Paylaş
TÜRKİYE'nin, çarşamba günü imzalayacağı AB Katılım Ortaklığı Belgesi, yeni bir dönemi başlatacak. Türkiye'nin Brüksel merkezli ilk ve tek uluslararası kamu iletişimi şirketi CPS Danışmanlık Grubu'nun sahibi Tulû Gümüştekin, iş dünyasını düzenli olarak AB'deki gelişmelerden haberdar edecek.
AVRUPA Birliği'nin (AB) Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine başlama koşullarını içeren Katılım Ortaklığı Belgesi, bu çarşamba açıklanıyor. İnsan haklarına, demokrasi, hukuk devleti, azınlıklara saygı zorunluğuna dikkat çekildikten sonra Türkiye'ye verilen adaylık statüsünün vurgulandığı bu belgenin açıklanmasından sonra Türk iş dünyası için de yeni bir dönem başlayacak.
Türkiye ve Türk iş dünyası, toplum, sektör ve firma bazında AB'den yarar elde etmenin yanısıra; karşılaşabileceği zararları da önceden görüş yok edebilmenin savaşını hissedilir şekilde vermek zorunda kalacak. İşte bu noktada Türk iş dünyası, kendisine yol gösterecek, AB'deki gelişmelerden düzenli haberdar edecek ve olabilecek olumsuz kararları etkilemeyi sağlayacak yeni organizasyonlara giderek daha çok ihtiyaç duymaya başlayacak.
Yıllardır Brüksel'de yaşayan, Türkiye, Avrupa Birliği ve ABD konularında uzman bir avukat olan Tulû Gümüştekin, işte bu ihtiyacı ve boşluğu görerek Helsinki Zirvesi'nin hemen ardından CPS'i kurmuş. CPS Danışmanlık Grubu'nun Türkiye'nin Brüksel merkezli ilk ve tek uluslararası kamu iletişimi şirketi. Birçok sektörde tek şirket olmak avantaj sayılırken, Tulû Gümüştekin, Brüksel'de tek kalmak istemiyor ve ‘‘Türkiye'ye en az bizim gibi 25 şirket daha gerek’’ diyor.
Yaklaşık on yıldır Brüksel'de AB-Türkiye ilişkilerini yakından takip eden Tulû Gümüştekin ile Türk iş dünyasının Avrupa Birliği ile ilişkilerindeki yeni dönemi konuştuk.
CPS'yi neden kurdunuz?
- CPS Corporate and Public Strategy Advisory Group, Türkiye'nin Brüksel merkezli ilk ve tek uluslararası kamu iletişim şirketi. Şirketi, Helsinki Zirvesi'nin hemen arkasından, Brüksel'deki bir boşluğu doldurmak amacıyla kurduk. İstanbul ve Washington'da ofislerimiz var. Ben 10 yıldır Belçika'da avukatlık yapıyorum. Bunun altı yılını Avrupa Birliği konularında çalışarak geçirdim. Bütün Gümrük Birliği sürecini Brüksel'de yaşadım. Zaman zaman Türk özel sektörüne de yardımcı olduk, ama herşey yeniydi ve keşif dönemindeydik. Helsinki Zirvesi çok şey değiştirdi. Türkiye'ye yeni bir statü getirdi. Artık Brüksel'de Türkiye konularında uzman, Türkiye'yi ve Avbura Birliği'ni tanıyan yeni kurumlara ihtiyaç var. Avrupa Birliği'nde kamu iletişimi var. Bu, Türkiye için yeni bir kavram.
Kamu iletişimi şirketi nasıl çalışır?
- İşdünyası ve devlet arasındaki ilişkiler, ABD ve Avrupa'da çok farklı düzende işliyor. Kamu iletişimi bu düzen içinde, ancak belli kurallar içinde yapılabiliyor. Biz şirketleri sektörleriyle ilgili detaylı bilgilendiriyoruz. Bugünü, yarını, önümüzdeki 5 yılı sunuyoruz. Bundan sonra sıkıntı nerede olabilir? Bu sıkıntıları aşacak stratejileri belirliyor ve bir argüman ortaya koyuyoruz. Müşterimiz bu stratejiyi uyguluyor. Kamu iletişimi doğru yerde, doğru zamanda yapıldığı takdirde çok etkili olur. Kamu iletişimi, mümkün olduğu kadar çabuk hareket ederek tehditleri geciktirmeyi ya da pozitife çevirmeyi sağlıyor.
Brüksel'de büro açan Türk sivil toplum kuruluşlarından farkınız nedir?
- Bugün Brüksel'de İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ve Türk Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) büroları var. Ama onlar olaya global bakıyorlar. TÜSİAD'ın içinde çok çeşitli sektörler var. TÜSİAD, bir sektörü diğer bir sektöre tercih edemez. Birini, diğerine karşı koruyamaz. TÜSİAD ve İKV, Türkiye'nin ve Türk sanayiinin sesi olarak orada ve bunda oldukça da başarılılar. Bizim misyonumuz ise özel şirketlere Avrupa Birliği konusunda yol göstermek. Farklı konularda danışmanlıklar sunmak. AB'nin Türkiye'ye yönelik mali ve teknik yardımlarından nasıl faydalanabileceklerini göstermek. Bundan sonra çizecekleri strateji içine AB'yi yerleştirmelerini sağlamak. AB'de bir mevzuat değişikliği 2-2.5 yılda gerçekleşiyor. Bu süreç içinde hazırlıklardan haberdar olduğunuz takdirde mümkün olduğu kadar yanlışlıkları düzeltme şansınız olabiliyor.
