BUGÜNKÜ iktidarın en alıngan mensuplarından Sayın Bülent Arınç, yurtdışına yaptığı gezileri ele alan 28 Kasım 2006 tarihli yazımıza uzun bir yanıt gönderdi. Mecburen özetledik. Önce onu okuyalım. Arınç şöyle diyor:
"Yazınızın ana teması tasarruf üzerine kurulmuş ve bir anlamda bu kadar çok yurtdışı temasın israf olduğunu ima etmişsiniz.
Biz Meclisimizin dış temaslarının tamamını ’parlamenter diplomasi’ olarak tanımlıyoruz. Dünya siyasetinin çok önemli bir bölümünü oluşturan parlamenter diplomasi çalışmaları, bizim dönemimizde Meclisimiz için tasarladığımız ana politikalardan biri olmuştur.
(...) Bu çalışmaların tümü her yıl, düzenli olarak bizzat şahsım tarafından açıklanmaktadır. (...) Dolayısıyla bu konunun kamuya açık bilgilerden oluştuğunu ifade etmek isterim. (...) Ancak (...) benim bugüne kadarki yurtdışı temaslarımın sayısı 40 değil 37’dir. Bunların toplamı 585 gün değil, 159 gündür. (...) Yine de sizin dile getirdiğiniz rakam doğru olsa bile, yazınızın yanlış bir mantık üzerine kurulduğunu ifade etmek gerekir. Sanırım tasarruf anlayışı konusunda oldukça farklı düşünüyoruz.
Başkanlık dönemimin daha ilk yılında bir mali politika açıklamıştım. Bu politika, ’Kara delikleri kapatıp, elde edilen geliri yatırıma dönüştürmek’ şeklinde formüle edilmiştir. Bugüne kadar bu politikayı başarıyla uyguladığımızı söyleyebilirim. (...)
Bizim dönemimizde telefon giderlerinde yüzde 27, sağlık harcamalarında yüzde 41, cari harcamalarda toplam yüzde 25’lik bir tasarruf sağlandı.
Buradan elde edilen gelirler de Meclisimiz için zaruri faaliyet alanlarına kaydırılmıştır. Bizim için bu alanlardan biri de parlamenter diplomasidir. (...)
Parlamenter diplomasi çalışmaları, tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin de dış dünyadaki saygın yüzünü temsil etmektedir. (...) Bu faaliyetlerin masrafları bütçe kalemlerinden yapılmaktadır ve isteyen her vatandaşımızın öğrenebileceği açık bilgilerdir.
(...) Bugüne kadar başkanlığımızın birçok faaliyetlerini eleştirdiniz ancak sizi temin ederim, en çok yanıldığınız alan, bizim tasarruf politikamız olmuştur.
Bir başyazar, mesleğinin en olgun dönemini yaşayan bir yazar olarak bu mektup vesilesiyle sizinle paylaşmak istediğim bir hususu da dile getirmek isterim.
Birimlerimizin bana ilettiği verilere göre, ayda yaklaşık 25-26 yazı kaleme alıyorsunuz. Sadece 2006 yılı içinde 273 yazınızdan 28’i şahsım, Meclis kurumu ve milletvekillerimizin tutumuyla ilgili. 28 yazıdan 24 tanesinde eleştirmiş, 4 tanesinde ise sadece bilgi aktarmışsınız.
Dört yıl boyunca yazdığınız yaklaşık 1250 makaleden başkanlığımızın ve milletvekillerimizin yaptığı bir faaliyeti olumlu gören, destekleyen bir yazınızı, çok üzülerek söyleyeyim, hatırlamıyorum. (...) Ancak köşenizde yücelttiğiniz, övgülere boğduğunuz başka kişi ve kurumlar olurken, bütün gücünüzle ve şiddetle eleştirdiğiniz Meclisimizin üyeleri bir tek gün bile iyi bir şey yapmadı mı, doğrusu merak ediyorum.
Sizden takdir beklediğimizi sanmayın. Ancak bir başyazar sorumluluğunu, mesleğinin duayeni kabul edilen bir kişi olarak, içinde bulunduğunuz durumu da bir şekilde fark etmeniz temennisiyle bu rakamları size iletiyorum. (...)
Saygılarımla,
Bülent Arınç"
Yarın bu konuya bir de bizim bulunduğumuz yerden bakacağız.