20 Ağustos 2007
ÜRETİMDE kullandığı yakıtın yüzde 40’ına yakınını katı atıkları yakarak sağlamak için üç yılda 10 milyon doların üzerinde yatırım yapan Akçansa Genel Müdürü Mehmet Göçmen, tarladaki mısır kökünden araç lastiğine kadar her türlü katı atığı yakabilecek teknolojiye ulaşmalarına rağmen yakacak çöp bulamamaktan yakınıyor. ÇİMENTO devleri, yıllardır çevreyi kirleten bir sanayi kolu olarak görülen çimentonun bu imajını silmek ve çevreyi korumak için artık teknolojiye milyonlarca dolar yatırım yapıyor. Ancak tarladaki mısır kökünden araç lastiğine kadar her türlü katı atığı yakabilecek teknolojiye ulaşmasına rağmen yakacak ’çöp’ bulamıyor. Üretimde kullandığı yakıtın yüzde 40’ına yakınını katı atıkları yakarak sağlamak için üç yılda 10 milyon doların üzerinde yatırım yapan Akçansa Genel Müdürü Mehmet Göçmen, "Tarladaki mısır kökünü bile yakabiliyoruz ama yakacak çöp bulamıyoruz. Getirin yakalım deyince kamu kurtulmak istediği çöplerden bile para istiyor. Özel sektörde ise kimse çöpünü getirip vermek istemiyor, dere kenarlarına atmak daha kolay geliyor" diyor.
Sabancı Holding ve HeidelbergCement ortaklığı olan Akçansa Çimento Sanayi Genel Müdürü Mehmet Göçmen, Avrupa’da katı atıkları yakma işinin kontrollü olarak çimento sektörüne verildiğini hatırlatarak, "1400 derecede her türlü atığı çevreye zarar vermeyecek şekilde yakarak üretim yapabiliyoruz" diyor. Halen üretimde kullanılan yakıtın yüzde 10’dan fazlasının bu şekilde sağlandığını belirten Mehmet Göçmen hedeflerinin yüzde 38-40’lar kapasitesine ulaşmak olduğunu belirtiyor. Bu arada Rekabet Kurumu’nun Akçansa’nın Ladik Çimento Fabrikası’nı satın almasını onaylamasının ardından, varlık devri tamamlandı. Entegrasyon süreci başladı. Türkiye Çimento Müstahsiller Birliği Yönetim Kurulu Üyesi de olan Mehmet Göçmen ile çimento sektörünü ve Ladik Çimento’nun Akçansa bünyesine katılma sürecini konuştuk.
Türkiye’de çimento sektörü bugün çevreye zarar vermeden üretim konusunda hangi noktaya geldi?
- Geçmişte çimento fabrikaları çevreyi çok kirletmiş, bu doğru. Ama artık bizim gibi çimento fabrikaları çok büyük yatırımlar yaptı. Akçansa sadece çevre için 80-90 milyon dolar yatırım yaptı. Bugün iki fabrikamızın emisyon değerleri Avrupa’dan daha iyi. Katı atıkları yakmak için de son üç yılda fabrikalarımızda 10 milyon doların üzerinde yatırım yaptık.
Birkaç yıldır katı atık yakmaya başladınız. Yakıtınızın şu anda ne kadarını katı atık yakarak sağlıyorsunuz?
- Büyükçekmece Fabrikası’nda toplam yakıt kullanımının yüzde 38’ini, Çanakkale fabrikasında ise yüzde 12’sini atıklardan karşılayabilmek üzere lisansımız var. Bu alandaki yatırımlarımızın tamamını bitirdik. Büyükçekmece fabrikamızda atık yakıtların toplam yakıt içindeki payı ilk kez bu yıl iki haneli rakamlara gelerek yüzde 10’un üzerine çıkacak.
ÜÇ YILDA 10 MİLYON DOLAR HARCADIK
Katı atık yakılması için yatırımlarınız sürecek mi?
- Bu alandaki yatırımlarımızın üçüncü yılı ve 10 milyon doları geçtik. Daha da yatırım yaparız ama Türkiye’de çöp yok. Yakacak çöp bulamıyoruz. Var tabii ama devletin atığın istiyorsunuz ’ihale yapar satarım’ diyor, birden bire değerli oluyor. Özel sektör ya da belediyeler niye bize versin ki, dereye atıyor. Çevreyi kirletmenin bir bedeli olmadığı için Türkiye’de hiç kimse size zahmet edip atığını getirmiyor.
Hangi tür atıkları yakıt olarak yakabiliyorsunuz?
- Yılda neredeyse 10-12 bin ton lastik yakar hale geldik. Bu lastikler sağa sola dere yataklarına atılıyor. Bunları toplatıp yakıyoruz. Tüpraş’ın tanklarının dibindeki çamurları yakıyoruz. İleride arıtma çamurlarını yakacağız, hepsini yakma lisansımız var. Plastik yakabiliyoruz. Tarlalarda yakılan mısır kökünden pirinç kabuğuna kadar her şey şu anda bizim fabrikalarımızda yok edilebilir.
Lokman Hekim Vakfı bizim için atık lastik topluyor
Avrupa’da sizin gibi şirketler atıkları nasıl temin ediyor?
- Avrupa’da bu konuda şirketler var. Biz bunu Türkiye’de sosyal proje haline getirdik. Lokman Hekim Vakfı ile çalışıyoruz. Bizim için lastik topluyorlar. Hem para kazanıyorlar hem de Türkiye atıklardan kurtuluyor. Türkiye’de atıklarından kurtulmak isteyen ciddi özel sektör gelip bizi buluyor, ciddi olmayanları zaten nehire atıyor.
Çanakkale’ye 135 milyon dolar yatırıyoruz
Önümüzdeki dönemde ne kadarlık yeni yatırımı yapacaksınız?
- Çanakkale’deki fabrikaya 135 milyon dolar yatırım yapacağız.
2007-2008’e dağılan 7 milyon dolarlık bir ilave yatırım ihtiyacı daha var. Çimento fabrikalarında zaten hiçbir şey yapmadığımız dediğinizde en az ton başına 3 dolarlık yatırım yapmanız gerekiyor. Yani Ladik’te 900 bin ton kapasiteniz varsa zaten en az 2-2.5 milyon dolarlık yatırım yapmanız şart. Akçansa’da hiç yapmadığımız yıllarda bile en az 15-20 milyon dolar yatırım yapıyoruz. Bunları yapmazsanız rekabet edemezsiniz. Elektrik enerjisini ve yakıt tüketimini düşürmek için 2007’de 15 milyon doların üzerinde yatırım yapıyoruz.
Karadeniz’deki ilk beton tesisimiz Samsun’a
Hazır beton yatırımınız olacak mı?
- Çimentonun en önemli dağıtım kanalı hazır beton. Akçansa’nın Ege’den Marmara’ya kadarki ağında 24 hazır beton tesisinde, 3 milyon metreküp hazır beton üretiliyor. Kendi tasarımımız olan özel betonlara da yatırım yapıyoruz. Satışlarımızın yüzde 3-4’ünü bunlar oluşturuyor. Samsun’a 70 kilometre uzaklıktaki Ladik’le önümüze yeni ufuklar açılıyor. Samsun’da kiraladığımız hazır beton tesisiyle Karadeniz’deki ilk beton tesisimizi açacağız. Başka yeni beton yatırımları da düşünüyoruz. Curuflu çimento işinde de Kardemir’le yüzde 51 ortağız Karçimsa’da. Kardemir’in üretiminden çıkan yüksek fırın curufunu çimento katkısı haline getirerek, yılda 250 bin ton curuflu çimento üretiyoruz.
Çimentoda üretim üç yılda yüzde 50 artacak
İnşaat sektörü canlandıkça üretim talebi karşılanabiliyor mu?
- Tüketim açısından sorun yaşamayız, ama arz açısından yaşayacağız. Çünkü öyle bir noktaya geldik ki neredeyse ülkenin her ilinde bir ya da birden fazla çimento fabrikası kuruluyor lafları dolaşıyor. Türkiye’nin ihtiyacı olsun olmasın yatırıma soyunuluyor. 2009 sonuna kadar Türkiye’ye 17-20 milyon ton daha ilave kapasite gelecek. Şu anda 40 milyon ton klinker kapasitesi var. Bu yıl 10 milyon daha gelecek, 50 milyon ton, 2009 bittiğinde 60 milyon ton olacak. Türkiye’de yıllık çimento talebi 2.5 milyon ton artarken, arzdaki büyüme üç yılda yüzde 50 olacak.
Yağış olmazsa çimentodaki büyüme yüzde 10’u geçer
2007 yılı nasıl geçiyor, 2008 beklentileriniz?
