Cumhuriyet Krizi

DÜN 87. yılını bir kez daha krizlerle kutladığımız, Cumhuriyet, bir süredir, bir çok açıdan tartışma konusu.

Haberin Devamı

Daha doğrusu, sözkonusu olan tam bir ‘Cumhuriyet krizi’. Zira, Cumhuriyet projesi bazı açılardan son derece başarılı, bazı açılardan başarısız oldu. Başarısız olduğu konularda derin sorun alanları doğdu. ‘Demokratikleşme’ ile bu sorun alanlarını aşmayı umuyoruz. Doğrusu da bu, çünkü aksi takdirde kavga büyür. Ancak demokratikleşme bazılarımızın sandığı gibi, ‘bugün sünnet, yarın deniz’ şeklinde olacak şey değil. Öyle olduğunu sanmak, demokratik siyaseti hafife almak olur. Oysa, temennisi kolay, gerçekleşmesi zor bir iştir, hele de sorunlar çok derinlerdeyse. Cumhuriyeti enkaza dönüştürmek kolay da, o enkazın altında kalmak tehlikesi de var.
Dahası, bazılarının hafife almasına karşın, laiklik başta olmak üzere, Cumhuriyet’in bazı kazanımları feda edilmesi göze alınacak şeyler değil. Buna karşın, Cumhuriyetin laiklik anlayışına demokratik esneklik kazandırmak zorlu bir iş de olsa şart. Muhalefet partisinin bu gerçeği kavramakta zorlanmasının maliyeti büyük.
Ulus devlet modeli içinden Kürt meselesini çözmek daha da zorlu bir iş. Büyük bedeller ödemeden, dalaşıp dövüşmeden işin içinden çıkmak için ince ve uzun bir yolu göze almak lazım. Oysa, kimsenin, gelecek seçimlere kadar kalan süreyi, bu muhasebe ile geçireceğine dair henüz bir işaret yok. Şiddet politikalarına son verilmesi için harcanan çabalar, her seferinde, geçici rahatlama ve asıl meselenin unutulması şeklinde yaşanıyor. Bu tavır sürdüğü sürece, şiddet hep geçer akçe olarak kalacak.
Şiddetin devreden çıkmasını hızlandırmak istiyorsak, şiddet olmadığı durumda bu meseleyi uykuya yatırmaktan bir an önce vaz geçmemiz gerekiyor. PKK’nın eylemsizlik kararını bir kez daha uzatma kararı almışken bu gerçeği, bir kez daha hatırlatmak istedim.
Ama asıl önemlisi, Kürt meselesinin çözümünün artık çok zor bir süreci yönetmekle mümkün olması. Kürt açılımı tartışmalarının başında, ‘kolektif hakları konuÅŸmayacaksak, çözüm uzak’ dedim diye, süreci ‘sabote’ etmekle suçlanmıştım. Bugün gelinen noktada ‘özerkliÄŸi’ tartışmak söz konusu. Kürtleri aza razı etmek politikaları baÅŸarısız oldu, Türkleri özerkliÄŸe razı etmek de fevkalede zor. ‘Yönetilmesi zor süreç’den kastettiÄŸim bu.Â
Türkiye’de toplumsal siyasal geliÅŸmeler, eski sistemin dar çerçevesi içinde çözülecek gibi deÄŸildi, o nedenle eski yapı çözüldü. Ancak, mevcut hükümet, bu çözülme sürecini yönetmeyi fazlasıyla hafife alıyor. Sandıkları gibi, her sorun, beÄŸenmediÄŸi kurulu kendi denetimlerine baÄŸlayarak, fakir fukarayı azarlayıp sindirmek gibi tedbirlerle çözülecek türden deÄŸil. Â
İsmet Berkan, dünkü yazısında, otoriterlik konusunda söylediklerime gönderme yaparak, otoriterliğin bugünün sorunu olmadığı hatırlatmış. Doğru, ama öyle diye, değişimi sorgusuz sualsiz kabul etmek durumunda değiliz. Cumhuriyet zor bir proje idi, Cumhuriyeti demokratikleştirmek daha da iddialı bir iş. Altından kalkabilmek için ciddi bir çaba göstermek gerek, zira altında kalmak işten bile değil.

 

Yazarın Tüm Yazıları