Nurten Erk: Güney Afrikalı kadına Türk çorabı

Nurten ERK
Haberin Devamı

NİSO DOENYAS

İstanbul Çorap Sanayi Yönetim Kurulu Üyesi Niso Doenyas, 1964 İstanbul doğumlu. Avusturya Lisesi'nden mezun olan Doenyas, küçük yaştan itibaren babasının kurduğu İstanbul Çorap'ta çalışmaya başladı. Almanca, İngilizce, İtalyanca ve İspanyolca bilen Doenyas, halen İstanbul Çorap'ın Yönetim Kurulu üyesi olarak görevini sürdürüyor.

TÜRKİYE'de kadın çorabı üreten ilk firmalardan biri olan İstanbul Çorap Sanayi, başta İtalya olmak üzere artık Avrupalı rakiplerine kafa tutuyor. İstanbul Çorap Yönetim Kurulu Üyesi Niso Doenyas, ‘‘İhracatta da şimdi yeni yüklendiğimiz pazarlar arasında Güney Afrika var’’ dedi.

TÜRKİYE'de kadın çorabı üreten ilk firmalar arasında yer alan İstanbul Çorap Sanayi, bugün Avrupa'daki rakiplerine kafa tutuyor. İstanbul Çorap Sanayi Yönetim Kurulu Üyesi Niso Doenyas, 1997'den beri İtalya'ya yarı mamül kadın çorabı satmayı durdurduklarını belirterek, ‘‘İtalyanlar bizden yarım kilotlu çorap alıp, son halini verip Avrupa'ya satıyordu. Avrupa bunu gördü, artık direkt bizden almayı tercih ediyorlar’’ dedi.

Bu yıldan itibaren ihracatta Güney Afrika pazarına ağırlık vereceklerini söyleyen Niso Doenyas, ‘‘Birkaç yıl önce Güney Afrikalı bir firmaya üretim konusunda yardımcı olduk, ama dürüst davranmadı. Şimdi bu firmaya rakip kendi markamızla Güney Afrika pazarından yüzde 10 pay almayı hedefliyoruz’’ diye konuştu. Niso Doenyas ile İstanbul Çorap'ın geleceğe dönük hedeflerinin yanısıra kadın çorabı sektörünü de konuştuk.

İstanbul Çorap, nasıl kurulmuştu?

- 1950'li yıllarda babam Jojo Doenyas, iki makine satın alarak Gabi markasıyla erkek çorabı üretmeye başladı. 1962 yılında babam fabrikayı büyüterek, kadın çorabı üretimine de girdi. 1970'li yıllarda Parizien markalı naylon kadın çoraplarını piyasaya sundu.

İplik üretimine ne zaman başladınız?

- Maslak'ta kadın çorabı üretirken, 1980'lerde Çerkezköy'de Altıniplik tesislerini kurduk. Tamamen entegre çalışan bu tesisler, dünyadaki 7-8 iplik fabrikasından birisi. Hammaddeyi alıp işliyoruz ve kadın çorabı üretiminde kullanılacak iplik haline getiriyoruz. Yılda 18 bin ton iplik üretimimiz var, bunun yüzde 50'sini biz kullanıyoruz. Yüzde 50'sini de İtalya dahil tüm dünyadaki çorap üreticilerine satıyoruz. Burada ayrıca erkek çorap üreticilerine hitab eden iplik üretimimiz de var. Bunun da yüzde 50'sini iç piyasaya satıyoruz, yüzde 50'sini Avrupa'ya ihrac ediyoruz. Naylon çorap üretiminde ise yıllık kapasitemiz 29 ton.

İstanbul Çorap'ın kadın çorabında pazar payı nedir?