- Bu yıl çimentodaki beklentimiz iki alternatifli. 2006’da ve 2007 başında kış olmadı. 2007 Kasım-Aralık nasıl olacak diye bekliyoruz. Eskisi gibi yağışlı geçerse sektör yüzde 6-7 büyür. Yağışsız geçerse ne yazık ki o zaman çimentodaki büyüme yüzde 10’u geçer. Ama biz de herkes gibi yağmur yağmasını umuyoruz. Bu yıl fiyat artışı beklemiyorum. Geçen yıl sonu fiyatlarını 2007 sonunda da tutturabilirsek ciddi başarı olur. Akçansa’nın cirosunun ise Ladik etkisi hariç yüzde 10’larda büyüyeceğini düşünüyorum. Ladik’in yüzde 5-6 artı etkisi olabilir. 2006 ciromuz 600 milyon YTL olmuştu.
Ladik, Akçansa’ya 158 milyon dolara mal oldu
Ladik Çimento’yu nasıl devraldınız, bu süreç nasıl işledi?
- 13 Ekim 2005’te yapılan ihalede 140 milyon 250 bin dolarla en yüksek fiyatı verdik. Rekabet Kurulu Aralık 2005’te Ladik’in Akçansa’nın olmasının pazarda rekabeti bozacağı gerekçesiyle ikinci en yüksek teklifi veren Türkerler İnşaat’a verilmesine karar verdi. Danıştay’a yürütmenin durdurulması talebiyle başvurduk. Ancak Şubat sonunda TMSF Ladik’i Türkerler’e devretti. Mart 2006’da Danıştay, Rekabet Kurulu’nun Türkerler’e verilme kararının yürütmesini durdurdu. TMSF’ye başvurduk. TMSF, ’Süreci tersine çalıştıramam’ dedi. Ladik’i Türkerler’den alabileceğimizi düşündük. Müzakerelere başladık. Ocakta ön mutabakata vardık. Yeniden Rekabet Kurulu’na gittik. Kurul Ladik’in Akçansa’ya verilmesinde bu kez sakınca olmadığına karar verdi.
Sonuçta size kaça mal oldu?
- Bütün bu süreçte herkes üzerine düşen görevi büyük bir sorumlulukla yaptı. Türkerler ile görüşmelerimizi hep TMSF satışı üzerine inşa ettik. Ödemeleri TMSF yerine Türkerler’e yaptık. Devraldıktan sonra onlar da bir takım yatırımlara girişmişlerdi. Ladik bize 158 milyon dolara mal oldu. Daha önce alsaydık bizim de yapacağımız yatırımlardı zaten. İhaleden 20 ay sonra fabrikayı devralmış olduk. Şu anda entegrasyon sürecini yaşıyoruz.
Beklentilerinizi karşıladı mı?
- Ladik’e ilişkin değerlemeleri 2005 yılında ve 2004 rakamlarına göre yapmıştık. Bölgede pazar 2005’e göre çok daha iyi duruma geldi. 2006’daki patlama orada da yaşanmış. Bu yüzden tahmin ettiğimizden daha iyi pazar koşullarıyla karşılaştık. Ayrıca son yapılanlardan olduğu için en yeni çimento fabrikalarından biriydi. Yatırımlarımız devam teknik olarak edecek.
MEHMET GÖÇMEN
Akçansa Çimento Genel Müdürü Mehmet Göçmen, 1957 Bursa doğumlu. 1981’de ODTÜ Endüstri Mühendisliği’nden mezun oldu. 1982-1983 arasında New York’ta Syracuse University’de eğitim asistanlığı yaptı. 1983-1996’da Çelik Halat’ta çalıştı. 1996-2000’de Lafarge Ekmel Beton Genel Müdürlüğü, Lafarge Türkiye İcra Kurulu Üyeliği, Lafarge Beton Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. 2000-2002’de Lafarge Türkiye İş Geliştirme ve Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı ve Lafarge Türkiye İcra Komitesi üyesi olarak çalıştı. 2003’te Lafarge Türkiye Strateji, Pazarlama ve Bilgi Teknolojileri Başkan Yardımcısı oldu. Haziran 2003’ten beri Akçansa Genel Müdürü. Ayrıca Karçimsa Yönetim Kurulu Başkanı, Çimsa Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Türkiye Çimento Müstahsiller Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi.
Yazının Devamını Oku 13 Ağustos 2007
1998 yılında Enka Holding bünyesindeki Altaş’ın çoğunluk hissesini satın alarak Türkiye pazarına giren Alman Gedore kerpeten, pense, kargaburnu, tornavida gibi el aletleriyle 100 milyon Euro’yu yakaladı. Gedore-Altaş Genel Müdürü Bülent Savaş, Türk sanayiinden gelen taleplerin karşılanması için kapasite artırımına gittiklerini ve Gebze’de ikinci bir fabrika kararı aldıklarını söyledi.
KERPETEN, pense, kargaburnu, tornavida, çekiç gibi el aletlerini üreten Gedore-Altaş, Türkiye pazarında 9 yılda 100 milyon Euro’luk satış rakamına ulaştı. Firmanın bugüne kadar Türkiye’de ürettiği el aletlerinin toplamı ise 600 milyon adeti aştı. İstanbul Tuzla’da 8 bin metrekare kapalı alanda üretim yapan Gedore-Altaş, 5 milyon Euro yatırımla Gebze Dilovası’nda 15 bin metrekarelik ikinci fabrikasını kurmayı planlıyor. Türkiye, Alman Gedore firmasının dünya üzerindeki 15 üretim merkezinden biri. 15 bin ürün çeşidinin 2 binini Türkiye’de üreten Gedore-Altaş’ın Genel Müdürü Bülent Savaş, el aletleri pazarının Türkiye’de hızla büyüdüğünü, inşaat ve otomotiv sektöründeki hızlı gelişmenin de üretimlerine olumlu yansıdığını söylüyor. Türkiye’deki otomotiv üreticilerinin yüzde 80’inin el aletleri tedarikçisi olduklarını söyleyen Bülent Savaş, ayrıca ülke genelinde yeni açılan bütün fabrikaların, yetkili servislerin, atölyelerin de potansiyel müşterileri olduğunu belirtiyor. Elektrikli el aletlerinde de Japon Hitachi’nin Türkiye distribütörü olan Gedore-Altaş Genel Müdürü Bülent Savaş ile el aletleri sektörünü ve yeni yatırım planlarını konuştuk.
Türkiye’de el aletleri pazarının büyüklüğü nedir?
- Türkiye, iştah kabartan bir pazar. Dünyada elektrikli el aleti pazarı hacminin 12-13 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Kişi başı ortalama elektrikli el aleti harcaması yaklaşık 2 dolar. Buna göre 75 milyonluk Türkiye’de el aletleri pazarı 150 milyon dolar olmalı. Oysa ki bunun yarısında bile değil. 50-60 milyon Euro arasında. Türkiye’de kişi başına düşen harcama sadece 0.8 dolar civarında.
Sektörde kaç üretici var, pazar payı dağılımı nasıl?
- Bizden başka bir üretici firma daha var, gerisi ithalatçılardan oluşuyor. Pazar çok disiplinli değil, haksız bir rekabet yaşanıyor. Biz pazar payımızın yüzde 55 civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Toplam pazarın yüzde 30’u ithalatçıların elinde. Kalan yüzde 70’in de yüzde 40’ı bizim diye tahmin ediyoruz.
GURBETÇİLER TANIŞTIRDI
Gedore, Türkiye pazarına ne zaman girdi?
- Türkiye’de 70’li yıllardan önce mekanik el anahtarı üretilmiyormuş. Türkiye’den Almanya’ya giden işçiler, Gedore tornavida, anahtar, pense, kargaburnu ile tanışmış. Türkiye’ye dönerken yanlarında bunları getirmişler. Gedore, 35 yıldır Türkiye’de. Altaş, Enka Holding tarafından 1969’da kuruldu. O zaman know-how Alman Gedore’nindi. Sonra Altaş tek başına yola devam etti. Zamanla dış pazarda bir ortak ararken, görüştüklerimiz içinden Alman Gedore’yi seçtik. 1998’de şirketin çoğunluk hisseleri Gedore’ye satıldı.
Bugüne kadar Türkiye pazarında kaç el aleti sattınız?
- 1998’den bu yana Türkiye’de sattığımız mekanik el aletlerinin değeri 100 milyon Euro, 300 milyon adetten fazladır. 300 milyon adet de yurtdışına sattık. 9 yılda toplam 600 milyon adet el aletini Türkiye’de ürettik.
2006’yı nasıl geçirdiniz, 2007 beklentileriniz neler?
- Geçen yıl yüzde 15 büyüdük. Bu yıl yüzde 12-13 büyüme öngörüyoruz. Bu yıl sonunda 16-17 milyon Euro ciro yaparız diye düşünüyoruz.
