BUGÜN Kurultay’ını yapacak olan CHP’de olanlar ve olacak olanlar sadece CHP’nin meselesi değil.
Yok, hemen ‘vay, demek CHP’nin derin devletin partisi olduğu ilan ediliyor’ falan diye kimse ortaya atılmasın. CHP’de olacak olanlar, bir çok bakımdan devlet değil, demokrasimiz açısından çok önemli. Bu konuda, benim izleyebildiğim kadarıyla, en iyi yorumu TV 8’deki programında, Haluk Şahin yaptı. Özetle dedi ki, ‘CHP veya başka bir parti olması o kadar önemli değil, önemli olan siyasal muhalefet kanadının güçlenmesi, dengeli bir siyasal ortamın oluşması. Durun hemen, ‘AK Parti’nin önü kesilsin de ne olursa olsun!’, ‘iktidarı devirme planı’ filan diye kimse ortaya atılmasın. Şahin, muhalefetin güçlenmesini ‘demokrasi’ açısından önemsiyor, dengesiz bir siyasal tablonun, tek parti hegemonyasına gitme riski açısından uyarıyor. Bunu açıkça ifade etti. Bunu ben de çok önemsiyorum, demokrasi gibi bir meselesi olan herkesin de önemsemesini bekliyorum. Bu nedenle, CHP’de ne olduğu her zamankinden önemli. Bu açıdan baktığımızda, partililer bir yana, dışarıdan bir çoğumuzun CHP’ye dair farklı kaygıları öne çıkıyor. Kimisi, Kılıçdaroğlu liderliğinin CHP’yi bir ‘macera’ya sürüklediği, CHP’nin mevcut gücünü yitireceğini düşünüyor. Bu kaygı, CHP içindeki bir grubun iddialarına yakın düşüyor. Kimisi, ‘Kılıçdaroğlu geldi, dertler bitti’, ‘gölge etmesinler başka ihsan istemez’ havasında. Bu bakış da, CHP içinde yeni liderlik etrafındaki grubun bakışına yakın düşüyor. Ben her iki bakışı da sorunlu bulanlardanım. Zira, eski CHP anlayışı pek çok bakımdan sorunlu, ‘Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak’ kaygısı, CHP’yi, fazlasıyla statükocu yapıyor. Bu tavır, CHP’yi, durağan kılıyor ve demokrasi ve ülke gerçeklerinin uzağına savuruyor. Diğer taraftan, CHP’nin ‘sosyal demokrat’ kimliği ve mirasına yapılan vurgu ve daha önce eksik bulunan ‘iktidar iddiası’nı tazelemesi fikri de, ülke gerçeklerini hesaba katmayan bir hayalperestliğin ötesine gidemiyor. ¡ ¡ ¡ Hayalperestlik deyince, statüko’yu korumanın daha iyi olduğu fikrine destek verdiğim sanılmasın. Dediğim gibi, statükocu bakış fazlasıyla sorunlu. Ancak, buna karşı yapılması gereken, üzerinde çokça düşünülmeden yapılan bir açılım veya gaza gelmek olmamalı. Bu ülkede sosyal demokrasi vurgusunun öne çıkmasını en çok isteyen insanlardan biriyim. Ancak, bu vurgunun etik-politik önemi bir yana, fazla oy getirmeyeceği gerçeğini görelim. Son günlerde, SONAR’ın Başkanı Hakan Bayrakçı, birçok TV programında, bu gerçeğin altını bence çok iyi çizdi. Ecevit dönemini örnek alıp, yüzde 40 iddiaları ile ortaya çıkmak veya CHP’ye bu yönde gaz vermenin de hiçbir anlamı yok. O zamandan bu yana geçen otuz küsur yılda Türkiye ve dünya çok değişti. Acı gerçek şu ki, siyasal davranış artık çok daha az oranda sosyal demokrasi kaygısı etrafında belirleniyor. Onun yerini laiklik ve muhafazakarlık ekseni aldı. Eski CHP’nin en büyük sorunu, laiklik vurgusu değil, katı laiklik anlayışında ısrarı ve bu uğurda demokrasi fikrinden uzaklaşması idi. CHP’nin güçlenmesi ancak, laiklik konusundaki bakışını demokratikleştirmesi ve bunu sosyal demokrasi mirası ile daha iyi dengelediği bir söylem ve siyaset geliştirmesine bağlı. CHP’deki her iki grubunda kendini bu açıdan sorgulaması ve diğeri yönünde adım atması bu açıdan çok önemli. Benim görüşüm bu. Son olarak, CHP’ye dair yürütülen tartışmada iktidar partisini destekleyen çevrenin söylemini de sorunlu buluyorum. İktidar partisini destekleyen siyasetçi veya gazeteciler elbette, muhalefet partisine ilişkin görüş sahibi olacaklar ve bunu her zeminde ifade edecekler. Ancak, bence bunun da ayarı kaçmış durumda. Eleştiri ve görüş ötesinde, iş akıl vermeye ve daha ötesinde CHP siyasetini tanımlamaya varıyor. Doğrusu ben, bu kesimin CHP’nin siyasetini, ‘gerçek’ veya ‘Batı tipi’ sosyal demokrasi etrafında belirlemesi ‘öğüt’lerini sosyal demokrasi merakından çok, orada ‘ekmek olmadığını’ bilmeleri etrafında şekillenen bir kurnazlık olarak görüyorum. Bu da ayrı bir mesele. Ama asıl önemlisi, karşınızdaki partinin siyasetinin neredeyse reçetesini ellerine verme hevesi, her şeyin sizin istediğiniz istikamette olmasını dayatmak tavrına yakın düştüğünü görmek lazım. Çok partili hayata geçişin ilk döneminde CHP’ye yakın medyada, muhalefeti tanımlama yönünde, çok benzer bir üslup ve anlayış vardı. Ama, inanın, bu günlerde esen hava, o zamanların ölçüsünü bile aşıyor. Benim maruzatım şimdilik bundan ibaret, sonuçta ‘hayırlısı olsun’ diyorum!