Türk iş dünyasının sesini duyurabilmek için sizin gibi kaç şirkete ihtiyacı var?
- Biz bu konuda ilk şirketiz. Ama bizim gibi çalışması gereken en az 25 şirkete ihtiyacı var Türkiye'nin ve Türk sanayiinin. Çok yakında büyük şirketlerin tıpkı Ankara'da büro açtıkları gibi, Brüksel'de de şube açacaklarına inanıyorum. 8 Kasım'da Katılım Ortaklığı Belgesi açıklanacak. Bu belgede hangi sektörlerin, hangi zamana kadar, neler yapmaları gerektiği belirlenmiş durumda. Belirli sektörlerde, hizmet sektöründe, telekomünikasyon, enerji, turizm, bankacılık, sigorta, finans sektöründe derin bir döneme geçiyoruz. AB Mevzuatına uyum dönemine giriyoruz. Bazı şeyleri Türk özel sektörü olarak kendimiz yapabilmeliyiz.
Türk şirketlerinin AB yardımlarından yararlanma konusunda nasıl yardımcı olacaksınız?
- CPS olarak, Avrupa Yatırım Bankası (EIB) ve Avrupa Komisyonu kanalıyla AB'nin Türkiye'ye verdiği fonlardan yararlanabilmenin yöntemleri konusunda bize başvuran şirketleri bilgilendiriyoruz. AB yardımlarından yararlanabilmek için proje üretebilmenin yöntemleri, yardımların projelendirilmesi ve EIB'den geçişi için de devreye giriyoruz. EIB kanalıyla dağıtılan AB'nin ve Akdeniz ülkelerine yönelik MEDA II kredi fonundan 2000-2006 yıllarını kapsayan dönemde Türkiye'ye düşen pay yaklaşık 1.5 milyar ECU. MEDA II'nin 2000 yılına isabet eden 50 milyon ECU'lük bölümü KOBİ'lere verildi. 80 milyon ECÜ'lük dilim de bir çevre projesi için yolda. Kalan 90 milyon ECU'lük bölümün 2000 yılı sonuna kadar dağıtılması gerekiyor. MEDA II çerçevesinde 2000-2006 dönemi için Katılım Öncesi Faaliyetleri kapsamında toplam 889 milyon ECU'luk bağış şeklinde yardım yapılıyor. Ayrıca adaylık öncesi dönem için 2000-2003 arasında Türkiye'ye yılda 200-300 milyon ECU arası AB'ye uyum yardımı yapılması bekleniyor. Bunlar konusunda şirketleri bilgilendirmek gerek.
AB ve Beyaz Saray'dan yönetici transfer etti
Ekibinizi nasıl bir ekip oluşturdunuz?
- Hedefimiz tamamen Avrupa Birliği'nin, ABD'nin alıştığı yüzlerle bu hizmeti vermek. CPS AB Bölümü Başkanı Benoit Hambückers, Avrupa Birliği Komisyonu'ndan transfer ettik. Hambückers, yıllardır AB adına Türkiye'ye karşı Gümrük Birliği müzakerelerini yürüten ekipteydi. AB'nin içini dışını, oradaki dengeleri herkesten daha iyi biliyor. AB mantığı ile düşünüyor. Biz bugüne kadar kendi bilgilerimiz ve kurallarımızla hareket ettik. Halbuki oraların kendine göre oturmuş sistemleri var. Aynı şey ABD için de geçerli. CPS Washington Temsilcisi Jo Wilson da ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Bill Clinton'ın yardımcıları arasındaydı. Wilson, Ortadoğu ve Afrika uzmanı. Bu iki ismi bizimle çalışmaya ikna etmek zor zor olmadı. Çünkü onlar da bu konuda doğan boşluğu doldurmak istediler.
TULÛ GÜMÜŞTEKİN
CPS Stratejik Danışmanlık Grubu'nun Genel Müdürü Tulû Gümüştekin, 1991'de İstanbul Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Brüksel'deki Avrupa Birliği Komisyonu'nda bir yıl staj yaptı. Ardından Brüksel'de hukukçu olarak çalışmaya başladı. 1994-1999 yılları arasında ABD'nin önde gelen hukuk şirketlerinden Morgan Lewis & Bockius'un Brüksel ofisinde, AB rekabeti, ticaret ve gümrük hukuku konularında uzmanlaştı. Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki Gümrük Birliği hazırlık sürecine katıldı. Gümrük Birliği'ne uyum ve uygulamalar konusunda Türk şirketlerine danışmanlık yaptı. ABD Ticaret Odası'nın Avrupa Birliği'ndeki AB Enformasyon, Komünikasyon, Teknoloji ve Hizmetler Komitesi ile AB Dış ilişkiler Komitesi'nde üyelik yaptı. 1999 Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin Avrupa Birliği adaylığı onaylanınca kendi şirketi CPS Stratejik Danışmanlık Grubu'nu kurdu.
Paylaş