- Bir yıl önce yaptırdığımız bir araştırmaya göre yüzde 68 pazar payımız var. Bu bazen yüzde 70-72'lere çıkıyor. Pazarı sosyo ekonomik açıdan üçe böldüğümüzde aşağı yukarı ucuz çoraplarda payımız yüzde 85'leri buluyor. Biraz daha yukarı çıktığımızda pazar payımız A ve B kategorilerinde yüzde 35-40'larda. Türkiye genelinde kadın çorabı pazarının tahminen 65 milyon düzine olduğunu tahmin ediyoruz. Bu pazarın da yaklaşık yüzde 70'i bize ait. Üretimimizin yüzde 40'ını iç piyasaya veriyoruz. Kalanını ihrac ediyoruz.

Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?

- Amerika dahil olmak üzere 10'un üzerinde ihracatımız var. Şu anda en iyi pazarımız Avrupa Birliği ülkeleri. İngiltere, Fransa ve Almanya hakim olduğumuz ülkeler. Bu yıl Güney Afrika'ya ihracata ağırlık vereceğiz. Kendi markamız ‘‘MüjdeLux’’ ile artık ciddi olarak bu pazara giriş yapacağız. Güney Afrika'ya iki yıl önce çok büyük miktarda mal satıyorduk. Sonra bu pazarı kendimiz öldürdük. Bizim mal sattığımız firma, kendi fabrikasını kurmaya kalktı. Biz onlara yardımcı olduk, makinalarını aldık, know how verdik ve bize karşı dürüst davranmadılar. Üretime geçince bize sırtlarını çevirdiler. Sonuçta kadın çorabı üretimini onlara öğretmekle kaldık. Şimdi onlara rakip olarak yeniden Güney Afrika pazarına giriyoruz.

Güney Afrika'da hedeflediğiniz pazar payı nedir?

- Güney Afrika'da kadın çorabı pazarı 4 milyon düzine civarında. Bunun yüzde 10'una sahip olsak bize yeter. Gümrüğün yüzde 20 olduğu bu ülke, zor bir pazar. Ama bu yılın sonuna kadar pazarın yüzde 10'una hakim olacağımıza inanıyorum. Aldığımız siparişler bunu gösteriyor.

Kadın çorabı ekonomide yaşanan olumsuzluklardan etkilendi mi?

- Kadın çorabında yıllık 11 milyon düzine kapasitemiz var. Halen kadın çorabında yüzde 100 kapasiteyle çalışıyoruz. Ama iplikte geçmişten gelen krizin etkisiyle yüzde 60-70 kapasite kullanılıyor. Nisan'dan itibaren sanıyorum yüzde 100 kapasiteye çıkabileceğiz.

Erkek çorabı üreterek yola çıkan İstanbul Çorap, daha sonra neden bu alandan çekildi?

- Erkek çorap üretiminde Türkiye bugün çok işi bir yerde. Biz, 1994'den itibaren erkek çorabı üretimini bıraktık. Çünkü, erkek çorap ipliği üretimine çok büyük yatırım yaptık ve müşterilerimize rakip olmak istemedik. Erkek çorap üreticilerine iplik satmayı tercih ettik ve kadın çorabıyla devam ettik.

İstanbul Çorap için yabancı bir ortak düşünüyor musunuz? Halka açılacak mısınız?

- Yurtdışından Altıniplik ve İstanbul Çorap için ortaklık teklifleri geliyor. İki tarafın da avantajı olması halinde böyle bir işbirliğine gidebiliriz. 2002 yılında halka açılmayı düsünüyoruz. Bu konudaki çalışmalara önümüzdeki günlerde başlayacağız.

Türkiye'de yılda 2.5 adet çorap tüketiliyor

Türkiye'de çorap kültürü nasıl?

- Türkiye'de yılda 2.5 adet kadın çorabı tüketiliyor. Bu rakam Avrupa'da 15-16 civarında. Üstelik Avrupa'da bu rakam daha önce 20'lerdeydi. Kadınların pantolon altına kısa soket çorap giymeye yönelmesi, dayanıklı ve kalın kadın çoraplarının üretilmesi bu rakamı giderek düşürdü. Biz artık mevcut pazardan pay almaya değil, pazarı büyetmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz.

