Araba devrilmeden...

GÜNDEMİN ortasında kaç aydır Türk Ceza Yasası’nın 301’inci maddesi diye bir konu var. Kaçınılmaz olduğundan mı?

Tam tersine, böyle bir konuyu konuşmaya bile hiç gerek yokken, aylardır sağırlar diyaloğuna benzer bir şekilde konuşuyoruz, tartışıyoruz ve bir yere varamıyoruz.

Çünkü bir yere varmamızı sağlayacak hükümet, onu istemiyor. İsteseydi:

Bu 301’inci madde başta olmak üzere yeni Ceza Yasası’nın ifade özgürlüğünü kısıtlayan en az 23 hükmü iki yıl önce Basın Konseyi tarafından ortaya çıkartıldığı ve "bunları gelişmiş demokrasilerdeki ölçütlere göre düzeltelim" dediği zaman gereğini yapmaz mıydı?

Hadi diyelim ki, bizzat Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in ifadesiyle "uygulamayı görüp de ona göre hareket etmeyi" tercih ettiler.

Uygulama ise, işte Hrant Dink de ortada, Orhan Pamuk ve Elif Şafak’ın başından geçen de... Son ikisi hakkındaki ipe sapa gelmez suç ihbarı, daha ilk aşamada "takipsizlik"le sonuçlanabilecekken konu mahkemeye götürüldü. Mahkeme olayı ele alıp da "davanın reddine" veya "beraate" karar verinceye kadar aylar geçti. O arada tüm dünya Türkiye’yi tefe koydu çaldı... Zihinlerde de sanki bu insanlar hapse atılmış gibi bir iz kaldı.

Efendim "onların yasalarında böyle hüküm yok muymuş?"

Var... Var ama Türk olmanın da bu dünyada bir bedeli var. Onlar ırkçılığın en aşağılık, en sinsi türünü yapar hoş görülür. Türk asıllı bir futbolcu, takım arkadaşına biraz kaba davransa adı "ırkçı"ya çıkar.

Orada "Türkler kötüdür, aşağılıktır" demeniz serbesttir ama "Yahudiler kötüdür" derseniz hapsi boylarsınız.

Hani "Voltaire’in Fransası" var ya, o Fransa, sadece kendileri için değil, yaşadığımız çağ için de utanç verici bir öneriyi kabul ederek "gerçek öyle değil, böyledir" diyeni 5 yıla kadar hapsetmeyi meşru hakkı sayar... Bize Kopenhag Kriterleri nutku çeken ülkelerden ses çıkmaz.

Amerika düpedüz "Amerikan vatandaşı için adalet başka, yabancı için başka" diyen yasa çıkartır, kimse itiraz etmez. İngiltere, insanlığa kendi hediyesi olan "adil yargılanma hakkı"nı alenen çiğner, o bile sineye çekilir.

İsrail’in elinin uzandığı yerlerde insan haklarının çiğnenmesi serbesttir. Bir şey diyen olmaz.

Ama Türkiye’nin 301’inci maddesi, kıyametlerin kopmasına yeter.

Sanmayınız ki bu sözlerimiz, "Madem onlar ikiyüzlülük yapıyor, biz de 301’i aynen koruyalım" anlamına geliyor.

Hayır! Biz doğru olanı yapalım. Doğru olan 301’in bugünkü haliyle sorun yarattığıdır. Onu hem Türk ulusu gibi, Cumhuriyetimiz gibi temel değerleri koruyacak şekilde değiştirelim, hem de ifade özgürlüğünü koruyalım.

Sadece onu değil... Türk Ceza Yasası’nın, yarın karşımıza çıkacak öteki sakıncalı hükümleri var. Onları da "demokratik hukuk devleti" gereklerine uygun şekilde değiştirme amaçlı çalışmayı daha fazla gecikmeden başlatalım.

Kendilerine "devlet adamı" diyenlere düşen, bir sorun ortaya çıkmadan görüp önlemi almaktır. Yoksa araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur.
Yazarın Tüm Yazıları