Buenos Aires G-20 zirvesi ve önemi

Bu hafta sonu Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te G-20 Zirvesi toplanacak. Uluslararası toplumun dikkatlerinin bu Zirve nedeniyle şimdiden Buenos Aires’e çevrildiği izleniyor.

Haberin Devamı

G-20, 1999 yılında daha çok uluslararası ticari ilişkilerin arttırılması, Dünya mali disiplininin sağlanması gibi önemli ekonomik işbirliği konularında çalışılmak üzere kurulmuş bir örgüt. Dünya’daki en büyük ekonomilere sahip 19 ülkenin liderleri ile Avrupa Birliği yetkililerini bir araya getiriyor. Buenos Aires Zirvesine bu 19 ülkenin Devlet ve Hükümet Başkanları ile AB Komisyon ve Konsey Başkanlarının katılması bekleniyor. Zirve marjında bu liderler arasında önemli ikili ve çok taraflı görüşmeler gerçekleştirilecek.

G-20 temelde ekonomik işbirliğini hedef almakla birlikte, özellikle G-20 Zirveleri marjında yapılan toplantılar nedeniyle, uluslararası siyasi ilişkilerde de ağırlığı giderek artan bir örgüt. İlk kuruluş yıllarında ekonomik işbirliğine verdiği önem G-20 toplantılarının daha çok üye ülkeler Maliye ve Ekonomi Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları arasında düzenlenmesinden çok açık şekilde görülüyor. Bununla birlikte daha sonraki yıllarda G-20 gündeminin genişlediği ve uluslararası ekonomik istikrar yanında siyasi konularda da işbirliği arandığı izleniyor.

Haberin Devamı

2008 yılından bu yana yıl boyunca süren G-20 toplantılarının yılın son aylarında düzenlenen bir zirveyle sonlandırılması G-20’ye daha geniş bir görünürlük ve siyasi bir önem kazandırmış durumda. G-20 toplantıları ve özellikle G-20 Zirveleri zaten önemli ve dikkat çekici. Bununla birlikte bu yıl G-20 Zirvesine Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman’ın katılacak olmasının Buenos Aires Zirvesine olan ilgiyi şimdiden daha da arttırdığı izleniyor.

G-20 önemli uluslararası bir kuruluş ama sekreteryası yok. Her sene G-20 üyesi bir ülke G-20 liderliğini ve sekreteryasını yürütme görevini üstleniyor. Bu sene bu görev Arjantin tarafından yürütülüyor. Yıl boyunca önemli G-20 toplantıları yapıldı. G-20 üyesi ülkelerin Maliye ve Ekonomi Bakanları Arjantin’de bir araya geldi. Arjantin’in G-20 liderliği 30 Kasım-1 Aralık tarihlerinde düzenlenecek Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinden sonra 31 Aralık’ta sona erecek.

Haberin Devamı

Önümüzdeki yıl G-20 liderliği Japonya’ya geçiyor. Japonya 2019 yılında bir seri ekonomik ağırlıklı ve işbirliği amaçlı toplantıya ev sahipliği yapacak. 2019 G-20 Zirvesi’nin de Japonya tarafından Tokyo’da düzenlenmesi planlanıyor. 2020 yılında G-20 liderliğini devralacak ülke ise Suudi Arabistan olacak. 2020 G-20 Zirvesi de Suudi Arabistan’da yapılacak.

Buenos Aires Arjantin toplantısı G-20’nin 13. Zirvesi olacak. Türkiye’de G-20’ye 2015 yılında liderlik yapmış, o seneki G-20 Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi Antalya’da gerçekleştirilmişti. Antalya’dan sonraki  (2016 ve 2017 yıllarındaki) Zirvelere ise Çin ve Almanya ev sahipliği yapmıştı. Buenos Aires’te bu yıl gerçekleştirilecek toplantı Güney Amerika’da yapılacak ilk G-20 Zirvesi oluyor.

Haberin Devamı

G-20 üyesi ülkeler Dünya’daki en büyük 19 ekonomiyi oluşturan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri bir araya getiriyor. ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturalya, Güney Kore G-20 üyesi gelişmiş ülkeler. Çin ile Rusya da G-20 üyesi. G-20’de Hindistan, Endonezya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Brezilya, Arjantin, Meksika, Suudi Arabistan ve Türkiye gelişmekte olan ülkeleri temsil ediyorlar. Avrupa Birliği G-20 üyesi ve G-20 toplantılarına (Birlik olarak) iştirak ediyor.

Her sene G-20 toplantılarına misafir ülkeler de katılıyor. Büyük bir ekonomiye sahip olan İspanya G-20 toplantılarına sürekli olarak çağrılan bir ülke. O seneki toplantılara ev sahipliği yapan üye ülke diğer 2 ülkeyi de misafir katılımcı olarak davet edebiliyor. Arjantin’in Buenos Aires Zirvesine Şili ve Hollanda’yı davet ettiği görülüyor. Türkiye de Antalya Zirvesine Malezya ve Azerbaycan’ı davet etmişti.

