CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ü, şahsen yakından tanımasak da, siyaset dünyasına adım attığı tarihten beri biliriz. Gülüşünün, tevazuunun tabii mi yapmacık mı olduğuna hálá karar vermiş değiliz.
Ama en azından karşı görüşü dinleme terbiyesi almış bir kişi olduğunu düşünürüz. Onun sonucu olarak da eleştirilere hoşgörüyle, anlayışla bakmasını bekleriz.
Oysa Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz El-Suud’un kaldığı otele gitmesiyle ilgili eleştirileri hálá hazmedememiş görünüyor. Bunu, haberlerine güvendiğimiz meslektaşlarımızdan Muharrem Sarıkaya’nın dünkü Sabah Gazetesi’nde çıkan yazısından anlıyoruz. Sarıkaya’nın verdiği bilgiye göre Gül, son günlerde kendisiyle görüşen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) yöneticilerine "basın ve muhalefetten gelen tepkilere çok üzüldüğünü" söylemiş. "Türkiye’nin son dönemde bölgenin aktif ve sözü geçen bir ülkesi haline geldiğini" vurgulamış. Daha sonra;
"Kral Abdullah’ı uğurlamak ve anlaşmaya imzayı koymak için Swissotel’e giderken Başbakan’ın (Erdoğan) da orada olacağını bilmiyordum. Tesadüf oldu. Hatta, otele gittiğimde Kral aşağı kadar inip beni karşıladı. (...) Son dönemde Türkiye’yi ziyaret edenlere bir bakın. Bunlar görülmüyor; bazı şeylere takılınıp kalınıyor. Bunlara üzülüyorum" demiş.
Sayın Gül’e anımsatalım ki, "Türkiye’nin son dönemde bölgenin aktif ve sözü geçen bir ülkesi haline geldiği" şeklindeki sözlerin hemen hemen aynı, özellikle son 60 sene boyunca tüm iktidar sahipleri tarafından en az bin kere kullanılmıştır. Bu artık kulak verilen bir söz değildir.
Onu geçelim... Sayın Gül’ün "Kral’ın resmi ziyaret programında" bulunmayan bir ziyaret için Kral’ın ayağına gitmesinin yanlışlığı yetmiyormuş gibi o sırada Başbakan Erdoğan’ın da Kral’ın huzurunda olduğuna dair kendisine bilgi verilmemiş olması, ikinci bir skandaldır.
Olayın hazin tarafı, bu suretle Kral hazretlerinin devletimizi ayağına getirmiş olmasıdır.
Son zamanlarda Türkiye’ye gelip gidenlerin artmasına gelince... Bu ne kadar ne ifade eder? Bize kalırsa ölçüt ziyaretin sayısı değil, ülkemize ve insanlığa sağlayacağı yararın ne olduğudur. Sayın Cumhurbaşkanı konuya bir de bu açıdan bakarsa, sanırız daha doğru olur.
Kral’ın kendisini karşılamasını önemseyen Gül’ün sözleri, bize merhum Turgut Özal’dan 1986 veya 88’de Hindistan’a yaptığı ziyaret sırasında duyduklarımızı anımsattı. Bombay’a inince Bölge Valisi’nin havaalanında karşılamasını pek önemseyen sözler söylemesi üzerine Özal’a, "Efendim siz Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’sınız. Bölge valisi elbet sizi havaalanında karşılayacak" deyince, "Oktay Bey öyle demeyin. Ben Başbakan Yardımcısı iken (1980-82 arasında) Suudi Arabistan’a gidince Veliaht Abdullah bin Abdülaziz (şimdiki Kral) bizikabul etmeden önce üç gün bekletti. Görüyorsunuz itibarımız şimdi nasıl yükselmiş ki gelip havaalanında karşılıyorlar" yanıtını verdi.
Anladık ki kafalarımız aynı dili konuşmuyor. Başka konuya geçtik.
Not: Yargıtay 1. Ceza Dairesi Onursal Başkanı Ramazan Yaman Taşan, 27 Ekim 2007 tarihli yazımızda kendisinin söz konusu daire başkanlığına 51’inci turda seçildiğini yazdığımızı, oysa birinci turda seçildiğini bildirdi, bu yanlışlığın düzeltilmesini istedi. Arzusunu yerine getiriyoruz. O.E.