YEDİ yılın sonuna geldik. Çankaya’nın yeni sakini neredeyse kesin diyebileceğimiz bir şekilde belli oldu.
Sıra son 7 yılımızda sessiz fakat derin bir etkisi olan 10’uncu CumhurbaşkanımızAhmet Necdet Sezer’in artılarını eksilerini önümüze alıp, "Ne oldu? Neler yaptı? Yararlı mıydı, zarar mı verdi?" sorularına serinkanlı bir şekilde yanıt vermeye geldi.
Lafı uzatmadan ifade edelim:
Biz Sayın Ahmet Necdet Sezer’in Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışan bir Cumhurbaşkanı olduğunu düşünüyoruz ve ülkemize, değeri ileride daha iyi anlaşılacak önemli hizmetler verdiğine inanıyoruz.
Yerleşik bir kanımızı daha söyleyelim:
Şimdiye kadar Çankaya’da gördüğümüz 10 Cumhurbaşkanı arasında unutulmazlar var, şu anda anımsamakta zorlanacaklarımız var.
Ahmet Necdet Sezer’i unutmayacağımıza, daha doğrusu unutamayacağımıza eminiz.
Çok renkli, çok dinamik, çok pırıltılı, çok hayat dolu bir kişiliği olduğu için mi?
Tam tersine... O bir "yüksek yargıç" olarak Çankaya’ya çıktı. Yüksek yargıçların pek çoğunun meslekten edindikleri "ciddi ve mesafeli" duruşunu hiç değiştirmedi. Yine çoğu yargıç gibi "sosyal yaşamın parçası" olmadı. Örneğin, Süleyman Demirel gibi Köşk’ügelenin gidenin çok olduğu, adeta "kabul günleri" türü bir dönemin yaşandığı yer olmaktan çıkardı.
Ciddi fakat alçakgönüllü idi. Afrası tafrası olmadı. Cumhurbaşkanlığına geldiği gün ne idiyse, nasıl idiyse, bitirdiği gün de öyleydi.
Hiçbir yakınına -eşine, çocuklarına, akrabalarına, dostlarına- bir Cumhurbaşkanı yakını oldukları için özel muamele yapılmasına izin vermedi. Kimse onun adını kullanarak zengin olmadı. Kimseye ihale verilmesini sağlamadı. Kimse onun sayesinde devleti soymaya kalkmadı.
Tertemiz başladı, tertemiz bitirdi. O nedenle "güvenilir"di.
Güvenilir deyince sadece o nedenlerle değil asıl, "devleti eline emanet edeceğiniz biriydi" demek istiyoruz. "Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in felsefesini özümsemiş biriydi" demek istiyoruz. "Anayasal sisteme sadece saygılı değil içtenlikle bağlı biriydi" demek istiyoruz. "Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerini gerçekleştirmek için tüm gücünü kullanan biriydi" demek istiyoruz.
Anayasa’ya ve hukukun temel ilkelerine aykırı gördüğü her yasaya ve her yasa hükmüne karşı çıktı. Önce TBMM’ye iade etti. Oradan tekrar gelince Anayasa Mahkemesi’nebaşvurma hakkını kullandı. Böylece "Hukuk devletinin gerçek koruyucusu Çankaya’dır" dedirtti.
Cumhuriyetin temel değerlerine karşı zihniyetteki hiç kimsenin devlette görev almaması için tüm dikkat ve titizliğiyle kılı kırk yardı. Gerçi Ömer Dinçer’in Başbakanlık Müsteşarlığı’nagetirilmesinde atladı ama en azından "elinden geleni yaptığında" kuşku bırakmadı. Ama tüm bunlar nedeniyle, bugünkü siyasi iktidarla yıldızı hiç barışmadı.
Hiç kusuru olmadı mı?
Elbet oldu. Örneğin meşhur 19 Şubat 2001 krizi biraz da Sayın Sezer’in fevri bir davranışı yüzünden yaşandı. Ama koruduğu değerlerle ve yaptıklarıyla bizce unutulmamayı hak etti.