Haberin Devamı

G-20 Toplantılarına önemli uluslararası ekonomik kuruluşlar da katılıyor. Karayipler Ekonomik Grubu, Afrika Birliği, Afrika’nın Kalkınması İçin Ortaklık Grubu, ASEAN bu ekonomik kuruluşlar arasında. Bu kuruluşları o sene temsil eden ülkelerin yetkilileri de G-20 toplantılarına davet ediliyor. Bu sene Jamaika, Ruanda, Senegal ve Singapur da bu kuruluşları temsilen Buenos Aires Zirvesine iştirak edecekler.

G-20 ile ilgili istatistiki bilgiler çok çarpıcı. G-20 üyesi ülkelerin ekonomileri Dünya milli gelirinin % 85 kadarını oluşturuyor. G-20 üyesi ülkeler Dünya ticaretinin % 80 kadarını gerçekleştiriyor. G-20 üyesi ülkelerin toplam nüfusu Dünya nüfusunun 3/2’si kadarını meydana getiriyor. G-20 üyesi ülkelerin toplam yüzölçümü ise Dünya’nın yarısı kadarını kapsıyor. Bu rakamlar bile G-20’nin Dünya ekonomik işbirliğini ve uluslararası ekonomik ve mali istikrarı sağlama gayret ve çalışmalarının önemini ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

G-20 Zirvesinde Türkiye’yi temsil etmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan Buenos Aires’e gidecek. Cumhurbaşkanı’nın G-20 Zirvesi marjında, aralarında ABD Başkanı Trump ve Rusya Devlet Başkanı Putin olmak üzere, diğer katılımcı ülke liderleriyle bir seri önemli görüşme ve temas gerçekleştirmesi bekleniyor. İlgiyle izlenecek bir durum ise Cumhurbaşkanı ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi Salman arasında bir görüşmenin yapılıp yapılmayacağı. Türk yetkililerin verdiği bilgiler Prens Salman’ın böyle bir görüşmenin yapılmasını istediğine, Dışişleri Bakanlığının bu görüşme için bir engel görmediğine, son kararın Cumhurbaşkanı tarafından verileceğine işaret ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G-20 Zirvesi nedeniyle Arjantin’e gideceği Güney Amerika gezisi sırasında, diğer iki kıta ülkesi, Paraguay ve Venezuela’ya da uğrayacağı açıklanmış bulunuyor. Cumhurbaşkanı’nın Asunsion ve Karakas’a yapacağı resmi ziyaretlerin Türkiye’nin Güney Amerika’da açılım siyasetinin bir parçası olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Türkiye bu açılım siyaseti çerçevesinde Güney ve Orta Amerika’da yeni Büyükelçilikler açıyor, bu kıta ülkeleri ile ilişkilerini yeni bir boyuta taşıyor. Türk Hava Yolları da uçtuğu ülke ve şehir sayısını arttırarak Türkiye’yi Amerika kıtasına doğrudan bağlıyor.    

Buenos Aires G-20 Zirvesi Veliaht Prens Salman’ın Kaşıkçı cinayetinden sonra uluslararası alanda ilk görünürlülüğü olması bakımından da ilgi çekiyor. ABD Başkanı Trump Prens Salman ile görüşebileceğini daha önce açıklamıştı. Ancak Vaşington’dan gelen son açıklamalar bu görüşmenin olmayacağına işaret ediyor. Rusya Devlet Başkanı Putin’in ise Prens Salman ile Buenos Aires’te görüşebileceği anlaşılıyor. Prens Salman’la görüşmek isteyecekler arasına bazı Avrupalı liderlerin girmesi çok şaşırtıcı olmamalı.

Esasen Fransa’nın, diğer bazı Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında, Kaşıkçı cinayeti (ve Yemen savaşı) nedeniyle Suudi Arabistan’a karşı tutumundaki farklılık açıkça gözler önünde. Fransa da aynen Almanya ve Danimarka gibi bazı ülkelerle beraber (Kaşıkçı cinayetine karıştığı ifade edilen) 18 Suudi Arabistan vatandaşına karşı vize yasağı getirdi. Ancak Almanya Suudi Arabistan’a karşı silah satışı yasağı getirirken Fransa’nın bu alanda hareketsiz kalması dikkat çekiciydi.  Cumhurbaşkanı Macron’un da Suudi Arabistan’a silah ihracatı ve Suudi Arabistan’la ekonomik ilişkilerin etkilenmemesi konusunda Başkan Trump gibi düşündüğü zaten biliniyordu.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Salman, Buenos Aires’e (G-20 Zirvesi’ne) Arap ülkelerine yaptığı bir seri ziyaretten sonra geçecek. Prens Salman ilk önce Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’i ziyaret etti. Bahreyn’den Mısır’a geçti, buradan da Tunus’a gidiyor. BAE, Bahreyn ve Mısır, Suudi Arabistan’ın Arap Dünyası içindeki en yakın müttefikleri. Suudi Arabistan Yemen’deki savaşı ve Katar ile İran’a karşı çatışma politikalarını bu ülkelerin desteğiyle sürdürüyor. Prens Salman’ın İsrail yanlısı politikaları bu ülkelerin liderleri tarafından destekleniyor.

