BİZ dün bu sütunda "Bu hükümetin yargı ile hatta hukuk ile başı hoş değil" derken meğer eksik bir laf etmişiz.
Bu hükümetin kendi çıkardığı yasalarla da başının hoş olmadığını gösteren örneği bir dostumuz önümüze koydu:
Biliyorsunuz Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne(AB) üye olma çabalarının bir gereği de adli sistemimizi AB standartlarına uygun hale getirmekti.
O bağlamda alınan kararları, çıkarılan yasaları tek tek sayacak değiliz. Bunlardan bir tanesi de "ilk derece mahkemeleri" diye bilinen mahkemelerle, genel yargı sisteminin üst noktasını oluşturan Yargıtay arasında görev yapacak Bölge Adliye Mahkemelerinin kurulmasına ilişkin olan 5235 sayılı yasa idi.
Bu konu AB tarafından o kadar önemseniyordu ki, mahkemelerin kurulmasını öngören yasa Eylül 2004’te çıktığı halde, AB onu beklemeden Türkiye’ye ciddi bir mali yardım yaptı. Amaç başta -yanılmıyorsak- İstanbul, Ankara, Erzurum, Diyarbakır’da olmak üzere önce dört mahkemenin binalarının yapılması ama toplam olarak yurdun 9 bölgesinde bu mahkemelerin 1 Haziran 2007’den itibaren çalışmaya başlamasıydı.
Yeri gelmişken belirtelim:
Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, 5 Haziran 2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararıyla bu mahkemelerin İstanbul, Bursa, İzmir, Konya, Adana, Ankara, Samsun, Erzurum ve Diyarbakır’da kurulacağını ve bu mahkemelere bağlı illeri duyurdu.
Lakin bu kararın 1 Haziran’dan 5 gün sonra yayımlanması ve orada hangi mahkemenin görev ve yetki alanının ne olduğunun bile yeni açıklanması gösteriyor ki, bugünkü hükümet kendisi tarafından çıkartılan yasa ile bile barışık değil.
Nitekim aldığımız bilgiye göre sözü edilen mahkeme için Ankara’da inşa edilmesi gereken binanın temeli yeni atılmış.
Muhtemelen ötekiler arasında henüz temeli atılan bile yoktur.
Diyeceksiniz ki "uygulanması ertelenen" veya "askıya alınan" ilk yasa bu mu ki, üzerinde durmaya değer görüyorsunuz?
Hayır... Daha önce de Çocuk Mahkemelerinin Kurulması hakkındaki yasanın uygulanması aynen bunun gibi hem de yanılmıyorsak 3 yahut 4 defa ertelendi. Çünkü o mahkemeler şu veya bu nedenle kurulamadı. Ama her defasında o erteleme için "yeni bir yasa" çıkarıldı. Bir başka deyişle TBMM’nin iradesi yine TBMM tarafından değiştirildi. Burada ise öyle bir şey yok. Yeni bir yasa da çıkartılmadı. Elde sadece Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun kararı var. Onunla "idare" edildi.
Hoş... "Yargı bağımsızlığını sağlayacağız" diye geçen seçimde söz verip o yönde tek adım atmayan bir iktidardan neyi ne kadar bekleyebilirsiniz ki?
Not: Genç Parti Genel Başkan Yardımcısı Emin Şirin önceki gün bu sütunda yayımlanan ve partilerin seçmene ipe sapa gelmez vaatlerde bulunduklarına ilişkin değerlendirmeler yansıtan yazımıza gönderdiği yanıtta, kendilerinin vaatlerinin gerçekçi olduğunu ve hepsinin "hesabının kitabının yapıldığını" iddia ediyor. Ben de bilginize sunuyorum.