Ecevit'in son bir yıldır ne dediğini pek anlayamayan halkımız, meraka kapılmıştı. Hatta aralarında,
‘‘Sıpılopş dedi. Demek ki tüpgaza zam geliyor.’’
‘‘Hadi be, sıpılopş demek köy-kent demektir!’’ şeklinde karakolda biten politik tartışmalar oluyordu.
Başbakanımızın konuşurken ‘‘Vufulıp... Dıjıflıp!’’ gibi sözcükler söylemesinin nedenini hastalığına bağlamışlardı. Masa lambası taklidi yaparak evinde, ağaç taklidi yaparak sokakta Ecevit'i amansız bir şekilde izleyen arkadaşımız Muharrem Sarımaya nihayet dıjıflıpların esrarını çözdü.
Rahşan Hanım'ın bulaşık yıkamasından faydalanan Ecevit, sık sık sokağa kaçıp Avni'yle hoka-molasına top oynuyordu. Maç sırasında Avni'yle durmadan tartışan Ecevit, nihayet Avni'ceyi sökmüş ve Avni'ce konuşmaya alışmıştı. Böylece basın toplantılarında ve seçim nutuklarında dalgınlıkla Avni'ce sözler söylüyordu. Gazetemiz, Başbakanımızın konuşmalarını tercüme etmesi için Avni'yi tercüman kadrosuna aldı. Avni maaş olarak ayda brüt 2 kilo elma almaktadır.
Çiller’e, Metin Şentürk yol gösterecek
Apo asılsın mı asılmasın mı, Avrupa Birliği'ne girsek mi girmesek mi, Erbakan'dan sonra Tayyip'le de koalisyon yapsak mı yapmasak mı diye bocalayan Çiller, nihayet derin bir nefes aldı. ‘‘Artık sağlam yolda yürüyeceğiz. Yolumuzu bize Metin Şentürk gösterecek’’ dedi. Doğru Yol Partisi'ne yeni katılan şarkıcı Metin Şentürk ise gazetecilere, ‘‘Yol gösterip partimi düze çıkaracağım’’ dedi. Ve Çiller'in yerine parti kahvecisi Mansur'un elini sıktı. Sonra da toplantıdan çıkarken kapıya çarptı.
MEMESİNİ DÜŞÜRDÜ
Ünlü şarkıcı ve model kızlarımızdan Tokatşör Sevda Demirel, bir göğsünü kaybetti. Dün gece sahnede şarkı söyleyip zıplarken göğüslerinden biri sırra kadem bastı. Garsonların ve müşterilerin uzun aramaları sonucunda göğsü Sevda'nın but tarafında bulundu.
Ambülansla gelen estetik cerrahı Doktor Tahir Terzi, Sevda'yı hastaneye kaldırıp derhal ameliyata aldı. Başarılı bir ameliyat sonrası güzel Tokatşörün göğsünü yerine yerleştiren Doktor Tahir Terzi,
‘‘Silikonu bu sefer çok sıkı diktim. Bir daha asla kaymaz’’ dedi.
DÜNYA SÖRF ŞAMPİYONASI TÜRKİYE’DE YAPILACAK
Spor Bakanlığı, Dünya Sörf Şampiyonası'nın Káğıthane ve Alibeyköy'de yapılacağını açıkladı. Bakan, yabancı gazetecilerin de katıldığı basın toplantısında,
‘‘Her yıl yağmur bastırınca bu semtlerimizi sel götürür. Vatandaşlarımız sel sularında gide-gele sörfçü kesildiler maaşallah. Sörf artık bizim milli sporumuz oldu. Altın madalyalarımız şimdiden garanti.’’ dedi.
Bebek ama 10 koruması var
Yazarımız Serdar Turgut'un geçenlerde Allah bağışlasın nur topu gibi bir oğlu oldu. Doğan bebek derhal koruma altına alındı. Korumaları tutan Yayın Yönetmenimiz Ertuğrul Özkök'e,
‘‘Hayır, bu herif ketçap manyaklığından vazgeçip başımıza penis manyağı kesildi. Çocuğun penisini koparmasından korkuyorum. Çünkü atalarımız 'Serdar'ın oğlu oldu, tuttu penisini kopardı' diye boşuna laf etmemişlerdir.’’