Bu çerçevede Prens Salman’ın bu üç ülkeye yaptığı ziyaretler oldukça “sıcak” geçmiş gibi görünüyor. Uluslararası basın yayın organlarında bu ziyaretlerin amaçlarından birinin Prens Salman için (Kaşıkçı cinayetinden sonra) uluslararası alanda her şeyin “eskisi gibi” gittiğini göstermek olduğu vurgusu yapılıyor. Tunus ziyaretinin ise Prens Salman için farklı boyutlarının olabileceği yine uluslararası basında üzerinde durulan bir husus. Bu dört ülke arasında sadece Tunus’ta çoğulcu ve serbest siyasi bir ortam var.

Tunus hükümeti Prens Salman’ın ziyaretine destek verirken, Tunus’taki hükümet dışı kuruluşlardan ziyarete eleştiriler, Tunus halkından tepkiler gelmeye başladı. Tunus’ta Prens Salman’ın ziyaretine karşı sokak gösterileri oluyor. Devlet olarak Tunus’un Suudi Arabistan’ın ekonomik ağırlığını hissettiği ve Suudi Arabistan’la ekonomik ilişkilerin devamını istediği, ancak Tunus’taki hükümet dışı kuruluşların yeni ortaya çıkmaya başlayan Tunus demokrasisi için, Kaşıkçı cinayeti ve arkasındaki baskıcı totaliter düşüncenin ne anlama geldiğini çok iyi gördükleri ortada. Prens Salman’ın Tunus ziyaretinin Arap Baharı içinde tek başarılı örnek olabilecek Tunus’ta farklı yansımalar yapması çok normal.

Bu hafta içinde Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren bir gelişme de Karadeniz’de Rusya ile Ukrayna arasında yaşandı. Hafta başında 2014 de Rusya’nın Kırımı ilhakından bu yana Rusya-Ukrayna ilişkilerinde hızlı bir tırmanma yaşandı. Rus donanması Azak Denizi’ne girmek isteyen Ukrayna donanmasına ait üç gemiye el koydu, çıkan çatışmada Ukraynalı askerlerden yaralananlar oldu. Rusya Kerç Boğazı’ndan Azak Denizi’ne girişi engelledi.

Rusya’nın Kırımı ilhakına rağmen Ukrayna’nın Azak Denizi’ne kıyısı var. Uluslararası hukuka göre Ukrayna’nın Azak Denizi’ne giriş hakkı bulunuyor. Zaten uluslararası toplum büyük bir bölümü Kırım’ın Rusya tarafından ilhakını da tanımıyor. Batı ülkeleri Kırım nedeniyle Rusya’ya yaptırımlar uyguluyor. Ukrayna’nın doğusunda Rusya’nın desteklediği ayrılıkçı ayaklanma da devam ediyor. Ukrayna’nın ülkenin bu bölgelerinde fiili kontrolü yok.

Rusya’dan gelişmelerle ilgili gelen açıklamalarda Moskova’nın Karadeniz’deki tırmanmayı Ukrayna’daki iç gelişmelere bağladığı, Rus yönetiminin Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’yu 2019 yılı ilk aylarında Ukrayna’da yapılacak seçimlerle ilgili “oyunlara” girmekle suçladığı görülüyor. Ukrayna’nın olaylardan hemen sonra ülkede “sıkıyönetim” ilan etmesi gelişmelerin ciddiyetini ortaya koyuyor.

Rusya daha sonra Kerç Boğazı’nı açarak Azak Denizi’ne girişlere izin verse de Karadeniz’deki gerginliğin tam olarak yatıştığını söylemek zor. Moskova’nın önümüzdeki günlerde elinde tuttuğu Ukrayna donanmasına ait üç gemiyi ve Ukraynalı askerleri serbest bırakmasının da iki ülke arasındaki ilişkileri yumuşatması beklenmiyor.

Batı ülkelerinin Ukrayna-Rusya gerginliğinde Kiev’i destekledikleri zaten biliniyor. Son tırmanma üzerine NATO’nun konuyu görüşmesi ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’den gelen açıklamalar Batı’nın Ukrayna’ya artan desteğine işaret ediyor. ABD’nin gerginlik nedeniyle Karadeniz’de varlığını ve görünürlüğünü arttırmak istemesinin Ankara’yı memnun etmeyeceği tahmin edilebilir. Ankara-Vaşington ilişkileri zaten ABD’nin Suriye’de PYD/YPG’ye sağladığı destek nedeniyle oldukça zor bir dönemden geçiyor. ABD’nin PYD/YPG işbirliğiyle hemen Suriye sınırının güneyinde kurmayı planladığı (amacı ve görevi şaibeli) üç “gözlem noktasının” Ankara’yı son derece rahatsız ettiği açık.

   

Yazarın Tüm Yazıları