ÇİN ile hazır giyim sektöründe rekabetten korkmayan Koton, kendi ülkesinde Koton mağazaları açmak isteyen Çinlilerin ilgisiyle karşı karşıya.
Koton’un patronu Yılmaz Yılmaz, hep tehdit olarak görülen Çin’in aslında anormal büyük bir pazar olduğuna dikkat çekiyor. TÜRKİYE’nin hazır giyim sektöründe Çin rekabetinden korkmaması gerektiğini söyleyen Koton Yönetim Kurulu Başkan Yılmaz Yılmaz, "Modayı yapalım, hızlı yapalım, çevre ülkeleri de üretimde seçenekler yaratmada kullanarak organizatör ülke olalım" diyor. Yılmaz, daha modern ürünleri daha hızlı ulayıp satmak isteyen perakendecilerin Türkiye dışında başka seçeneği olmadığına inanıyor. Dünyanın korkulu rüyası haline gelen Çinliler’in Çin’de Koton mağazası açmak için kapılarını aşındırdığını söyleyen Yılmaz Yılmaz, hep tehdit olarak görülen Çin’in aslında anormal büyük bir pazar olduğuna dikkat çekiyor.
Yurtiçinde 116 mağazaya ulaşan ve önümüzdeki üç yılda yurtdışındaki mağaza sayısını da 40’dan 100’e çıkarmayı hedefleyen Yılmaz, "Özellikle Körfez ülkelerine çok ağırlık vererek üç yılda 40 mağaza birden açacağız" diye konuşuyor. Son üç yılda yurtdışında 40 mağaza birden açan, önümüzdeki üç yılda ise 40’ı Körfez’de olmak üzere 100 mağazaya ulaşmayı hedefleyen Yılmaz Yılmaz, "Ürün, moda ve mağaza konsepti açısından Türkiye’deki birçok markadan geri olan bazı yabancı markalar sadece isimleri yabancı olduğu için daha iyi şartlarda ve daha iyi lokasyonlarda yer bulabiliyor" diye yakınıyor. 1992 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki görevinden ayrılarak eşi Gülden Hanım’ın kurduğu Koton’un ortağı olan Yılmaz Yılmaz ile hazır giyim sektörünü ve Koton’un bundan sonraki hedeflerini konuştuk.
Türkiye’nin dünya tekstil pazarındaki rolü nereye doğru gidiyor?
- Artık dünyada genel olarak ucuz Uzakdoğu ürünleriyle rekabet etmek geçerli bir yöntem değil. Çünkü tüketici her yerde aynı ürünü görüyor, fiyatı da hemen hemen aynı. Daha modern ürünleri satarak farklılaşabiliyorsunuz. Daha modern ürünleri satmak isteyen perakendecilerin aslında Türkiye’nin dışında seçeneği yok. Türkiye gelişmiş konfeksiyon altyapısıyla çevre ülkeleri de kullanarak organizatör ülke olabilir. Türkiye’nin buraya doğru gitmesi lazım. Türkiye’de müşterileri kabul edip, koleksiyonları gösterip üretimi bazen Türkiye’de, bazen Özbekistan’da bazen Mısır’da yaptırabilir. Böylece müşteriye teslimat zamanları farklı fiyat seçenekleri sunabilir. ’Koleksiyonum bu. Ürünleri Türkiye’de üretirsem 1 lira, Özbekistan’da üretirsem 0.70 kuruş, Mısır’da üretirsem 0.90 kuruş’ diyebilir. Ben önümüzdeki yıldan itibaren Türkiye’nin konfeksiyon ihracatının tekrar artışa geçeceğini tahmin ediyorum. Korkmaya gerek yok, modayı yapalım ve çabuk yapalım. Çevre ülkeleri de üretimde kullanalım.
Hazır giyimde Çin rekabetinden korkmuyor musunuz?
- Çin’den korkmaya gerek yok. Daha ucuza ürün yapabilir, ama kalite ve dizaynda Türkiye ile boy ölçüşemez. Türkiye’nin etrafında bir hazine var. Kuzeyinde Rusya, büyüme potansiyeli açısından dünyanın en önde gelen iki üç ülkesinden biri. Batıda Yunanistan küçük ama çok canlı bir pazar. Suriye ve Irak henüz farkında değiliz ama dünyaya açılmaya çalışan ülkeler. Suriye’den hem tedarikçi, hem pazar olarak faydalanmak mümkün. Kuveyt ve Dubai çok hızlı büyüyor. Eski Doğu Bloku ülkeleri ve Türk Cumhuriyetleri’nde de hızlı büyüme imkanı var. Koleksiyon altyapısı olgunlaştı Türkiye’de, artık çok başarılı kumaşlar üretiliyor ve çok iyi dizaynlar yapılıyor. Türkiye’den konfeksiyon markası idare etmek çok büyük bir şans.
Türkiye pazarına giren yabancı hazır giyim markaları sizi zorluyor mu?
- Koton açısından hiç bir zorlanma yok. Biz yurtdışında perakendenin kurallarını yıkarak büyüyoruz. Türkiye’de ise bazen aslında marka olmayan yabancılara gereksiz bir teveccüh var. Türkiye pazarına ilk defa girmek isteyen bir yabancı, marka potansiyeli bilinmeden çok önemli alışveriş merkezlerinde hak etmediği yeri alıyor. İşini iyi yapan yabancıya kimsenin itirazı olamaz. Ama ürün, moda ve mağaza konsepti açısından Türkiye’deki birçok markadan geri olan bazı yabancı markalar sadece isimleri yabancı olduğu için daha iyi şartlarda ve daha iyi lokasyonlarda yer bulabiliyor. Pazarda yetişmekte olan yeni Türk markaları açısından bu bir tehlike. Konfeksiyon sektörü bu kadar gelişmiş bir ülke kendi markalarını desteklemeli.