Elektrikli el aleti satışları da artıyor
Hitachi markalı ürün satışınız nasıl gidiyor?
- Japon Hitachi Koki ile 1992 yılında distribütörlük anlaşması imzaladık. Aradan 15 yıl geçti ve bugüne kadar ciromuz 15 yılda 20 kat arttı. Hesaplarımıza göre, önümüzdeki 15 yılda toplam 250 milyon dolarlık Hitachi Elektrikli El Aleti’nin satışını gerçekleştireceğiz. Teknoloji geliştikçe artık eğe yerine daha çok elektrikli zımpara ve taşlamalar, elle kumanda edilen tornavidalar yerine daha çok, akülü tip tornavidalar kullanılıyor.
İkinci fabrikayı Gebze’ye kuracağız
İkinci bir fabrika düşünüyor musunuz?
- İstanbul Tuzla’da, 8 bin metrekaresi kapalı olmak üzere toplam 22 bin metrekare alandaki tesislerimizde, yılda 7 milyon adet el aleti üretiyoruz. Ekonomideki olumlu gelişmelere paralel talepte oluşan artış sonucu, mevcut fabrikanın kapasitesi yetersiz kalmaya başladı. Fabrikayı iki kat büyütürken, yeni bir fabrikanın projelendirme çalışmalarını başlattık.
Yeni fabrikayı nerede kuracaksınız?
- Gebze’de Makine İmalatçıları Organize Sanayi Sitesi’nde 300 dönüm arazimiz var. Önümüzdeki üç yılda orada yeni bir fabrika kurmak istiyoruz. 5 milyon Euro yatırımla 15 bin metrekare kapalı alana sahip bir yer yapacağız.
Otomobil bagajlarındaki takım setleri bizim
Mekanik el aletlerinde hedef kitleniz kimler?
- Türkiye’deki ana otomotiv sanayinin yüzde 80’inden fazlasına direkt ürününü biz veriyoruz. Otomobil fabrikalarının ürettiği araçların bagajında yer alan aletler bizim. Dünya otomotiv devi Toyota Türkiye’nin, iç pazarın yanı sıra 30’u aşkın ülkeye ihraç etmek üzere ürettiği araçların, el aleti takım setlerinin tedariğini sağlıyoruz. Isuzu, Honda, Temsa, Uzel, Man, Türk Traktör, Tofaş, Toyota, Mercedes, Başak Traktör, CMS, Otokar, Karsan gibi otomotiv sektörünün birçok kuruluşu bizim müşterimiz.
Çin’i tehdit değil pazar olarak görüyoruz
Çin malları sizi de tehdit ediyor mu?
- Çin, bütün gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler için geçerli bir tehdit ama bizim Gedore grubu olarak en fazla anahtar sattığımız pazarlardan biri. Üretimimiz yok ama Çin bizim iyi pazarlarımız arasında yer alıyor.
İhracat yaptığınız ülkeler?
- Almanya, Rusya ve Ortadoğu ülkelerine yaklaşık 10 milyon Euro ihracat yapıyoruz.
Bülent Savaş
Gedore-Altaş Genel Müdürü Bülent Savaş, 1955 İstanbul doğumlu. ODTÜ Mühendislik Fakültesi, Makina Bölümü mezunu. 1980 yılı başında el aleti üretimi ve satışını yapan, Enka Holding’e bağlı Altaş’da planlama mühendisi olarak işe başladı. 1983-1989 yılları arasında değişik bölümlerde yöneticilik yaptı, 1993 yılında Genel Müdür oldu. 1998 yılında Enka İnşaat ve Alman Gedore firmasının ortağı olduğu Gedore Altaş kurulduktan sonra bu şirketin Genel Müdürlüğü’ne getirildi.
Yazının Devamını Oku 6 Ağustos 2007
YAPIMINI üstlendiği havalimanlarıyla Türkiye’nin yanı sıra uluslararası projelerde kendini gösteren TAV İnşaat, hızlı yükselişiyle dikkat çekiyor. Dört yılda 4 milyar dolarlık projeye imza atan TAV İnşaat’ı 40 yaşındaki Aylin Selen yönetiyor. Selen, "Uluslararası ihalelerde karşıma kadın genel müdür rakip çıkmıyor. Hedefimiz yılda en az 2 terminal binası inşaatı, 3 akıllı bina yapmak" diyor.
TEPE ve Akfen gruplarının ortak girişimleriyle 1997 yılında İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali ihalesinin kazanılmasının ardından kurulan TAV, bugün işletme ve inşaat hizmetlerinde iki ayrı kulvarda yoluna devam ediyor. ’Yap-işlet-devret’ modeliyle gerçekleşen havalimanı projelerinin ilk örnekleri arasında yer alan İstanbul Atatürk Havalimanı’nın inşaatını ve sonrasında işletmesini gerçekleştiren ekip, bugün dünyada birçok büyük projeye giriyor. Bugüne kadar Türkiye ve dünyada yaklaşık 4 milyar dolarlık projeye imza atan TAV İnşaat’ın başında ise 40 yaşındaki Aylin Selen var. 1997 yılında İstanbul Atatürk Havalimanı’nın inşaatında teknik müdür olarak görev alan Aylin Selen, o günden bu yana TAV Havalimanları Holding CEO’su Sani Şener ile birlikte ihaleden ihaleye koşuyor. Aylin Selen’in bundan sonraki hedefi, havalimanları ve ileri teknoloji gerektiren akıllı binaların inşaatında dünyadaki sayılı 5-6 firma arasında yer alan TAV İnşaat’ın bu konudaki tecrübesini ve birikimini sektörle paylaşmak. Uluslararası devlerle ihale masalarında mücadele eden ve 2003 yılından beri TAV İnşaat’ın Genel Müdürlüğü’nü yürüten Aylin Selen ile TAV İnşaat’ın projelerini ve geleceğe yönelik hedeflerini konuştuk.
Bugüne kadar ne kadarlık proje tamamladınız, devam eden projelerinizin tutarı nedir?
- 2003 yılında TAV Havalimanları bünyesinde kurulan TAV İnşaat olarak bugüne kadar yaklaşık 1.7 milyon metrekarelik inşaat gerçekleştirdik. TAV İnşaat, bugün havalimanı inşası dışında dünyada sınırlı arza sahip bir alan olan teknik bakım ve onarım desteği konusunda da hizmet veriyoruz. Havalimanı altyapısı alanında danışmanlık da yapıyoruz. TAV İnşaat olarak bugüne kadar yaklaşık 1.2 milyar dolarlık inşaatı tamamladık. Mısır, Doha, Dubai, Tunus gibi lokasyonlarda da 2.7 milyar dolarlık proje devam ediyor.
YÜKSEK TEKNOLOJİDE VARIZ
Genelde hangi projeleri yapıyorsunuz?
- Klasik müteahhitlik hizmeti gerektiren işlerde pek olmuyoruz. Havalimanı terminalleri, bunların hangar, kargo binaları ve otoparklarını zaten yapıyoruz. Bunların benzeri olan yüksek katlı ve teknolojik binaları da yapıyoruz. Onların sadece yolcu köprüsü, uçakları ve yolcuları yok. Teknolojik olarak çok benziyor. Dubai’de yüksek katlı ve teknolojik akıllı binalar yapıyoruz. Amacımız kalitesi ve teknolojisi yüksek işlerde olmak. Oralarda isim yapmak.
Bundan sonraki hedefleriniz?
- Hedefimiz yılda en az 2 terminal binası inşaatı, 3 akıllı bina yapmak. Dünyada havalimanları inşaatı ve akıllı bina inşaatında danışmanlık yapan firmalar var. Şantiyenin organizasyonundan ihalelerin yapılmasına kadar herşeyi organize eden bu danışmanlık şirketleri arasında görmek istiyorlar. Bazen bizim de sadece danışmanlığını almak istediğimiz bölgeler oluyor. Şu andaki yapımız buna müsait. Dışarıya da bu hizmeti verebiliriz.
KADIN RAKİP ÇIKMIYOR
İnşaat sektöründe kadın genel müdür olmanın avantaj ya da dezavantajlarını yaşadınız mı? Uluslararası rakipleriniz arasında kadın genel müdür var mı?
- Bir dezavantajını yaşamadım. Ben çok şanslıyım, çünkü Sani Şener ile birlikte çalışıyorum. Bu yüksek tempolu çalışmaya planlı ve programlı bir yaşamla ayak uyduruyorum. Hayatınızı planladıktan sonra bir sıkıntınız olmuyor. Uluslararası ihalelerde ise karşıma kadın genel müdür rakip çıkmıyor. Onların da kadın yöneticileri var ama genelde daha alt pozisyonlarda.
