ORTADOĞU’da bölgesel bir güç olduğumuzu düşünüyoruz. Bugün İstanbul’da başlayacak olan genişletilmiş "Irak’a Komşu Ülkeler Dışişleri Bakanları Toplantısı" gibi aktivitelerle bunu göstermeye çalışıyoruz.
Böyle bir konferanstan Türkiye’nin alabileceği sonuç nedir?
Olsa olsa Irak’ın toprak ve devlet olarak bütünlüğünün korunması için Konferans’a katılan devletlerden ortak bir karar çıkartmak olabilir.
Oysa Amlerikan Kongresi’nin artık Irak’ı biri Şii, ikincisi Arap ve üçüncüsü Kürt bölgesi olarak üç parçalıgördüğünü, aldıkları karardan biliyoruz. Bunu "Yine de Irak’ın bütünlüğünden yanayız" türü sözlerle yok saymaya kalkmak maalesef gerçeği ve olayların seyrinin Irak’ı resmen de parçalanmaya götüreceğini görmemezi engelleyemiyor. O nedenle Türkiye olarak şimdiden bu gerçeği göz önünde tutarak geleceğe bakmamız gerekiyor.
Hepsi iyi... İyi de bizim kendi durumumuz ne?
Dünkü haberlerde Türkiye’nin başındaki PKK belasının bu konferansın konusu haline getirilmemesini istediğimiz bildiriliyordu.
Türkiye’nin kendi söküğünü dikemeyen bir ülke gibi görünmesine izin vermemek, kimliğine de, konumuna da uygun düşer.
Öte yandan bu konferansın konusu olmasını istemesek de PKK yüzünden istikrarsızlaşacak bir Ortadoğu’nun herkesin başına büyük belalar açacağını, İstanbul’a gelen yabancı Dışişleri Bakanlarına anlatmanın en iyi fırsatını yakalamış olduğumuz da bir gerçek.
Bizim umudumuz hem bu fırsatın iyi değerlendirildiğini görmek hem de teröre karşı savaşkonusunda bunca yıl Türkiye’yi oyalayan ABD’nin sadece "terörist" demekle kalmayıp artık "düşmanımız" diye nitelediği PKK’ya karşı, bir düşmana karşı ne yapılması gerekiyorsa onu yaptığına tanık olmaktır.
Irak’ın kuzeyine yapılması söz konusu askeri operasyonu önlemenin başka bir çaresini biz göremiyoruz.
Şiretliği yazarlık sanan kaleme not:
Yerin ve yüreğin varsa benim sadece 25 Nisan 1998 tarihli yazımı değil geçmişteki tüm yazılarımdan hangisini istersen yayımla da okuyucuların satılmamış bir kalem görsün. Bu bir.
Ben hiçbir yazımda bugüne kadar hiçbir kimseyi hedef göstermedim. Benim yüzümden kimse vurulmadı. Bunu bile bile iftira edene en azından ahlaksız derler. Bu iki.
Dediğin yazı resmi bir kaynaktan verilen bilgiye dayanıyordu. Orada Şemdin Sakık’ın "PKK’ya hizmet sunan gazeteciler var" dediği bildirilmekteydi. Ona dayanarak "PKK’ya hizmet sunan kim varsa alçaktır" dedim. Bugün de dayandığım bilgiye güvenirsem aynı şeyi söylerim. Bu üç.
Bilgi kaynağının bizi aldattığını öğrenince, bizi aldatanları lanetleyerek o olayın mağdurlarından, iki defa özür diledim. Zerre kadar dürüst bir insan olsan onu da yazarsın. Bu dört.
Demagoji yapma! Sana söylediklerimi yanıtla, örneğin "bu ulusla gurur duyduğunu" söyle, sonra konuş. Bu beş.
Bilim adamı olarak değerini, bilimsel verimin tartıldığı "Social Sicence Citation Index" terazisinde ölçtürdüm. Karşıma senin gibi bir SIFIR çıktı. Bu da altı. O.E.