240 MİLYON DOLAR CİRO
Koton geçen yılı nasıl geçirdi, bu yıl sonunda hedeflerinize ulaşabilecek misiniz?
- 2006 bizim için çok iyi bir yıl oldu, yüzde 30 büyüdük. Ciromuz 240 milyon dolar. 2007’de yüzde 40 büyümeyi hedefliyoruz. İspanya, İtalya, Fransa, Ukrayna, Çin, Fas gibi 14 ülkeden mağaza açmak isteyenler var. Koton franchiser’ı (isim hakkını alarak mağaza açan) olmak isteyen değişik yatırımcılarla görüşüyoruz.
Hangi ülkelerden mağaza açma talebi geliyor?
- Çin dahil 14 ayrı ülkede Koton mağazası açmak için görüşüyoruz. Bize gelen Çinli yatırımcılar ’Çin’de Koton açalım’ diyorlar, bu çok güzel bir duygu. Çin çok üzerinde durulması gereken bir ülke. Hep tehdit olarak görüyoruz ama Çin’de anormal bir pazar var.
Bundan sonraki hedefleriniz neler?
- Yurtdışında perakendenin kurallarını yıkarak gidiyoruz. Üç yılda yurtdışında 40 mağaza açtık. Çevremizde hızla büyüyen pazarlar var. Öncelikle bölgesel güç olmayı bir stratejik hedef olarak kendimize koyduk. Öncelikle odaklandığımız pazarlar Rusya, Almanya, Yunanistan ve Körfez ülkeleri. Koton’u çok şık kentli insanların moda markası haline getirmek ve uzun vadede dünya lideri markayı yaratmayı istiyoruz. Bunu kaç yılda yaparız bilmiyorum ama vizyonumuz bu.
Yılda 40 bin model hazırlatıp 10 binini üretime sokuyoruzMağazalarda sattığınız koleksiyonların ne kadarını Türkiye’den sağlıyorsunuz?
- Biz koleksiyon yapıyoruz, üretimi organize ediyoruz. Sattığımız ürünün yüzde 30’unu Uzakdoğu’dan, yüzde 70’ini Türkiye’den sağlıyoruz. Üretim tesisimiz yok, üretimi düşünmüyoruz.
Başarılı tasarımcılarla işbirliklerimizi artıracağız. Koton’da şu anda 8 tasarımcı var. Dışarıdan da 6 tasarımcı koleksiyon hazırlıyor. Dizayn ekibimizde 100’den fazla insan var. Yılda 30-40 bin model üretiyorlar, bunun 10 binini seçip üretime sokuyoruz. Koton mağazalarına her gün ortalama 37 model giriyor.
Turqualiyt sayesinde daha hızlı büyüyoruzTurquality Programı’nda destek kapsamına alınan markalardan birisiniz. Bunun size faydaları oluyor mu?
- Aldığımız Turquality desteği ile iş ortaklıklarımızı güçlendirerek, Türkiye’de olduğu gibi, yurtdışında da hızlı bir büyüme planlıyoruz. Turquality sayesinde yüzde 50 devlet desteği ile Bora Aksu gibi yetenekli tasarımcıları bünyemize katarak, dizayn bölümünü güçlendiriyoruz.
Eşim 2 bin dolarla yola çıktı subaylığı bırakıp ona katıldımKoton nasıl doğdu?
- Koton’u o dönemde öğretmen olan eşim Gülden Yılmaz 1988 yılında kurdu. 2 bin dolar sermaye ile Kuzguncuk’ta 25 metrekare büyüklüğündeki bir mağazada sadece ihraç fazlası ürünleri satıyorduk. 1991’de ikinci mağaza Beşiktaş’ta açıldı. 1992 yılında ben de subaylıktan ayrılarak ortak olarak şirkete katıldım. 1996’da, yurtdışındaki ilk satış noktamızı Almanya’nın Münih şehrinde faaliyete geçirdik. Bir yıl sonra Koton konsepti ile ilk mağazamızı İstanbul Profilo Alışveriş Merkezi’nde açtık. Bugün Koton bünyesinde 900 çalışanımız var. Ama bütün Koton mağazalarında 2 bin 500’ün üzerinde kişi çalışıyor.
İkinci markanız ’Ole’ için hedefleriniz ne?
- Bugüne kadar Koton mağazalarının içinde sattığımız ikinci markamız ’Ole’ daha çok gençlere hitap ediyor. Ole’yi hem Koton’larda, hem de ayrı mağazalar olarak pazarlıyoruz. İlk bağımsız Ole mağazası Kanyon’da açıldı. Bunların sayısını önümüzdeki dönemde artıracağız. Ole’yi de Koton’un yanında ayrı mağaza olarak yurtdışına taşımak istiyoruz.
Yılmaz YılmazKoton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, 1962 Adapazarı doğumlu. İlköğrenimini Adapazarı’nda, lise eğitimini İstanbul’da tamamladı. 1984 yılında Deniz Harp Okulu’ndan mezun oldu. 1992 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan ayrılarak öğretmenlik yapan eşi Gülden Yılmaz’ın 1988’de kurduğu mağazada ticaret hayatına atıldı.