Bu alanda rakipleriniz kimler?
- Dünyada havalimanı konusunda uzman çok sayıda şirket yok. Biz de bu 5-6 firma arasındayız. Bu firmalar uluslararası ihale konularında maratoncu. Bunların içinde tek Türk firması biziz. İnşaat sektöründeki rakiplerimiz arasında Hoctiff, Vinci, Strabak, Takeneka var. Bunların dışındaki TAY, SEY, CCC ve Odebreht ile stratejik ortaklığımız bulunuyor.
Politik dengesizliği ve ödeme
güçlüğü olan ülkelere gitmiyoruz
Şu anda bulunduğunuz ülkeler dışında yeni girmeyi planladıklarınız var mı?
- İş alırken politik dengesizliği ve ödeme güçlüğü olan, kredisi belli olmayan işlere girmiyoruz. Bulunduğumuz ülkelerin yanı sıra Libya ile ilgileniyoruz. Dünyada şu anda 210 milyar dolarlık havalimanı yatırımı var. Bunun 70 milyar doları bizim pazarımızı da içeren Ortadoğu’da bulunuyor. Burada bize gelen işleri özellikle ince eleyip sık dokuyarak karar veriyoruz. Altına imza atacağımız projeler bizim için referans niteliğinde olmalı diye düşünüyoruz.
TAV Havalimanları işlerimiz ayrı
TAV Havalimanları ile ayrı kulvarlarda mısınız?
- TAV Havalimanları ile kulvarlarımız paralel. İşlerimiz ayrı ama zaman zaman aynı projelerde çakışıyoruz. Onların işletmesini aldığı ihalelerin inşaatını da biz yapıyoruz. Biz havalimanı ve akıllı bina yapıyoruz. TAV Havalimanları, havalimanlarının tüm işletme hizmetlerini üstleniyor.
TAV, 2006’da yeniden yapılandı
TAV, Tepe ve Akfen gruplarının ortak girişimleriyle 1997 yılında İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali ihalesinin kazanılmasının ardından kuruldu. İstanbul Atatürk Havalimanı dünyada "yap-işlet-devret" modeliyle gerçekleşen havalimanı projelerinin ilk örnekleri arasında yer aldı. Hızlı büyüme ve yeni yatırım fırsatları nedeniyle 2006 yılında yeniden yapılanarak işletme ve inşaat hizmetlerini ’TAV Havalimanları Holding’ ve ’TAV İnşaat’ olarak gruplandırdı. TAV Havalimanları Holding, Şubat 2007’de de halka arz edildi.
Teknoloji var ama insan kaynağı çok önemli
TAV İnşaat bünyesinde kaç kişi çalışıyor?
- TAV İnşaat’ın bünyesinde 169 inşaat mühendisi, 43 mimar, 38 makine mühendisi, 33 elektrik mühendisi, 13 bilgisayar mühendisi, yüzlerce teknisyen ve teknik ressam, finans çalışanı ve idari çalışanlar görev yapıyor. Şu anda toplam 8 bin 500 çalışanımız var. Bizim işimiz insanla. Teknoloji kullanıyoruz, ama bu teknolojiyi insanlar kullanıyor. İnsan kaynağımız bizim için çok önemli. Biz de herkesin önü çok açık. Şu anda beyaz yakalı çalışanlarımızın yüzde 20’si yabancı. Hintli, Amerikalı, Yeni Zelandalı, Mısırlı, Tunuslu, İrlandalı, İngiliz arkadaşlarımız var.
AYLİN SELEN
TAV İnşaat Genel Müdürü Aylin Selen, 1991 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nin (ODTÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği’nden mezun oldu. 1997 yılında Teknik Müdür olarak TAV Grubu’na katıldı. 2003 yılında TAV İnşaat’ın kuruluşunda Direktör olarak görev aldı. 2006 yılında TAV İnşaat Genel Müdürlüğü’ne atandı. Öncesinde Tepe İnşaat, Garanti İnşaat ve Akfen İnşaat’ta çeşitli görevlerde bulundu.
Yazının Devamını Oku 30 Temmuz 2007
METRO Group, Ümraniye’deki Ikea’nın da parçası olduğu alışveriş merkezi Meydan’ı eylülde açmayı planlıyor. Metro Group Asset Management Genel Müdürü Gündüz Bayer, açıkhavada bir meydanın etrafında yer alan mağazalardan oluşan Meydan için, "Burası buluşma noktası olacak. Alışveriş yapmasalar da gelip eğlenecek, kahvesini içip yemeğini yiyecek. Meydan’ın Anadolu Yakası’nın Taksim’i olacağını tahmin ediyoruz" dedi.
TÜRKİYE’de son yıllarda sayısı hızla tırmanan alışveriş merkezlerine yenileri eklenmeye devam ediyor. Metro Group, iki yıl önce Ümraniye’de açtığı Ikea’nın da parçası olduğu alışveriş merkezi Meydan’ı eylül ayında açmayı planlıyor. Metro Group Asset Management Genel Müdürü Gündüz Bayer, açıkhavada bir meydanın etrafında yer alan mağazalardan oluşan Meydan için, "Buraya ’Meydan Alışveriş Meydanı’ diyoruz. Burası buluşma noktası olacak. Alışveriş yapmasalar da gelip eğlenecek, kahvesini içip yemeğini yiyecek. Meydan’ın Anadolu Yakası’nın Taksim’i olacağını tahmin ediyoruz" dedi. Meydan’da yer alan mağazaları bölgede yeni oluşan yerleşim birimlerinde oturanların yaşam tarzına göre seçtiklerini belirten Gündüz Bayer, "Genç ya da kendini genç hisseden, eğlenmeyi seven, elektroniğe ilgi duyan spor giyimi tercih eden herkes aradığını burada bulabilecek. Ama takım elbise almak isteyen başka yere gitsin" diye konuştu. Gündüz Bayer ile alışveriş merkezlerindeki yeni trendleri ve Meydan’ı konuştuk.
METRO’NUN DA İLK DENEMESİ
Metro Group Asset Management Türkiye’de neler yapıyor?
- Metro Group’un gayrimenkul işlerini yapıyoruz. Arsayı buluyoruz, satın alıyoruz, projeyi geliştiriyoruz, kiralıyoruz, açıldıktan sonra da yönetiyoruz. 1998’den beri Türkiye’deyiz. M1 Adana, M1 Konya, M1 Kartal, M1 Gaziantep, M1 Merter ve M1 Meydan Alışveriş Merkezleri’nde kiralama, alışveriş merkezi, gayrimenkul ve teknik hizmetler yönetimi, İzmit, Bursa ve Antalya Real’de kiralama ve gayrimenkul yönetimi hizmeti veriyoruz. Ümraniye Meydan ve Merter’deki M1’in inşaatı halen sürüyor.
Meydan nasıl bir alışveriş merkezi olacak?
- Meydan projesiyle konsept değiştirdik. Ümraniye’deki bu arsa 128 bin metrekare. 1997’de bu arsayı aldığımızda klasik bir alışveriş merkezi yapmayı düşünüyorduk. Ama bölge çok enteresan bir şekilde gelişti. Etrafında birçok yerleşim yeri oluştu. Buralarda genç ve yeni çalışmaya başlayan, yeni evli, bir-iki çocuklu, eşlerin çalıştığı aileler oturuyor. İşten eve dönünce takım elbise, kravatlarını çıkarıp spor giyiniyorlar. Bu yüzden buraya genç ya da kendini genç hissedenlere yönelik bir proje yapalım istedik.
GELENLER BÜTÜN MAĞAZALARA GİRSİN
Mağazalarınızı neye göre belirlediniz?
- Bu insanların düşkün olduğu ürünleri, yaşam tarzını araştırdık. Bu grup dışarda yemek yemeyi, eğlenmeyi, sinemaya gitmeyi, spor giyimi, elektronik ürünleri seviyor. Biz de buna dönük bir mağaza karması oluşturduk. Herkese hitap eden mağazalar yok. Herkes gelmesin, ama gelenler bütün mağazalara girsin, beklediklerini bulsun istiyoruz. Takım elbise satan bir tek YKM olacak. Takım elbise almak isteyen başka bir alışveriş merkezine gitsin. Zaten insanlar birden fazla mekanı tercih ediyor.
Meydan’ın diğer alışveriş merkezlerinden farkı ne olacak?
