Paylaş
On yıl aradan sonra gelen deri giysi modası, Türk deri sektörünün yüzünü güldürüyor. Rusya'daki kriz sonrasında büyük darbe yiyen sektörlerden biri olan deri firmaları, dünyada başlayan deri modasıyla kendine geliyor. İtalyan ve Fransız modacıların deriyi koleksiyonlara alması, Türk dericileri sevindiriyor. Çünkü bu sadece ihracatı artırmakla kalmıyor, modayı yakından izleyen genç bir nüfusa sahip olan Türkiye'deki iç pazarı da canlandırıyor.
Teodem Deri Yönetim Kurulu Başkanı Teoman Demir, ‘‘Dünyada deri modası tam zamanında imdadımıza yetişti’’ diyor. Deri modasının aynı hızla Türkiye'de de estiğine işaret eden Demir, Türk deri sektörünün son 8-10 yıldır böylesine bir taleple karşılaşmadığına işaret ediyor.
Aynı zamanda Türkiye Deri Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan Teoman Demir'le, Teodem'in 2001 yılına dönük planlarının yanısıra, deri sektörünün sorunları ve geleceğini konuştuk.
Türk deri sektörünün Avrupa'daki konumu nedir?
- Türkiye'deki deri sektörü Avrupalı derici ülkeler arasında bir numara. Deri sektörünün büyüklüğü, sayıca üretici fazlalığı, teknik makina parkı, kalitesi, gücü, potansiyeli ile Türkiye gerçekten deride Avrupa'da birincilik koltuğuna oturdu. Dünyada da sayılı beş ülke içindeyiz. Türkiye, zorluklarla mücadele ede ede bu noktaya geldi. Ancak emek yoğun bu sektörde emeğin çok ucuz olduğu Çin, Pakistan ve Hindistan'ın payı son dört yıldır hızla büyüyor. Satış açısından onlar çok daha avantajlı, çünkü daha ucuzlar. Üstelik dünya markalarına bile üretim yapar hale geldiler.
Türkiye bu ülkelerle nasıl rekabet edebilir?
- Türkiye'de bu ülkelerdeki kadar ucuz işçiliği yakalamak zor. Biz bu hale gelemeyiz, işçilerimizin haklarını da gözetmek durumundayız. Ama kaliteyi, modayı ve markacılığı ön plana çıkarmamız gerek. İtalya'daki deri sektörü, Türkiye var diye ortadan kaybolmadı. İtalya'daki dericilerin çoğu ayakta. Onlar modada öncülük yaptılar. Çok kaliteli ve pahalı deri deyince akla ilk olarak İtalyan derisi geliyor. Çok ucuz denilince de Çin geliyor.
Türkiye hangi ülkeye daha yakın görünüyor?
- Bugün baktığımızda Türkiye İtalya'ya yakın bir durumda görünüyor. Biz deride hep fason üretiyoruz ne yazık ki. Onların kendi modelleri, kendi etiketleri var, onlara üretim yapıyoruz. ‘‘Made in Turkey’’ etiketini koymamız gerekiyor, ama bunu yapamıyoruz. Bu etiket sadece gümrükte şart koşulduğu için ve elle tutup kopartılabilecek şekilde dikiliyor. Çünkü müşteri öyle istiyor, gümrükten geçince bu etiketi koparıp atıyorlar.
Yıllar sonra derinin moda olması, Türk deri sektörünü nasıl etkiledi?
- Dünyada deri modası tam zamanında başladı Allah'tan. Bu da imdadımıza yetişti. Özellikle Rusya krizi, Rus pazarına bağlı olan dericileri çok olumsuz etkilemişti. Dünyada deri modasının başlamasıyla birlikte deri sektörü yeniden canlandı. Son on yıldır deri pek giyilmiyordu. Moda değildi ve kimse deri giymeye yanaşmıyordu. Ama bu yıl İtalyan ve Fransız modacılar hammaddesi bol olan deri kıyafetleri koleksiyonlarına aldılar. Böylece dünya modacıları tam zamanında Türk deri sektörünü bilmeden kurtardı. Bu moda aynı hızla Türkiye'de de esiyor. Havalar tam soğumamasına rağmen satışlarımız çok iyi gidiyor. 8-10 yıldır böylesine bir talebi yaşamamıştık. Bu devam edecek, sanırım en az üç yıl bu moda gider. Türkiye nüfusu çok genç ve modayı izliyor. Türkiye'deki deri sektörü de modayı takip eden bu gençlere dönük koleksiyonlar yapıyor.
Deri giysilerin fiyatlarında da eskiye göre ucuzlama var mı?
- Evet, Rusya krizinden sonra fiyatlar da çok düştü. Deri ceketler, deri kıyafetler eskiden çok pahalıydı. Çünkü ihracat fazlaydı ve iç piyasaya da ihracat fiyatı Türk Lirası'na çevrilerek mal veriliyordu. Böyle olunca deri giysiler iç piyasada çok pahalı kalıyordu. Ama şu anda hemen hemen tekstille aynı fiyatta. Dünyadaki deri modasıyla birlikte sektör son iki yıldır ilk kez kár eder hale geldi.
Rusya krizinde birçok deri firması zor duruma düştü. Siz nasıl ayakta kaldınız?
- Rusya pazarı, deri sektörüne çok fazla üreticinin yığılmasına neden olmuştu. İşini iyi yapan, Avrupa'dan elini eteğini çekmeyen firmalar ayakta kaldı. Bazı deri ve tekstil firmaları Rusya pazarının cazibesine kapılıp Avrupa ve ABD'deki müşterilerini ihmal ettiler. Rusya çökünce, o firmalar bir daha Avrupa ve Amerika'daki alıcılarına dönemediler. Ama onları ihmal etmeyenler, hiç olmazsa hayatta kalacak kadar bir malı Avrupa ve Amerika'ya sattılar. İyi mal aldığı dönemlerde üretimizin yüzde 60'ı Rusya'ya giderdi, yine de yüzde 40'ını Avrupa'daki alıcılarımıza ayırırdık. Teodem böyle ayakta kalabildi.
TEOMAN DEMİR
Teodem'in kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Teoman Demir 1948 İstanbul doğumlu. Orta ve lise eğitimini Ata Koleji'nde tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'den mezun oldu. 1970 yılında Almanya'ya deri giysi ihracatı ile deri sektörüne girdi. 1971 yılında Teodem'i kurdu. Türkiye Deri Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan Teoman Demir GSD ve DSD kurucu ortağı. Demir, aynı zamanda Galatasaray Spor Kulübü Kongre üyesi.
Geç de olsa uyandık!
Yıllardır ihracata dayalı üretim yapıyorsunuz. İç pazarda deriye olan talep, bu politikanızı etkileyecek mi?
- Üretim politikamız ihracata dayalıydı. Geç de olsa uyandık. Yabancılar Türkiye'ye geliyor, bizim pazarımızı kapıyorlar. Biz de artık iç pazara daha fazla dönmeye karar verdik. İstanbul'da Akmerkez'de bir mağazamız var. Ankara ve İzmir'de de isim hakkı vererek mağaza açacağız. Teodem mağazalarını açmaya bu yaz başlıyoruz. Bu yıl en az 5 mağaza planlıyoruz.
Paylaş