Basra harap olduktan sonra

GAZETECİLİK tekniği keşke izin verseydi de, dün Washington’da, Temsilciler Meclisi’ne sunulan ve "Türklerin Ermenilere karşı soykırım yaptığını" ileri süren öneriden söz ederken "Tasarıyı engellemek, Türk halkıyla, askeriyle, hükümetiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, aydınlarıyla herkesin görevi" diyen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e, şöyle bakla gibi harflerle bu sütunda, "Sabah şerifleri hayrolsun Beyefendi! Şimdiye kadar aklınız neredeydi?" diyebilseydik.

Yıllardır sadece dilimizde, kalemimizde değil, bu sütunda bile "soykırım iftirasına karşı" tüm kurumlarımızla ve tüm olanaklarımızla mücadele etmeliyiz... Kitaplar yayımlamalı, uluslararası konferanslar düzenlemeli, filmler çevirtmeli, yurtdışındaki öğrenci derneklerini, öteki sivil toplum kuruluşlarını bilgilendirmeli, onlara lojistik destek sağlamalı, savunma stratejisini terk edip saldırı anlayışıyla ve tam bir savaş mantığıyla mücadele etmeliyiz demekten tüy bitti.

Son dört yıldır dış politikamızın sorumluluğunu taşıyan Sayın Abdullah Gül, bu çağrılara kulak verdiğine ilişkin bir tek örnek gösterebilir mi?

Şimdi ABD Kongresi’nden özü itibarıyla "Türkler soykırım yapmıştır" diyen bir önerinin geçeceği anlaşıldıktan sonra sayın bakan Washington’u teşrif edip oradan Kongre’ye salvo ateş açtı.

Hani eskilerin, "Ba’de Harab-ül Basra" (Basra harap olduktan sonra) dediği gibi.

Sayın Gül’e, bırakınız bizim yazdıklarımızı, Prof. Justin McCarthy’nin TBMM’deki bir sempozyumda yaptığı "Bari daha önce basılmış ve şu anda bakanlığınızın depolarında duran kitapları dağıtın da tezinizi öğrensinler" anlamındaki çağrıyı bile duyurmak -yanlış bilmiyorsak- mümkün olmadı.

Belki gazetelerde okumuşsunuzdur. Geçenlerde meşhur TIME dergisi Avrupa edisyonunda, "Bundan böyle Ermeni soykırımı deyimini hiçbir kayda tabi tutmadan (örneğin Ermenilerin Türkler tarafından yapıldığı iddia edilen soykırım demeksizin) kullanmaya karar verdiğini açıkladı. Avrupa’da satılan 550 bin kadar derginin yanında bedava bir de "Türklerin yaptığı soykırımı gösteren" 52 dakikalık DVD dağıttı. Ayrıca, Ermenilerin verdiği tam sayfa bir ilanı bedava bastığını açıkladı. Tüm bunları yapmaya, 6 Haziran 2005 tarihinde Ankara Ticaret Odası’nın TIME’da ücreti karşılığında "Türk turizmini geliştirme" amacıyla yayımlattığı ilan nedeniyle gerek görmüşler. Çünkü o sırada verilen DVD, "Soykırımı inkár ediyor ve aşağılık yalanlarla insanları kandırmayı amaçlıyor"muş.

Gördüğünüz gibi, bazen yaptığımızı da yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz. Çünkü tüm bu işleri koordine etmek gibi bir zahmete bugüne kadar ne hükümet katlandı ne Dışişleri tenezzül etti.

Bırakın şu DVD işini... Şimdi herkesi, bu arada sivil toplum örgütlerini göreve çağıran Sayın Bakan acaba, İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu’nun, ASALA tarafından Mehmet Baydar ve Bahadır Demir isimli iki diplomatımızın şehit edildiği güne rastlayan 27 Ocak’ı "Şehit Diplomatlarımızı Anma Günü" ilan ettiğinden haberdar mı?

Ötekileri yeri gelince saymak isteriz... Ama bundan sonra saysak neye yarar!
Yazarın Tüm Yazıları