- Çevredeki yerleşim yerlerinin hepsi suni. Burada oturanların böyle bir merkeze ihtiyacı olduğunu düşündük. Bir meydan ve bunun etrafında mağazalar düşündük. Biz buraya ’Meydan Alışveriş Meydanı’ diyoruz. Burası buluşma noktası olacak. Alışveriş yapmasalar da buraya gelip eğlenecek, yemeğini yiyecek. Bu Metro Group’un da ilk denemesi. Meydan’ı Anadolu Yakası’nın Taksim’i olacağını tahmin ediyoruz. Bir de bütün mağazaların çatısını çimlendiriyoruz. Çatının bir bölümü insanların oturabileceği yeşil alan olarak kullanılacak. Çatının üzerinden bir patikayla yerleşim merkezlerine de inilecek. Kışın da meydanın ortasındaki alana buz pateni pisti yapacağız.
Meydan’da kiralanabilir alanımız 40 bin metrekare
Meydan ne zaman açılacak?
- 15 Ağustos’ta Real Hipermarket ve diğer büyük mağazalar açılacak. Eylülün ilk haftası da bütün alışveriş merkezimiz açılmış olur. Meydan’da toplam kiralanabilir alanımız 70 bin metrekare, bunun 30 bin metrekaresi Ikea, 40 bin metrekaresi diğer mağazalardan oluşuyor.
GÜNDÜZ BAYER
Metro Group Asset Management Genel Müdürü Gündüz Bayer, 1956 İstanbul doğumlu. Almanya’da Hohenheim Üniversitesi İşletme ve İktisat Bölümü’nden mezun oldu. Bir süre Almanya’da çalıştıktan sonra Türkiye’de 1987 yılında Koray İnşaat’ta çalışmaya başladı. Sheraton Hoteli projesinin ardından 1988’de Ankara Karum Alışveriş Merkezi Projesi’nde yer aldı. 1994’e kadar Karum Yönetim ve Ticaret’in Genel Müdürlüğü yaptı. 1994-1998 arasında Kavala Holding’de çalıştı. 1998 yılından beri Metro Group Asset Management şirketinin Genel Müdürlüğü’nü yürütüyor. Halen Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) Yönetim Kurulu Üyesi.
Yazının Devamını Oku 23 Temmuz 2007
OPET Genel Müdürü Aydın Güneş, "Mazot 1 YTL de olur, daha da aşağı çekilir, ama bu devlete çok büyük kayıp verir. Sadece çiftçinin tükettiği 3.4 milyon metreküp mazottan ÖTV alınmaması durumunda yeni hükümetin 2.5 milyar YTL kaynak bulması gerekiyor" uyarısında bulundu.
BAZI siyasi partilerin seçim yarışı sırasındaki ’Mazot 1 YTL olacak’, ’1 YTL’den de aşağı çekeceğiz’ sözlerine sektörden farklı bir bakış geldi. Opet Petrolcülük Genel Müdürü Aydın Güneş, "Mazot 1 YTL de olur, daha da aşağı çekilir, ama bu devlete çok büyük kayıp verir. Sadece çiftçinin tükettiği 3.4 milyon metreküp mazottan ÖTV alınmaması durumunda yeni hükümetin 2.5 milyar YTL kaynak bulması gerekiyor" uyarısında bulundu. ÖTV’den vazgeçilmesinin, devletin akaryakıt sektöründen tahsil ettiği 25 milyar YTL verginin yüzde 10’undan vazgeçmesi anlamına geleceğine dikkat çeken Aydın Güneş, "Toplanan 140 milyar YTL verginin 25 milyar YTL’si akaryakıt sektöründen alınan KDV ve ÖTV’lerden oluşuyor. Yani toplam vergi gelirlerinin yüzde 18’ini akaryakıttan alınan KDV ve ÖTV sağlıyor" diye konuştu. Opet Genel Müdürü Aydın Güneş ile mazotun 1 YTL olmasının mümkün olup olamayacağının yanısıra yeni yatırımlarını, akaryakıt sektöründeki tüketim değişimini konuştuk.
Seçim öncesinde bazı siyasi partiler programlarına aldıkları ’Mazot 1 YTL ya da daha da altında’ olacak sözünü tutabilir mi? Zirai mazotun 1 YTL’ye inmesi mümkün mü?
- Motorinin fiyatı 2 lira 26 kuruş. Bu fiyatın içinde ürün maliyeti yüzde 33 civarında. Yüzde 52’si KDV ve ÖTV. Mazot 1 lira olur mu, tabii olur, herşey mümkün bedavaya da verirsiniz. Burada sözkonusu olan Türkiye’de tüketilen tüm motorin değil, zirai motorin, yani mazot. Türkiye’de tüm tüketilen motorin 14 milyon 2 bin metreküp. Bunun da 3 milyon metreküpü zirai amaçlı kullanılıyor. Sözkonusu 1 YTL sözü 3 milyon 400 bin metreküpü kapsıyor. Seçimden sonra kurulacak hükümette yer alan siyasi parti ya da partiler ’Mazottan ÖTV almıyorum’ derse, 2.5 milyar YTL kaynak bulması gerekiyor. Sadece zirai motorine uygulansa ve KDV alınsa bile bu uygulama devlete çok büyük kayıplara mal olur. Üstelik yarın maliyet daha da yukarı çıkarsa bunu 1 YTL’de tutmak çok zor.
Mazottan ÖTV alınmaması durumunda devletin vergi kaybı ne olur?
Yazının Devamını Oku 16 Temmuz 2007
BORUSAN Holding, 2008 yılı sonuna kadar lojistik sektöründe bir ya da iki yeni şirket satın almaya hazırlanıyor. İlk adımda 200-300 milyon dolarlık bir yatırımla 200-250 megawatt gücünde bir hidroelektrik santralı kurmayı planlayan Borusan, lojistik sektöründe de zayıf noktalarını güçlendirmek için 150 milyon dolarlık şirket satın alımı hedefliyor. ÖNÜMÜZDEKİ yıllar için kendisine yeni iş kolu olarak belirlediği ’enerji’ sektöründe hızla büyümeyi hedefleyen Borusan Holding, 2008 yılı sonuna kadar lojistik sektöründe bir ya da iki yeni şirket satın almaya hazırlanıyor. İlk adımda 200-300 milyon dolarlık bir yatırımla 200-250 megawatt gücünde bir hidroelektrik santralı kurmayı planlayan Borusan, lojistik sektöründe de zayıf noktalarını güçlendirmek için 150 milyon dolarlık şirket satın alımı hedefliyor.
Borusan Holding CEO’su Agah Uğur, ilk santral yatırımını 2009’da tamamlamak istediklerini belirterek, "2010’dan dan sonraki dönemde hedeflerimizi tutturabilirsek, 700-800 milyon dolarlık yatırımla 500-600 megawatt kapasiteye çıkarız" diyor. Geçen yılı 2.3 milyar dolar ciroyla kapatan, 2007 sonunda 3 milyar dolar, 2010’da 5 milyar dolar ciro hedefleyen Borusan Holding CEO’su Agah Uğur ile enerji ve lojistikteki yeni yatırımların yanısıra, grubun diğer sektörlerdeki planlarını da konuştuk.
Geçtiğimiz aylarda enerji sektörüne gireceğinizi açıkladınız. Yeni iş kolu olarak neden bu sektörü seçtiniz?
- Önceki stratejik planlarımızda 2010’a kadar yeni bir iş koluna daha girme kararı almıştık. Yeni iş kolumuz ne olabilir diye hem şirketlerimiz çalışma yaptı, hem de uluslararası danışmanlık firması McKenzie çalıştı. Hem cazip, hem de bize uygun sektörler belirlendi. Burada bir numara ’yenilenebilir enerji’ çıktı. Uzun vadede kárlılığı garanti ve içinde bulunduğumuz diğer iş kollarını da destekleyecek bir sektör. Yatırımı tamamladıktan sonra zarar etme ihtimaliniz çok az olan bir iş.
Bu sektörde hangi yatırımları planlıyorsunuz?
- Türkiye’de gelişime en uygun olan hidroelektrik santralları. Rüzgar, güneş ve atık enerjisi olabilir. Yeni iş kolumuza 2010’da girmeyi planlıyorduk. Ama baktık ki bir yıl daha beklesek hiç pencere kalmayacak, hızlı hareket etmeye karar verdik. İlk hedefimiz 200-250 megawatt gücünde bir hidroelektrik santralı kurmak. Elinde birkaç lisansı olan bir şirkete ana yönetici ortak olmak istiyoruz. Birkaç yeni açılacak ihaleye de gireceğiz. Yenilenebilir enerjinin sürekliliğini sağlamak için hidroelektrik yatırımının kömür, doğalgaz ve rüzgar santralları ile desteklenmesi gerekiyor.
İLERİDE YABANCI ORTAK GELEBİLİR
Enerjinin Borusan’ın toplam cirosu içindeki payının ne olmasını bekliyorsunuz?
