleyen bir şey demekle başlarlar.
Onlar düşünedursunlar, meselenin sadece DTP’yi veya DTP milletvekillerini değil, bizi yani medya dünyasını da ilgilendiren tarafı olduğunu görmeliyiz.
Görmeliyiz derken televizyonların araba yakma eylemlerini büyük bir keyifle ekrana getirmelerinden, gazetelerimizin bu olayları manşetlere çıkarma ve eylemcileri adeta onaylarmış gibi onlara "Neron" sıfatı takmalarından söz ediyoruz.
Roma’yı yaktırdığı ve bundan büyük keyif aldığı ileri sürülen Roma İmparatoru Neron’a benzetilmenin, bu eylemciler için "başarı" anlamı taşıyacağını reddedebilir miyiz?
Peki ya bu haberleri manşetlere taşımak?
Acaba kamuoyunu oluşturma görevi üstlenmiş biz gazetecilere düşen bu mu?
"Halkın gerçekleri öğrenme hakkı" kavramını yanılmıyorsak ilk telaffuz eden kişiyiz. O sıfatla söyleyelim... Bu konuda "halkın gerçekleri öğrenme hakkı"na karşı hiçbir talebi dile getirmiyoruz. Sadece bu tür olayları abartılı bir şekilde kamuoyuna sunmanın gazeteciliğimize bir şey kazandırmadığını ama ülkemize çok şey kaybettirdiğini vurgulamak istiyoruz.
Anlıyoruz, bugüne kadar yapıldığı gibi bir arabanın yanma sahnesini evire çevire üç kere, beş kere ekrana getirmek, "haber heyecanı" açısından savunulabilir. İzlenme oranı (reyting) yönünden gerekli görülebilir. Ama orada asıl yapılan "terör örgütünün ekmeğine yağ sürmek" yani onun propaganda aracı olmaktır.
Nitekim önce şurada burada üç beş serserinin eylemi gibi görünen "araba yakma" olayları, medyamızın bu konuyu kamuoyuna abartıyla, coşkuyla ve -daha açık konuşmak gerekirse- düşüncesizce sunması yüzünden şimdi "PKK’nın mücadele modellerinden biri" gibi algılanır oldu.
Gerçi polis ilk şaşkınlığını atıp başarılı sonuçlar almaya başladı ama PKK’nın bu yeni tür eylemlerden cesaret bularak yeni arayışlara girebileceğini düşünüyoruz.
Eylemciyi yakalamak polisin işi ama yeni terörist yaratmamak da bizim işimiz (en azından olmalı).