YİMPAŞ’ı deştikçe içinden burnumuzun direğini kıracak kadar pis kokular gelmeye başladı.
Sadece koku olsa, başınızı çevirir, burnunuzu kapatır kurtulmaya çalışırsınız. Oysa sadece YİMPAŞ’ı değil giderek olay "hortumlara ve hortumculara damardan girme" iddiasındaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı elindeki devletin de itibarını çürütme noktasına geldi.
Önce arkadaşımız Fatih Çekirge’nin dün Ankara’dan verdiği -ayrıntılarını diğer sütunlarımızda okuyacağınız- haberden, sözünü ettiğimiz o iğrenç ve yeni kokulara ilişkin örneği aktaralım:
Meğer Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığı 16 Şubat 2005 tarihinden beri, YİMPAŞ’taki para hareketleriyle ilgili çok gizli bir soruşturma sürdürmekteymiş. Bu soruşturma kapsamında bazı gerçekleri saptamışlar. Örneğin:
* YİMPAŞ adına özellikle Almanya’daki Türklerden toplanan dövizler, önce kuryelerle İsviçre’ye götürülmüş.
* Bu ülkede kurulan YİMPAŞ AG adına bankalara yatırılan paraların yüzde 10’u para toplayan şahıslara ödenmiş.
* Yüzde 50’si Türkiye’deki YİMPAŞ şirketlerine gönderilmiş.
* Yüzde 40’ı da Türkiye’deki bazı özel kişisel hesaplara havale edilmiş. Ancak bu paraların bir daha geri dönüşü olmamış.
Şimdi anlıyor musunuz, "Saadet Zinciri"nin kimleri mutlu ettiğini ve Dursun Uyar’ın suyu nasıl kaynağından kestiğini! Böyle bir kıymetli vatan evladı bakanlarla iç içe olmaz mı? Vali’nin bayram tebrikini lütfedip kabul ederken basına poz vermez mi?
Söylediklerimizde abartı olup olmadığını anlamak için, tanınmış Ceza Hukuku Profesörlerinden Kayıhan İçel’in bu konuda söylediklerine kulak verin:
Arkadaşlarımız Prof. İçel’e "YİMPAŞ yöneticileri hakkındaAlmanya’dan dosya gelmeden işlem yapılıp yapılamayacağını" sormuşlar. O da, soruşturma açmak için Almanya’dan dosya gelmesini beklemeye gerek olmadığını söylemiş. İçel, "Yeni Türk Ceza Kanunu’nun 11. maddesine göre Yozgat Savcılığı Türkiye’de soruşturma açabilir" demiş.
Peki o halde neden kimse elini kımıldatmıyor? Adalet Bakanı’nın "basında yazılanları savcılar suç duyurusu olarak kabul edebilirler" şeklindeki sözlerini hiçbir savcı neden duymuyor?
Çünkü savcılar da bu memlekette yaşıyor. Siyasi irade istese lafın böyle söylenmeyeceğini onlar da biliyor.
Ve tabii bu durum Türk devletinin adaleti tecelli ettirme yeteneğinden yoksun olduğu kanısını uyandırıyor.
Peki ama soruşturma açılmasını siyasi irade neden istemesin?
Öyle ya... Yurtdışında bulunan ve "yeşil sermaye" tarafından dolandırıldığını düşünen yüzbinlerce -bazıları yarım milyondan söz ediyor- insanın tepkisinin yarın öbür gün oy sandığına yansıyacağını iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi göremiyor mu?
Elbet görürler. Ama belli ki ellerini tutan bir başka şey var. O da AKP’nin kurulması sırasında ve seçim kampanyası boyunca yeşil sermayeden aldığı büyük maddi desteğin minnet borcu olmasın?