- Henüz böyle bir hedef koymadık. 2010 sonrasına bakarsak kárlılık ve mal varlığı açısından toplam işimizin 20-30’unun altında kalırsa şaşarım. 2010’dan dan sonraki dönemde hedeflerimizi tutturabilirsek, 700-800 milyon dolarlık yatırımla 500-600 megawatt kapasiteye çıkarız.
İlk santral için ne zaman adım atacaksınız?
- Muhtemelen bir iki ay içinde lisans sahibi şirketle ortak oluruz. Yatırımlara yılsonundan önce başlayacağımızı düşünüyorum. İlk santralin tamamlanması 2009’un sonunu bulur. Lisans bedeliyle birlikte bir santral için 200-300 milyon dolarlık bir yatırımdan sözediyoruz. Santral için Doğu ve Kuzeydoğu Karadeniz en olabilecek yerler gibi görünüyor.
Enerji yatırımlarınızda yabancı ortağınız da olacak mı?
- Şu aşamada olmayacak, ama belli bir noktaya geldikten sonra böyle bir ortaklık düşünüyoruz.
Bakü-Ceyhan hattı sayesinde taşıma
borularında bölgede iyi tanınıyoruz
Boru ve çelik sektöründe hedeflerinize rahat ulaşabiliyor musunuz?
- Bu yıl, hem boru, hem de çelik işimizde kárlı bir yıl bekliyoruz. En büyük şansımız Borçelik’in ihracat ağırlıklı, otomotiv, beyaz eşya ve radyatör üreten şirketlere üretim yapan bir şirket olması. Boruda ise iç piyasada ağırlıklı inşaat sektörüne yönelik çalışıyoruz.
Bu sektörlerde yurtdışında iş imkanlarınız nasıl?
- İsrail ve Ortadoğu pazarı fena gitmiyor. Rusya’ya yeniden mal satıyoruz. Boruda da ihracat ağırlıklı çalışıyoruz. Enerji hatları ve daha özel hassas boru kullanan otomotiv sektörü için de üretim yapıyoruz. Bakü-Ceyhan hattını kazandıktan sonra Türk konsorsiyumu olarak ciddi bir marka olduk. Enerji nakil hatları, petrol, doğalgaz ve temiz su taşıma boruları ile hassas boruda büyümek istiyoruz. İspanya’da spiral boru üretmek üzere yatırım yapıyoruz. Cezayir’de bir konsorsiyumla beraber büyük bir özelleştirme işine girdik. 200 bin ton kapasiteli bir spiral boru hattı satılıyor. Bunu alabilirsek boyutumuz bir anda değişecek. İhale bedeli ve yapılacak yatırımla birlikte 120-130 milyon dolar harcamamız gerekecek.
İş makinelerinde bekleme süresi 1.5 yılı buldu
İş makinelerinde pazarda artan talebi karşılamanız mümkün oluyor mu?
- Geçen yıl Türkiye’de 9 bin adet iş makinesi satıldı. Bu yıl da 10 bin adet bekleniyor. İş makinelerinde geçen yıl talep patlamıştı. Bu yıl da geçen yıldan daha kötü bir yıl olmayacak. Seçimlerin erkene alınması belediyelerden gelen talebi biraz durdurdu. Ancak bütün dünyada aynı talep patlaması olunca Caterpillar, en çok sattığımız ürünleri yetiştiremiyor. Üç aydan 1.5 yıla kadar beklettiğimiz oluyor. Geçen yıl Türkiye’de 1600 iş makinesi sattık.
Koalisyon istikrar bozmaz
Seçimin ekonomiye etkisini nasıl görüyorsunuz?
- Ekonominin gidişatı eskisi kadar politik konulara bağlı değil. Bunun iki sebebi var. Birincisi, artık Türk ekonomisi biraz daha güçlendi. İkincisi, Türkiye’de yabancı yatırımcının sözü daha çok geçer oldu. Bu iki nedenden dolayı koalisyon bile olsa çok önemli bir değişim olmayacağına inanıyoruz.
Lojistikte şirket alarak zayıf taraflarımızı güçlendireceğiz
Lojistik sektöründe beklediğinizi buldunuz mu, büyüme planınız var mı?
- Lojistik işimiz iyi gidiyor. Bu yıl lojistik ciromuz 180 milyon doları bulur, geçen yıl 130 milyon dolardı. Sektörde çok oyuncu var, ama pazar büyüyor. Amacımız Türkiye’de birkaç şirket alarak eksiklerimizi tamamlamak. Uluslararası nakliyede zayıfız. Bu alanda müşteri portföyü hazır ve halen faaliyette olan bir şirketi satın alarak bünyemize katabiliriz. Yurtiçi dağıtım alanında da know how’u yüksek bir şirket alarak güçlenmeye ihtiyacımız var. Lojistik alanında satın almalarla büyüyeceğiz.
Yeni şirket alımlarına ne kadar yatırım planlıyorsunuz?
- Satın almaların boyutuna bağlı. 2008 yılı sonuna kadar 150 milyon dolarlık yatırım yapabiliriz. Şu anda görüştüğümüz firma yok. Ama Türkiye’ye ilgi duyan uluslararası özel fonlardan biriyle birlikte yatırım yapma ihtimalini yüksek görüyorum.
Para ve emek yatırdık telekomdan çıkamayız
Telekom sektöründe beklentileriniz neler?
- Bulunduğumuz sektörlerde bir tek telekom bizi zorluyor. Ama şu anda oradan çıkacak durumda değiliz. Hem para, hem emek yatırdık. Oradaki tek sorunumuz hacim. Çünkü kár marjları giderek düşüyor. Rekabet çok arttı. Burada bir konsolidasyon olacaksa orada ana prensibimizden vazgeçerek yöneten olmaktan vazgeçip, herkesin küçük ortak olduğu bir şirket yapısı içinde yer alabiliriz. Stratejik bir yabancı yatırımcı gelirse de, yönetmeyen lokal ortağı olabiliriz.
AGAH UĞUR
Borusan Grubu CEO’su Agah Uğur, 1957 İstanbul doğumlu. İngiliz Erkek Lisesi’nin ardından İngiltere’de Birmingham Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun oldu. Uluslararası denetim ve danışmanlık firması Touche Ross’da beş yıl çalıştı. Daha sonra Türkiye’ye dönünce Arthur Andersen’de iki yıl görev yaptı. 1987-1989 yılları arasında Emlak Bankası Mali İşler Grup Müdürü olarak çalıştı. Mayıs 1989’da Borusan Holding’e girdi. 1995’de Borusan Holding Genel Müdürlüğü’nü üstlendi. Halen Borusan Grubu CEO’su.
Yazının Devamını Oku 9 Temmuz 2007
SİNPAŞ Grup Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik, İstanbul’da üç rezidans otel ve üç yeni alışveriş merkezi yapacak. Asgari 7 gün konaklanabilecek rezidans otellerdeki süitler ortalama 6 ay süreyle kiralanacak. YAKLAŞIK 33 yıldır konut ve ticari bina üretip pazarlayan Sinpaş Grup Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik, İstanbul’da üç rezidans otel ve üç yeni alışveriş merkezi yapacak. 110 milyon dolarlık bir yatırımla İkitelli, 120 milyon dolarlık yatırımla Eyüp’te iki yeni outlet alışveriş merkezi kurmaya hazırlanan Avni Çelik, Acıbadem’de de Ülker ve Akmerkez GYO’nun Hollandalı ortağı Corio ile ortak 500 milyon dolarlık dev bir alışveriş şehri projesini gerçekleştirecek.
Avni Çelik, ayrıca İstanbul’daki konut projeleri içinde farklı bir konsept uygulayacağı 3 rezidans otel inşa ederek kendisi işletecek. Asgari 7 gün konaklanabilecek otellerdeki süitler ortalama 6 ay süreyle kiralanacak.
Türkiye’nin hern yıl ortalama 300 bin konuta ihtiyacı olduğunu vurgulayan Sinpaş Grup Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik ile hem konut sektörünü, hem de grubun yeni projelerini konuştuk.
Türkiye’de konut sektörünün gelişimini ve geleceğini nasıl görüyorsunuz?
- Türkiye’de nüfus her yıl 1 milyon 200 bin artıyor. Konut ihtiyacı 300 bin. Artan nüfus dolayısıyla konut ihtiyacı büyüyor. Köyden kente göç artıyor Türkiye kentleşiyor. Kırsal nüfus, kentsel nüfusa dönüşüyor. Bir de sağlıksız konutların düzelmesi gerekiyor. Bunları karşılamak için bugün Türkiye’de 2.5 milyon konuta ihtiyaç var. Oysa 2006 yılında 546 bin konuta ruhsat alınmış, 2007’de bunun 700 bin olması bekleniyor. Konut talebinin en az 20 yıl stabil biçimde devam edeceğini düşünüyorum.
