DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar yaklaşık on gün önce başlattığı polemiği sürdürmeye kararlı olmalı... Nitekim dünkü Hürriyet ve Sabah’ta yayınlanan söyleşilerinde "Eşkıya hiçbir zaman dağda ölmek istemez. Hayalinde düze dönmek vardır. Siyasetçi olarak bunu yaratmamız lazım. Dağda silahla gezeceğine, düz ovada siyaset yapsın. (...)" şeklindeki sözlerinde ısrarlı olduğunu yineledi.
İşin tuhafı Ağar’ın karşısına hükümet değil, bu konuda çok radikal söylemleri olması gereken Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) de değil, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)çıktı.
Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın konuyla ilgili sözlerine bu sütunda 15 Ekim günü çıkan yazıda değindiğimiz için tekrar o noktaya dönecek değiliz.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın:
"Özellikle bu son dönemde AKP hükümeti, terör sorununu PKK’yı idare ederek çözmeye yöneldi. Yani onları tatmin ederek, onlara umut vererek, onların sırtını sıvazlayarak, onlarla diyalog kurarak, onların gönlünü alarak. Muhatap olarak onu gördüler. Onun etkisi altındaki çevreleri ciddiye aldılar" dediği bildiriliyor.
Baykal, "Dağdaki eşkıyayı orada silahla gezmek yerine düz ovada siyaset yapmaya" çağıran Mehmet Ağar’ı da, -dolaylı bir ifadeyle- "safdillikle" suçlamış. Dünkü Milliyet’te bildirildiğine göre, NTV televizyonunda önceki gün "Irak’a bakın, nasıl? Paramparça... Türkiye de birbirine mi girsin isteniyor? Bölgede barışı hedef almanın yolu teröristi hedef almaktır. Yoksa iç savaşa sürükleniriz" demiş.
Görüldüğü gibi PKK’ya karşı mücadele konusunda, Türkiye’de tüm partilerin uzlaştığı bir ulusal politika yok:
Hükümet ne yapacağını bilmiyor. Konuyu Türkiye’yi son üç yıla yakın zamandır oyalayan Amerika Birleşik Devletleri’ne havale etmiş gibi... Biri ABD’li öteki Türk iki emekli general oturup bir strateji benimsesinler. Bunu -hemen PKK’ya ileteceği kesin olan- Irak’lı yetkiliye bildirsinler. PKK gerekli önlemleri aldıktan sonra Türkiye, ABD ve (dostlar alışverişte görsün kabilinden) Irak bu stratejiyi uygulasın deniyor.
Net bir nokta daha var:
ABD bu uygulamada aktif rol almayacak. Anlaşılan sadece Türk askerinin, Irak topraklarının neresine kadar girip neresinde ne yapacağına ilişkin onay verecek.
Belki bir de PKK’yı lojistik yönden sıkıştırmayı amaçlayan önlemler uygulanacak. Tabii bir anlam ifade ederse!
Bir başka deyişle Türkiye-ABD-Irak işbirliğiyle sonuç alma hayalci bir proje gibi görünüyor.
Geriye PKK’ya karşı Türkiye’nin içeride aktif, etkin bir mücadele sürdürmesi yani ya Deniz Baykal’ın ve Yaşar Büyükanıt’ın savunduğu politikayı izlemesi yahut da Mehmet Ağar’ın dillendirdiği hükümetin de "hele biraz daha gelişsin" diye beklediği "yumuşak" yaklaşımı uygulamak kalıyor.
Oysa sorun o veya öteki politikanın doğru olması değil, ne yapacağını bilmeyen ve tayin edemeyen bir kadronun Türkiye’yi yönetiyor olmasıdır.