BAŞYAZI
Gözünüz gazete görsün
Bizim gazetenin yöneticilerine bir haller oldu. Ertuğrul Özkök gazeteye sakal bıyık takıp kılık değiştirerek geliyor. Erol Türegün'le Tufan Türenç benimle aynı masaya oturmamak için yemeği dışarıda köftecide yiyorlar. Nihayet Fikret Ercan'ı geçenlerde masasının altında yakaladım.
‘‘Yine benden mi saklanıyordun?’’
‘‘Yok abi, cebimden tenis topum düştü onu arıyordum.’’
‘‘Böyle gazete yapılmaz! Kocaman mavi-sarı-kırmızı başlıklarla gazeteyi deli kızın bohçasına çevirdiniz. Üç kabak başlık, arsa büyüklüğünde koca iki fotoğrafla sayfa şişiriyorsunuz. Size bin kere 'Gazeteye haber koyun' demedim mi? Mesela 'yumurtalar niye küçüldü, tavukların kıçı mı krize girdi', 'Oğuz Aral'ın sokağının kazısı niye bitmiyor?' gibi çarpıcı haberler...’’
‘‘Çok haklısın abi, bizimkilere söylüyorum ama dinletemiyorum.’’
Yardımcı olmak için onca çırpınmama rağmen bu yeni kuşağın doğru dürüst gazete çıkaracağından umudu kestim. Gazete nasıl olurmuş görsünler diye, kendi gazetemi kendim yaptım, buyrun.
Huysuz İhtiyar
Bekir ŞAŞKIN
ONUNCU KÖY
Hayvan sevgisi
Leylekler sıcak ülkelere göçüyor. Kırlangıçlar gidiyor. Kuşlar giderken kalbimi de beraber götürüyorlar.
Ah, bizim politikacılar da leyleklerle birlikte gitseler ne güzel olurdu. Ama onlar ne leylek, ne kırlangıç... Onlar baykuş!
Bu baykuşlar vatandaşın damına yuva yapmışlar, vatandaşın yuvasını yapıyorlar.
‘‘Hey Karabaş, çekiştirme yavrum. Görüyorsun burada yazı yazıyoruz. Sizler de ulumayın sevgili Lassi, Bobi, Foks! Şimdi babanız hepinizin mamalarını verecek. Hişt hanım, köpeklerin bonfileleri nerede? Nee, yine mi para bitti? Televizyonu sat, çocukların bonfilelerini al. Televizyonu geçen ay mı sattık? O zaman çamaşır makinesini sat, kedilere kuşlara da mama al. Avrupa'sından olsun. Bu hayvan düşmanı barbar toplumda biz olmasak bu yavrucuklara kim bakacak? Hayvanlar benim sevgilim, ruhum, hayatım!..
Aaahh! Namussuz sivrisinek yine soktu. Hayvanoğlu hayvan. Ben sana gösteririm lan! Hanım nerede benim sinekliğim?’’
PAAT!..
GÜZİN ABLA’cım
Ben şincik noolucam
Sevgili Güzin Abla,
O kadın bana ihanet etti. Ona yıllarca sadakatle hizmet ettim. Bir dediğini iki etmedim. Kulu kölesi oldum. Fakat Müştak Şakşak'ı tercih edip bana ihanet etti. Halbuki bütün hayatımı ona göre yoluna koymuştum. Ankara'da 3 daire almış, Çarpar Müteahhitlik Şirketi'nin gizli ortağı olmuştum. Kayınvalidem ve kayınpederi gelecek yıl basur tedavisi için Amerika'ya göndereceğime de söz vermiştim. Ama artık maafoldum. Şincik ben ne halt edeceğim? Lütfen bana bir akıl ver Güzin Abla.
Ankara'dan Arif Arsız
Umudunu kaybetme evladım. Çiller Hanım'ın sizi Eleşkirt'ten 9'uncu aday sırasına yazması dünyanın sonu değil ya! Bakarsın Eleşkirt'lilerin hepsi sizin partiye oy veriverir.