Sinpaş GYO konuta odaklanacak. Sinpaş Yapı’nın yönü ne olacak?
- Sinpaş olarak uzun yıllar konutla birlikte ticari binalar, lojistik yapılar, alışveriş merkezleri, depolar yaptık. İstanbul’un çeşitli bölgelerinde 200 bin metrekareye ulaştık. İstanbul’un en büyük alanını kiralayan firmalardanız. Bir yandan konut, bir yandan ticari binalarımız vardı. Bu noktada yol ayrımına geldik. Sinpaş’ı ikiye kestik. Konut kısmını gayrimenkul yatırım ortaklığına dönüştürdük. Burada sadece konut yapacağız dedik. Rakip olmaması için de Sinpaş Yapı bundan sonra konut inşaatı ile ilgilenmeyecek. Ticari yapıları artık Sinpaş Yapı yapacak.
500 MİLYON DOLARLIK ALIŞVERİ MERKEZİ
Sinpaş Yapı’nın yeni ticari yapı projeleri var mı?
- İkitelli’de 35 bin metrekare alan üzerine bir outlet alışveriş merkezi yapıyoruz. ’Depposite’ adıyla yapacağımız merkezin içinde markaların outlet veya seri sonu mağazaları olacak. 110 milyon dolarlık bir proje. Eyüp’te de 33 bin metrekarelik bir outlet alışveriş merkezi yapacağız. Bu da 110-120 milyon dolarlık bir yatırım. İkitelli’de 200 bin metrekare kiralanabilir alan yapıyoruz. Böylece bölgedeki kiralanabilir alanımız 400 bin metrekareyi bulacak.
Anadolu Yakası için de bir alışveriş merkezi projeniz vardı?
- Evet, Anadolu Yakası’nda da Acıbadem’de 182 bin metrekare alan üzerine, yaklaşık 500 milyon dolarlık bir yatırımla yeni bir alışveriş merkezi yapacağız. Bu projede Ülker ve Akmerkez GYO’nun Hollandalı ortağı Corio ile birlikte SAF adıyla yeni bir şirket kurduk. İçinde rezidanslar, hipermarket, iş merkezi ve Akmerkez gibi alışveriş birimleri bulunacak.
Bosphorus City Projesi içindeki otelinizin konsepti ne olacak?
- Orada yeni bir konsept uygulayacağız. İstanbul’a gelen çok sayıda yerli-yabancının ciddi konaklama ihtiyacı var. Bu ihtiyacı karşılayacak süitlerin yer alacağı 3 rezidans otel yapmak istiyoruz. Biri Küçükçekmece’de Bosphorus City projesi içinde, diğerini de Anadolu Yakası’nda Samandıra’da Lagün projemiz içinde yapacağız. Bu otellerdeki suitleri en az 7 gün, ortalama 6’şar aylık sürelerle kiralayacağız. Bu otellerde konaklamak normal otellerde uzun süre konaklamaktan daha cazip olacak. Otelde hamamından kuru temizlemesine, faksından televizyonuna her şey olacak. Bunlar hem konutlara, hem de otellerdeki müşterilere hizmet edecek. Otelleri kendimiz işleteceğiz.
Türkiye’nin her yerinde konut üretmek istiyoruz
İstanbul dışında da projeleriniz var mı?
- Sadece İstanbul’un değil tüm Türkiye’nin konuta ihtiyacı var. Biz Ankara’da ve Bursa’da çalışıyoruz, Adana ile ciddi şekilde ilgileniyoruz. Daha sonra yurdun çeşitli bölgelerinde de konut üretmek istiyoruz. Ama İstanbul konut rehabilitasyonuna en fazla ihtiyaç olan kentlerden biri. Sinpaş GYO halka arzı ile birlikte şimdi bambaşka bir heyecanın içindeyiz. Yeni ortaklarımızın sağladığı gücü büyük ölçüde yeni projelerde kullanacağız ve İstanbul ile birlikte Bursa, Ankara, Adana, İzmir gibi diğer gelişmiş şehirlerde de yatırımlar gerçekleştirmeyi istiyoruz.
Personelimizin her zaman güvendiği bir liman olduk
Kriz dönemlerini nasıl atlattınız?
- Ülkemiz krizler ülkesi. Dengeli büyüme stratejimiz sayesinde bu krizlerde hiç eziyet çekmedik. 33 yıldır iş krizi nedeniyle personel çıkarmadık. Hiç eksilmedik. Bugün 3 bin 200 kişiyiz. Bu bize müşteri memnuniyeti getirdi. Personelimiz burayı daima sakin bir liman olarak gördü, kendini güvende hissetti. Bu sayede sık değişmeyen iyi kadrolarımız var. Ev yapmak inşaat yapmak gibi değil. Hiçbir zaman apartman yapıp satmadık. Proje geliştirip çok sayıda konutun yer aldığı siteler yaptık.
Sinpaş GYO’nun devam eden 5 projesi var
Sinpaş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) hisse senetleri geçen ay halka arzedildi. Halka arz edilen hisse senetlerinin yüzde 66’sı yabancı, yüzde 34’ü yerli yatırımcıların oldu. Hedef kitlesi orta-üst ve üst gelir grubu olan Sinpaş GYO’nun portföyünde, arazi geliştirme süreci devam eden, proje geliştirme süreci devam eden, satışları devam eden, satışları tamamlanan ve inşaatı süren 5 proje bulunuyor. Zekeriyaköy-Rumeli Konakları ve Ümraniye-Avangarden, lansmanı yapılan Samandıra-Lagün, projelendirilen Küçükçekmece Bosphorus ve henüz projelendirme aşamasında olan yeni projeler, Sinpaş GYO çatısı altında yer alacak.
Babam da, dedem de işadamıydı ben de kendi firmamı kurdum
Üniversiteden mezun olur olmaz kendi işinizi kurmuşsunuz. Sizi kendi firmanızı kurmak için cesaretlendiren oldu mu?
- Üç kuşak tüccar bir babanın oğluyum. Üniversiteden mezun olduktan sonra 1974 yılında Sinpaş’ı kurdum. O dönemde Türkiye’de inşaat sektöründe konutta büyük oyuncular yoktu. Sinpaş’ı sadece konut üretmek üzere kurdum. Kimse beni kendi firmamı kurmam için teşvik etmedi, genimizde vardı. Babam, dedem işadamı olunca ben de kendi işimi kurmaya teşebbüs ettim. Riskleri revize ederek bugüne kadar dengeli bir büyümeyi gerçekleştirdik. Bu sürede sayısız krizlerle karşılaştık. Bu ülke krizlerden kurtulmuyor.
Dünyanın en saf ve beyaz kalsitini biz üretiyoruz
İnşaat sektörü dışındaki faaliyetleriniz neler?
- Seranit’e 40 milyon Euro yatırım yaptık. Tek çatı altında dünyanın en büyük granit seramik fabrikası. 8.5 milyon metrekare granit seramik yapıyoruz. Niğde’deki Mikron’S Mikronize Mineral Endüstrisi, dünyanın en saf, en beyaz kalsit üretim tesisi. Niğde’deki fabrikamızda aspirin ve PVC gibi ürünlerin hammaddesi olan kalsiyum karbonatı üretiyoruz. Kağıdın yüzeyine beyaz parlaklığı veren de bu madde. Üretimin yüzde 70’ini ihraç ediyoruz. Prodek Yapı ’Vanucci’ mutfak ve banyolarını üretip pazarlıyor.
AVNİ ÇELİK
Sinpaş Grup Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik, 1950 Çorum doğumlu. Endüstri Meslek Lisesi’nin ardından Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirdi. Üniversiteden sonra iş hayatına atıldı. 1974 yılında Sinpaş Yapı Endüstrisi ve Ticaret’i kurdu. Bugün 8 iştiraki olan Sinpaş Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı. İnşaat Mühendisleri Odası, İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odası üyesi.
Yazının Devamını Oku 2 Temmuz 2007
ÇALIŞMA hayatına 42 yıl önce demir-çelik ve galvaniz bayisi olarak başlayan Sönmez Tezcan, bugün üretiminin yüzde 40’ını 60 ülkeye ihraç eden, 400 milyon YTL cirolu bir galvaniz devine dönüştü. Tezcan Galvaniz Yönetim Kurulu Başkanı Sönmez Tezcan, bayilik yaptığı dönemde galvanizli saca olan ihtiyacı görerek kendi üretim tesislerini kurmaya karar vermiş.
