DENİZ Baykal doğru söylüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ağzında bakla var. Onu çıkarmadıkça ne Irak’ın kuzeyine yönelik operasyonun niçin geciktiğini anlayabileceğiz, ne de Başkan Bush’la yaptığı görüşmenin kamuoyuna açıklanmamış taraflarını çözebileceğiz.
Şimdi belli olanları özetlemeye çalışalım:
Başbakan dün kendi partisinin TBMM Meclis grubunda "Siyasetçiden aklı selim beklenir. Bizden duygusallık kimse beklemesin" diyor, gerekli her kesimle istişare ettiklerini söylüyordu.
Bu sözleri esas alırsak, sadece askeri değil, siyasi, diplomatik altyapıyı hazırlamadan bir operasyon beklememek gerektiği sonucuna varırız.
Diplomatik altyapının tamam olduğu söylenebilir. Artık "Sınırlarınızın ötesine dönük operasyon yapmayın" diyen hemen hemen kalmadı. Son olarak Avrupa Birliği İlerleme Raporu’nda PKK şiddetle kınandı. Komisyonun görüşünü dile getiren genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn de "Biz Türkiye’nin terörle mücadelesini ve kaçınılmazsa ölçülü olması kaydıyla askeri bir sınır ötesi operasyonu destekliyoruz" dedi.
Bu çabaların sonuçları da somut olarak ortaya çıkmaya başladı. Her fırsatta Türkiye’ye -deyim yerindeyse- "posta koymaya" meraklı Mesud Barzani sesini kesti. Onun yerine sözcüsü, yardımcısı, başbakanı gibi sıfatlar taşıyan yakınları "operasyon sadece PKK’yı hedef aldığı takdirde Türkiye’ye tepki göstermeyecekleri" anlamına gelen laflar gevelemeye başladılar. PKK’nın lojistik desteğini kesecek önlemler aldıklarını ve bunun göstermelik olmadığını da yine kendileri söyledi.
Oysa 15-20 gün önce "Türkiye’ye bir kedi bile vermeyiz" diyorlardı.
Bu bildiklerimiz elbet yeterli değil. Ama elimizdeki verilere bakarak PKK’nın etrafındaki çemberin kapanmakta olduğunu söyleyebiliriz. Bunu elbet PKK’nın lider kadrosu da biliyor olmalı.
İçeride de PKK ve yandaşları için durumun parlak olmadığı belli. Bu bağlamda Yargıtay Baş Savcılığı’nın, PKK’ya "terör örgütü" diyemeyen Demokratik Toplum Partisi’nin(DTP) kapatılması isteğiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurması -bu partinin kapatılmasının açık kalmasından daha sakıncalı sonuçlar doğuracağı iddialarına rağmen- PKK açısından olumsuz bir gelişmedir.
İşte tam bu aşamada Başbakan’ın ağzında bakla olduğunu gösteren sözleri dikkati çekiyor. Bunun altında ne olduğu bilinmese de PKK’lılara dönük olarak "dağı değil şehiri seçmelerini" isteyen sözler söylemesi, bir zamanlar Turgut Özal’ın yaptığı gibi bir açılımı düşündüğünü gösteriyor.
Aslında siyaset, yasanın belirlediği suçları işlememiş herkese açık olduğuna göre bu sözlerden Başbakan’ın bundan dört yıl önce çıkan ama işe yaramayan "eve dönüş yasası" türü bir formül ardında olduğu sonucuna varılabilir.
Ancak bir noktayı vurgulamakta yarar var:
Adam öldürmüş, suç işlemiş insanların bu eylemlerini yok sayıp onlara siyaset kapısını açmaya bu ülkede kimsenin gücü yetmez. Bir tek şartla:
Eğer PKK’nın yönetim kadrosu -ateşkes ilan etmekten söz etmiyoruz- "silah bırakma" kararı alır, bunuinandırıcı bir şekilde ortaya koyarsa, gerisi gelebilir.
Ne var ki şimdilik durumun o olgunluğa ulaşmadığı da bir gerçektir.