Bir bu eksikti...

MİLLİ İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Emre Taner’in dünkü gazetelerde yayımlanan 80’inci yıl açıklaması bilmiyoruz kaç kişiye; "Allah Allah! Bu da nereden çıktı?" dedirtmiştir.

Öyle ya, MİT Müşteşarı istediği zaman Cumhurbaşkanı dahil en üst makamlara ulaşabilen, görüşlerini aktarabilen bir görevlidir.

Kaldı ki Müsteşar’ın belli yıldönümlerinde mesaj yayınlaması gibi bir gelenek de yoktu.

Efendim, MİT’in kuruluş yıldönümü nedeniyle her beş yılda bir, böyle mesajlar yayınlanırmış. Son yirmi yıldır yayınlanmamışmış. Müsteşar Emre Taner işte o geleneğe uygun davranmış.

Eğer böyle bir gelenek var idiyse -biz anımsayamadık, MİT’in web sitesinde aradık, orada da bu yönde bir bilgi bulamadık- üzerinden 20 yıl geçtikten sonra zaten o gelenek ölmüş demektir.

Hadi diyelim Sayın Müsteşar kamuoyuna "Ben de varım!" demek istedi.

İyi... O da olsun ama Müsteşar Bey bir yıldönümü kutlaması mesajı vermiyor ki! Dün okumuş olmalısınız... Hani "Milli Güvenlik Siyaset Belgesi" diye bilinen... MİT dahil çok önemli kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak oluşturulan ve hatta gazetelerde "Gizli Anayasamız" denen bir metin var ya... Sayın Müsteşar, "Onu çöpe atalım, bundan böyle benim yaptığım bu açıklama doğrultusunda hareket edelim" der gibi konuşmuş.

Tamam da... Zat-ı áliniz ne iş yaparsınız?

Diyor ki... "Bulunduğumuz dönemde birçok ulus devlet ve millet, hızlı bir şekilde tarih maratonunu kaybedecek. Devletlerin birçoğu, teknolojik devrimin ve küresel ekonominin rekabetine dayanamayıp ulusal egemenliklerini de büyük çapta yitireceklerdir."

Mümkündür... Sadece o değil Müsteşar Bey’in "ulusal güvenlik ve ulus-devlet yapısına yönelen tehdit ve kaynakları iyi algılayabilmek, ulusun karşı karşıya olduğu fırsatları ve tehditleri öngörmek, doğru analiz edebilmek ve uygun vasıtalarla karşı koymak zorunluluğu/ihtiyacı her zamankinden daha fazla hissedilir hale gelmiştir" şeklindeki sözleri de -bize göre- "doğrudur". Lakin Sayın Müsteşar’ın işi bunları bizlere söylemek veya makale yazar gibi konuşmak mıdır, yoksa oturup kendine düşeni bizzat yapmak mıdır?

Müsteşar Bey orada da kalmıyor, Türkiye’nin "bekle-gör-tavır al" politikaları uygulama lüksüne sahip olmadığını belirttikten sonra "yalnız savunma pozisyonunda olmamak gerektiğini" -bir başka deyişle inisiyatif kullanan bir anlayışla yönetilmesini- savunuyor.

İyi de... Bunları dile getirme yeri Sayın Müsteşar’ın da katıldığı ve her iki ayda bir yapılan "Milli Güvenlik Kurulu" toplantısı değil midir?

Sayın Müsteşar’ın tavsiyelerinden hangileri benimsenir, hangileri gazete haberi olarak kalır bilmiyoruz ama daha önce Mesut Barzani ile yaptığı görüşmeyi de, onun ardından "Bu adamı karşımıza alacağımıza onunla işbirliği yapalım" gibi ilk bakışta makul görünen bir politika ortaya attığını da anımsıyoruz. Hatta bazı meslektaşlarımız, Sayın Müsteşar’dan kaynaklandığını sandığımız "yeni stratejimiz" türü yayınlar yaparak sütunlarında, dağdaki PKK’lıları sessiz sedasız şehre indirme hayalleri sattılar.

Müsteşar Bey, tam da bu tür konularda iyi istihbarat toplasın, o bilgileri doğru analiz etsin ve analizlerini ilgililere sunsun diye maaş alan bir görevlidir. O kadarını yapsın, eminiz gerisi halledilir.
Yazarın Tüm Yazıları