ÇALIŞMA hayatına 42 yıl önce demir-çelik ve galvaniz bayisi olarak başlayan Sönmez Tezcan, bugün üretiminin yüzde 40’ını 60 ülkeye ihraç eden, 400 milyon YTL cirolu bir galvaniz devine dönüştü. Tezcan Galvaniz Yönetim Kurulu Başkanı Sönmez Tezcan, Borusan bayiliği yaptığı dönemde piyasada galvanizli saca olan ihtiyacı görerek kendi üretim tesislerini kurmaya karar vermiş. Galvanizli sac, otomotiv ve beyaz eşyadan inşaata kadar değişik sektörlerde kullanılan önemli bir ürün. Sönmez Tezcan, bu konuda pazardaki boşluğu farketmiş ve ilk galvaniz fabrikasını 1983 yılında fabrikasını Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde kurmuş. Tezcan ikinci fabrikası Galva-2’yi de, Kocaeli’de açmış. Tesislere sürekli yeni hatlar ekleyen Tezcan, 40 milyon dolar yatırımla Kocaeli’de kurduğu üçüncü galvaniz tesisi Galva 3’ü de 2008 yılında devreye alacak. Böylece galvanizli sac üretim kapasitesini 350 bin tondan 750 bin tona yükseltecek. Altyapısı tamamlanan 350 bin ton/yıllık 3. soğuk haddenin ise, 2008’in ikinci yarısında devreye almayı planlayan Tezcan, 1 milyon tonluk da soğuk sac üretimi hedefliyor. Önümüzdeki yıllarda yabancı ortaklıklara da sıcak baktığını söyleyen Tezcan Galvaniz Yönetim Kurulu Başkanı Tezcan ile yeni yatırımlarını ve galvaniz sektörünü konuştuk.
Tezcan Galvaniz’i ne zaman kurdunuz?
- Tezcan Galvaniz, 1983 yılında kuruldu. Manisa’da ilk üretime başladığımızda o günkü teknoloji ile kapasitemiz yıllık 50 bin tondu. 1999’da lojistik avantajları dikkate alınarak (Erdemir’e ve birden fazla limana yakınlık gibi) Kocaeli’ne geldik. 1990’lı yıllarda galvaniz sac sektöründe ülkemizde yaşanan gelişmeleri göz önüne alarak ilk kez fırınlı proses dediğimiz ve ülkemizde olmayan bir üretim tesisi olan Galva 2’yi Kocaeli’nde kurduk. 2000’de üretime aldık. 2001 krizinden sonra galvaniz üretiminde kullanılan yardımcı işletmelerle ilgili üniteleri de devreye alarak dışa bağımlılığımızı azalttık. 2003’de entegrasyona yönelik soğuk haddehane yatırım kararı aldık. 2005’de soğuk haddehaneyi de devreye soktuk.
GALVA 3’Ü 2008’DE AÇACAĞIZ
Şu anda devam eden yatırımlarınız neler?
- Gerek ülkemizde, gerek dünyada galvaniz sac sektöründeki olumlu gelişmeler paralelinde bu yıl 400 bin ton kapasiteli ikinci bir galvaniz hattını devreye aldık. 100 bin ton kapasiteli ikinci boya hattımızın montaj çalışmaları sürüyor. Şu andaki kapasite 350 bin ton. Toplam 700 bin ton kapasiteli iki adet soğuk haddesini işletmeye aldık. Geçtiğimiz aylarda yatırımına başladığımız Galva 3 tesisimizi 2008 yılı sonunda devreye alacağız. Galva 3’ün yatırım tutarı 40 milyon dolar. İleride daha da entegrasyona gitmek istiyoruz. Bugün galvaniz üretiminde kullandığımız soğuk sacı, sıcak sactan elde ediyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içinde belki bir sıcak haddehane ünitesi düşünülebilir.
Yurtdışında yatırım düşünüyor musunuz?
- Yurtdışında yatırımı zaman zaman düşündük. Özellikle Rusya aklımızda. Rusya’nın gelişen bir ekonomisi var. Oralarda Türk firmalarının yaptığı yatırımlar bizim ürünümüzü de etkiliyor. Özellikle beyaz eşyadaki gelişmeler nedeniyle belki bir çelik servis merkezi olabilir düşüncesindeyiz. Ama bu da Galva 3 ikinci galvaniz hattı yatırımının bitiminden sonra düşünülebilecek bir yatırım.
Yabancı sermayenin size ilgisi nasıl? Ortaklık görüşmeleriniz oluyor mu?
- Şu anda birçok sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de ortaklık ilişkisine girmek isteyenler var. Henüz daha çok işin başındayız. Bazı görüşmelerimiz devam ediyor. Daha ileride projelerimizde entegrasyona yönelik bir yatırımda mali açıdan bize destek olabilecek bir ortaklık içinde olabiliriz. Rusya’dan bir yatırımcıyla yarı yarıya bir ortaklık düşünebiliriz.
2007 ciro hedefimiz 420 milyon YTL
Tezcan’ın 2006 ciro ve ihracatı ne kadardı, 2007 yılsonu beklentiniz nedir?
- 2006 yılı ciromuz 400 milyon YTL’ydi. 2007 hedefimiz 420 milyon YTL. 2006 yılında 70 milyon dolarlık ihracat yaptık. 2007 hedefimiz ihracatımızı 75-80 milyon dolara ulaşmak.
Çin tüm üreticilere ciddi rakip olacak
Son yıllarda bütün sektörleri etkileyen Çin rekabeti size nasıl yansıyor?
- Çin düne kadar pazardı. 2004’e kadar Çin’e de ihracatımız vardı. Ama bundan sonra Çin’de meydana gelen inanılmayacak derecede büyük kapasiteler var. İleriki yıllarda Çin kendi bünyesinde o ürünleri kullanamaz ise sadece bizim için değil, tüm ülkeler için ciddi bir rakip olur. Üstelik artık Çin mallarında kalite de var.
Galvaniz sacda kapasite artıyor ama pazar üretimi tüketiyor
Toplam üretiminiz ne kadar?
- Bizim 300 bin ton üretimimiz var. 90’lı yıllarda bu rakamlar çok ciddi rakamlardı, hayal gibi gözüküyordu. Ama 2007’ye geldiğimizde artık bunların realize olduğunu, hatta 900 bin tonluk yurtiçindeki üretimin iç tüketimi karşılayamadığını da görüyoruz.
* Sektördeki kapasite artışının fazlalık getireceğini düşünüyor musunuz?
- Ülkemizde bizim prosesimizde diğer iki güzide kuruluş Erdemir ve Borçelik’in de benzer hatların ikincilerini kurmalarıyla çok büyük bir kapasite meydana gelecektir. Tabii ki zaman içinde önümüzdeki 5-10 yılı gözönüne aldığımızda bu kapasitelerin de çok büyük fazlalık getirmeyeceğini kanısındayım.
90’lı yıllarda bu noktaya geleceğimizi tahmin edemezdim
Galvaniz üretimine başladığınızda bu boyuta ulaşacağınızı tahmin ediyor muydunuz?
- Bu kadar kısa zamanda büyük bir ivme kazanarak bugünlere geleceğimizi ben de 90’lı yıllarda tahmin edememiştim. İsabetli bir karar verdiğimizi geriye baktığımızda görebiliyoruz. O yıllarda kapasite endişesi vardı. Ama biz büyük bir cesaretle uyguladık. Bizim kapasitemizde diğer meslektaşlarımızın da devreye girmelerine rağmen pazar üç firmanın da üretimini tüketiyor. Galvaniz sacın kullanıldığı sektörlerdeki talep artışı da bizi kamçılıyor. Beyaz eşya, otomotiv sektörü özellikle 99 depreminden sonra çelik yapıya olan talep artışları galvanizli sac tüketiminde önemli rol oynadı.
Avrupa, Amerika Rusya ve Ortadoğu’ya mal yetiştiremiyoruz
İhracatta en iyi müşterileriniz hangi ülkeler?
- Otomotive yönelik ürünlerimiz Türkiye içinde tüketiliyor. İhracatta birinci sırada inşaat ve beyaz eşya sektörü geliyor. Avrupa ülkeleri, Amerika, zaman zaman da Rusya ve Ortadoğu ülkeleri en iyi müşterilerimiz. Yeni pazarlardan ziyade var gücümüzle 2008 sonuna kadar yeni yatırımımızı tamamlamaya odaklanıyoruz. Bulunduğumuz pazarlara mal yetiştiremiyoruz.
SÖNMEZ TEZCAN
Tezcan Galvaniz Yönetim Kurulu Başkanı Sönmez Tezcan, 1942 İzmir doğumlu. İzmir İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’nden mezun oldu. 1965 yılında demir çelik bayi olarak çalışma hayatına atılan Sönmez Tezcan, 1983 yılında Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde, Galva I adıyla yeni bir tesis kurdu. İkinci tesisini ise Kocaeli’de inşa etti.
Yazının Devamını Oku