Büyük beden asla giyilmemeli. Doğru beden seçilmeli.

Kadın çorabı giyilirken çok iyi çekilmeli.

Çorabı burundan başlayarak ve her yönünden sürekli çekerek giymek lazım.

Çok ince çoraplar mümkün olduğunca ince bir eldivenle giyilmeli.

İnce çoraplar bez bir torba içinde saklanmalı ve yıkanmalı. Yoksa çizikler ve kaçıklar olabilir.

Kadın çorabında

doğru beden önemli

Otoyolları da satacağız

Devlet Bakanı Yüksel Yalova, ‘Bu yıl 51 kuruluş, gelecek yıl 25 kuruluşu özelleştirecek. Artık sıra otoyol ve demiryollarına gelecek’ dedi.

ÖZELLEŞTİRMEDEN sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova, özelleştirme kapsamındaki 76 kuruluşun, yıl sonunda 25'e düşüreleceğini belirterek, ‘‘Gelecek yıl portföyümüz boşalıyor. Yeni kuruluşlar özelleştirme kapsamına alınmalı ve bunların başında da otoyollarla, demiryolları gelmeli’’ dedi.

Kazakistan'ın başkenti Astana'ya yaptığı üç günlük resmi gezi dönüşü, özelleştirme çalışmaları hakkında açıklamalarda bulunan Yalova, yılsonu hedefinin tutturulacağını, şu anda 2 ay önde gidildiğini bildirdi. Yalova, dünya trendine paralelel olarak yeni portföy oluşturmak gerektiğini söyledi. Yalova, özelleştirme kapsamına alınması gereken yeni kuruluşların limanlar, otoyolları ve demiryolları olması gerektiğinin altını çizdi.

Yalova, özelleştirme yapılırken eğitime özel önem verildiğini açıkladı. Sümer Holding'in Kayseri'deki 1 milyon 32 bin metrekare arsasının; 50 dönümünü emniyete, 100 dönümü SSK'ya, 50 dönümü Tapu ve Kadastro Müdürlüğü'ne tahsis edilmesi kaydıyla, Erciyes Üniversitesi'ne verileceğine anlatan Yalova, Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası'nın 172 dönümlük arsasının İstanbul Teknik Üniversitesi’ne, Bakırköy Deri Fabrikası'nın 90 dönümlük arsasının da Galatasaray Üniversitesi'ne tahsis edileceğini bildirdi. Yalova, özelleştirme çalışmalarını şöyle anlattı:

Beykoz fabrikası tarihi bir işletmemiz; ama bir yılda aldığı sipariş 43 trilyon lira. 250 işçi çalışıyor ve sadece işçilik maliyeti 83 trilyon lira. İşçi başı maliyet 1 milyar lirayı buluyor. Anlaşıp elden çıkarmamız şart.

Bu ülke, her yıl yassı demir ithalatına 1.3 milyar dolar ödüyor. İsdemir, ise uzun demir üretiyor; üstelik, yüzde 65'i de stoklarda. İsdemir uzun demirden vazgeçip, yassıya dönmek zorunda. Bunun için 650 milyon dolarlık yatırım şart. Ama bunu yapacak kapasite yok. Yıllık zararı 50 trilyon lira. Ama 2 ayda özelleştireceğiz. 650 milyon dolarlık yatırım ve üretimin ülke ihtiyacını karşılayacak şekilde artırılması şartlarını koyacağız.

Özelleştirme çalışmalarına en çok, işçilerin zarar göreceği gerekçesiyle karşı çıkılıyor. Oysa en büyük kolaylık işçilere sağlanıyor. Ayrıca birşey unutuluyor: Bakın Ankara Et Balık özelleştirildi. Sadece arsası üzerine kurulan iş merkezinde binlerce kişi çalışmaya başladı. Hangisi işçiye hizmettir?

Yazarın Tüm Yazıları