TATİL yaptık geri döndük. Baktık ki kamuoyumuzun önünde hálá Cumhurbaşkanlığı seçimi konusu var.
Bunda şaşılacak bir şey yok. Çünkü Türk ulusu için Cumhurbaşkanlığı makamı hep çok önemli olmuştur.
Anayasamıza göre yeni cumhurbaşkanının seçim süreci 13 Nisan’da başlayacak. Bir ay içinde seçim bitecek.
Demek ki o tarihe hatta seçimin yapıldığı tarihe kadar bu tartışma sürecek. O nedenle biz de bu konu üzerinde çok duracağız.
Aslında ona biraz da mecburuz. Çünkü konunun çok boyutu var.
Biz bugün "adaylar" konusundan başlayalım diyoruz:
Ortada adı geçen bir tek Tayyip Erdoğan var. Kaldı ki Meclis’teki sandalye sayısı, kolayca cumhurbaşkanı seçilebileceğini düşündürecek kadar çok. Nitekim en az 367 oya ihtiyacı var. Oysa partisininsandalyesi 354.
Tayyip Erdoğan’ın haline tavrına, kişiliğine, izlediği politikalara ve ağzından çıkan laflara bakınca aday olmayı aklına koyduğu kesin denebilir. Eğer aksine bir gelişme olursa biz çok şaşarız. Ama "O ihtimal sıfırdır" diyecek değiliz.
Tayyip Erdoğan’ın modern Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı için uygun bir isim olduğunu savunmak zor. O nedenle kamuoyunun tepkisi, Erdoğan’ı kendisinden başka birinin cumhurbaşkanlığına ikna edebilir. Kaldı ki kendisi seçilse bile biz inanıyoruz ki kamuoyu tepkisi, Tayyip Erdoğan’ı her fırsatta rahatsız edecek bir potansiyele sahiptir. Bir başka deyişle Turgut Özal’ın "Alışırlar... Alışırlar..." sözü burada geçerli olmayabilir.
Dahası... Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı erime sürecine girecektir. Nitekim Özal’ın ve Demirel’in Cumhurbaşkanlığı her ikisinin de başında bulunduğu partiyi seçim barajını aşamaz hale getirmiştir.
Ama Erdoğan’ın bu örneklere bakıp "partim için cumhurbaşkanlığından vazgeçerim" diyeceğini sanmak için hayli saf olmak gerekir.
Gerçi AKP içinde TBMM Başkanı Bülent Arınç, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, İstanbul Milletvekili Nevzat Yalçıntaş ve Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül gibi isimler belirli bir aşamada gündeme gelebilir ama biz, yasaklı olduğu sırada bile AKP Genel Başkanlığını kimseye emanet etmeyen Erdoğan’ın burada bir özveride bulunmasını beklemiyoruz.
Adaylar konusundan söz etmişken, Anayasamıza göre TBMM dışından da cumhurbaşkanı seçme olanağı bulunduğunu anımsatalım. Böyle bakınca Çankaya’ya yakışacak birçok isim bulmak ve önermek mümkündür. Böyle bir ismi bir dostumuz bize söylemişti ve biz de yeri gelince kamuoyuna duyurmayı vaat etmiştik. O isim, Strasbourg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde son altı yıldır Yargıç olarak görev yapan -yanılmıyorsak süresi dolan veya dolmak üzere olan- eski Büyükelçi Rıza Türmen’dir.
Ama böyle Meclis dışından bir ismin aday olabilmesi için o kişinin "Meclis üye tam sayısının en az beşte biri" (en az 110 milletvekili) tarafından yazılı olarak önerilmesi" zorunluluğu var.
Böyle bir isim biliyorsanız siz de ortaya atın. Ama bu Meclis’in onu seçeceğini beklemeyin.