ÇALIŞANLARIN özellikle de "işçi" sıfatıyla çalışarak ekonominin yükünü sırtında taşıyanların yılda bir günü "Bu da bizim bayramımız" coşkusuyla kutlamalarının kime ne zararı olabilir?
O düşünceyle biz bu 1 Mayıs’a da sempatiyle bakıyor, çalışanların bayramını kutluyoruz.
Ancak her yılın 1 Mayıs günü hissedilen gerilim bu defa da gündemin orta yerine oturdu.
Bir yanda "1 Mayıs"a saygılı resmi yanıtlar var. Öbür tarafta "Kutlarız ama bunu ancak Taksim Meydanı’nda yaparsak tatmin oluruz" şeklindeki direnme devam ediyor.
Bu satırların kaleme alındığı dakikalarda Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ile Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) adına, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) desteğiyle sürdürülen temaslardan nihai sonuç alınmış değildi.
Somuta indirgersek, İstanbul Valisi Muammer Güler’in, "Taksim Meydanı, toplantı ve gösteri yürüyüşleri için ayrılmış meydanlardan değildir. O nedenle burada değil, Çağlayan’da, Kazlıçeşme, Kadıköy veya Kartal’da miting yapılabilir. Taksim’de yapılmak istenirse güvenlik güçleri buna izin vermeyecek, gerektiğinde de güç kullanacaktır" diye özetlenebilecek görüşü ile, çalışanları temsil eden sendika liderlerinin, "1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlama" konusundaki ısrarı eğer 1 Mayıs sabahına kadar değişmezse, kafa kafaya bir tokuşma söz konusu...
Kimin haklı kimin haksız olduğundan öncelikli olan husus, böyle bir tokuşmayı önlemektir.
Gerçi işçi kuruluşları liderlerinin Başbakan Tayyip Erdoğan’la ve Çalışma Bakanı Faruk Çelik’le görüştükleri bildiriliyor ama yine de her şey sizin bu satırları okuduğunuz dakikaya kadar yaşanacak gelişmelere bağlı kalıyor.
O kayıtla belirtelim ki "yasa" ve "hukuk" yönünden haklı olan İstanbul Valisi’dir.Çünkü Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın verdiği yetkiyle belirlenen meydanlar işçilere de, 1 Mayıs’ı kutlamak isteyen diğer bireylere de açıktır.
Dahası... İşçi örgütlerinin TaksimMeydanı konusundaki duyarlıklarının gereğini yerine getirmelerine de karşı çıkan yoktur.
Duyarlık derken 1 Mayıs 1977 günü Taksim’de düzenlenen büyük işçi mitinginde Sular İdaresi duvarları üzerinden açılan ateş sonucu 36 yurttaşımızın ölümüne yol açan olaydan söz ediyoruz.
İşçi örgütlerinin liderleri bu olayda hayatını kaybedenleri anmak istediklerini söylüyorlar.
Buna da mani yok. Çünkü resmi makamlar "Örgütlerinizi temsilen gelin Taksim’deki anıta çelenk koyun. Ölenlerin anısına saygı duruşunda bulunun. Basına açıklamanız varsa onu da burada yapın. Ama meydanı işgal etmeye kalkışmayın" diyor.
İşçi örgütlerinin liderleri yasaların konuyla ilgili hükümlerinin antidemokratik olduğunu ileri sürseler, kulak verip destekleyeceğiz. Oysa ortada o da yok.
O nedenle "işçi" örgütlerinin liderlerinin "Biz yasalardan üstünüz" iddiasıyla direnmelerini biz anlayamıyoruz.
Emeğe saygı herkesin borcudur. Ama emeğin de hukuka uygun yasalara saygı borcu vardır.