Bu milletin parlamentoya ihtiyacı yok..

13 TEMMUZ 2014

Haberin Devamı

Yıllardır “parlamenter demokrasi” denen sistemi inceliyorum. Cumhurbaşkanı seçmeden önce bir kez daha bu uygulamanın altını çizmek, kurduğu “One Minute” adlı örgütle memleketimizi gayet güzel yöneten o muhterem zatın dikkatine sunmak istedim.

Gerçi bir sevgi insanı olan o mübarek zat işin farkında. O yüzden parlamentoyu by pass etmiş. Kafasına göre takılıyor. Memleket komisyondan komisyona sürünüp vakit kaybetmiyor.

Parlamenter sözcüğü kelimenin kökeni açısından “parlamenter” sözcüğünden türemiştir. Biz eskiden bunlara “mebus” diyorduk. Çok partili hayata geçince, bu lafı sündürüp, daha yakışıklı dursun diye “milletvekili” demeye başladık.

Haberin Devamı

Siyaseten kıvama gelen şahıs partisinin lideri tarafından aday gösterilip, milletvekili yapılır. Yani parlamenter olur. Sıradan vatandaşlardan ayrılsın diye ona büyük bir rozet verilir.

Bu rozet sayesinde trafik kontrolüne rast geldiğinde polislerce kolayca fark edilir.

Parlamenter denen şahıs ayrıcalıklıdır. Avantajları çoktur. Mesela belediyeler parlamenterlerin yakasındaki o kocaman rozetten “tabela vergisi” almaz.

Parlamenter maaşı herkesin maaşından yüksektir. Yine de “demokrasi denen alemde şanımızın yürümesi için” maaşları altı ayda bir, bilemedin yılda bir zamlanır.

Bir dönem için parlamenter seçilen bir şahıs hazine defterinden yetmiş altı sene çıkmaz. Maliye o ölse bile maaşını karısına verir. Biz de kocası ölen kadınlar hayata daha da bağlandığından, dulların ömrü uzun olur.

“Parlamenter eşi maaşı” en az on beş yıl işler. Kadın da ölünce sıra o parlamenterin kız çocuklarına gelir. Böylece üç kuşak süren bir maaş ödemesi olur.

Bunların sağlığından da devlet sorumludur. Tedaviye para vermezler. Dişçiye bile vermezler. İsteyen milletvekili ön dişlerini “parası hazineden” altın yaptırır, konuştuğu zaman siyaseten ışıldar.

Bu anlattığım masrafı 550 milletvekili ile çarpın, sırtımızdaki yükü düşünün.

Haberin Devamı

Not: Hasan Cemal Efendi! Yapıcı muhalefet nasıl olurmuş, oku da öğren..

***

Bir parlamenteri nasıl tanırsın? Önce yakasında, kadayıf tepsisi büyüklüğünde rozet olup olmadığına bakarsın. Rozet yoksa gözlerine dikkat etmen gerekir.

Siyasetin bu türü kendi halinde olduğundan boş bakışlıdır. Tiner koklamış gibi duran birini gördüğünde “Bu zat parlamenter olabilir” diyeceksin, tedbir olarak önünü ilikleyeceksin.

Parlamenterler duygusal insanlar olduklarından iki de bir “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diye babalanırlar. Bu da demokratik sistemi aksatır. Demokratik sistem aksayınca elektrikler kesilir, sular akmaz.

Çok iyi hatırlarım, 12 Eylül döneminden sonra memleket altı ay elektrik kesintisi yaşamıştı. Ben de “kesme elektriğimi” diye bir şiir yazmıştım. Kenan Paşa, Gazeteciler Cemiyetini ziyaret ettiğinde kalkıp okuyacaktım. O güzel şiirin bir kıtası hatırımdadır.

Haberin Devamı

Senden elektrik alamadım.

Irzı kırık demokrasi.

Konsey iyi geldi bana.

Bir de Cevap Prekazi.

Kenan Paşa geldiğinde tam hamle edip eline sarılacaktım ki benden evvelki Babıali Duayeni Burhan Felek Beyefendi zıplayıp elini öptü. O vakit doksan yaşındaydı. Onun kadar çevik olamadığım için kendimden utandım.

Spora yeniden başlamam, karate kursuna gidip “medyanın en iyi uçan tekme atan yazarı” olmam daha sonraların işidir.

Parlamentonun demokrasi için ne kadar zararlı bir şey olduğunu anlatmaya bir sonraki yazımda devam edeceğim. Cumhurbaşkanı adayımız “Sevgi İnsanını” muhabbetle kucaklarım.

Yazarın Tüm Yazıları