Akıntıya kürek çekiyor...

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yeni bir hukuk tartışması başlattı:

Başbakan Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilse bile, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemdeki "Akbil davası" gibi dosyalar nedeniyle Yüce Divan’da yargılanabilirmiş. Erdoğan o nedenle cumhurbaşkanı seçilmemeliymiş.

Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesini en az Baykal kadar istemeyen bir Türk vatandaşı sıfatıyla lafın başında söyleyelim:

Deniz Baykal tıpkı durup dururken "Siz Abdullah Öcalan’ı affetmek için kılıf hazırlıyorsunuz" diyerek iktidarı suçlaması gibi, burada da olayı çarpıtıyor. Anayasa’da olmayan birtakım usuller icat ediyor. Kafa karıştırıyor. Ve -maalesef- beyhude vakit kaybediyor.

Nitekim uzunca bir süre "erken seçim" diye tutturmasına rağmen dün gazetecilere:

"Biz cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde erken seçim için gayret sarf ettik ama seçim gelecek sonbaharda yapılacak gibi gözüküyor" demeye nasıl mecbur kaldıysa, bir süre sonra da (Erdoğan) "Cumhurbaşkanlığına seçilse de Yüce Divan’da yargılanabilir" şeklindeki sözünü yutmak zorunda kalacak.

Kalacak... Çünkü ortada kendisinin bu iddiasını destekleyen bir tek Anayasa hükmü yok.

Daha doğrusu Anayasamız cumhurbaşkanı seçilen bir insanın görev döneminde "vatana ihanet" dışında hiçbir eyleminden yargı önünde sorumlu tutulamayacağını açık şekilde söylemiş ama "Cumhurbaşkanı olmadan önce" işlenmiş bir suçu varsa ne yapılması gerektiğini hükme bağlamamış. O nedenle bir kısım hukukçular "Cumhurbaşkanına tanınan ’sorumsuzluk’ koruması milletvekili dokunulmazlığının milletvekillerine ve bakanlara sağladığından çok daha geniş ve güçlüdür. O nedenle ’sorumsuzluk’ kurumunun içinde dokunulmazlığın sağlayabileceğinden daha büyük bir koruma alanı vardır. Az olanın sağladığını çok olan elbet sağlar. O halde milletvekilinin seçilmeden önceki eylemi nedeniyle yargılanması nasıl dokunulmazlığın kaldırılması koşuluna bağlıysa, burada da yargılama ancak cumhurbaşkanı sıfatının kalkmasından sonra söz konusu olabilir" görüşündeler.

Bir kısmı "Cumhurbaşkanınınki dokunulmazlık değil, sorumsuzluktur. O nedenle cumhurbaşkanının şahsi suçlarından veya göreve gelmeden önceki döneme ait olan suçlarından dolayı yargılanması gerekir" diyor. Ama asıl gerçek o ki, Anayasa’da bu görüşü destekleyen hüküm yok. Sadece birilerinin -bu arada Baykal’ın- temennisi var. O da yetmiyor.

İşin ilginç yanı bu sıralarda Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac hakkında aynen Erdoğan gibi, Paris Belediye Başkanı olduğu yıllarda görevini kötüye kullandığı iddiasıyla suçlamalar var ama buna ilişkin yagılama -gerekirse- cumhurbaşkanlığı bittikten sonra yapılacak.

Sayın Baykal, Tayyip Erdoğan’ın önünü böyle temelsiz iddialarla kesmeye çalışacağına iyi bir muhalefet partisinden bekleneni yapsa yani Tayyip Erdoğan’ın -varsa- suçlarını ortaya koysa... Ve kamuoyuna "Böyle adam Cumhurbaşkanı olamaz" dedirtse daha doğru olmaz mı?
Yazarın Tüm Yazıları