Paylaş
Müsilajın Marmara Denizi dışında var olup olmadığını araştıran ekibin, bir süre önce Göcek kıyılarında yaptığı çalışmayı bilim adamı edasıyla aktaran kaptanın, denize işemenin yararından bahsedip, amonyak ve sülfatın müsilajı önleme etkisinden söz etmesi son nokta oldu. Bunun bilimsel karşılığı varsa bile bizim halkımızın denizle kuracağı kanalizasyon ilişkisinin boyutlarını düşünmek istemiyorum.
Ancak biz biliyoruz ki; bu ürkütücü salyanın, kimyasal analizi yapıldı ve en azından zehir içermemesi bir parça nefes aldırdı. Bu arada, sadece müsilajdan nasıl kurtulunacağı değil, toplananlardan ne yapılacağına da kafa yorulduğunu öğrendik.
Bülent Sarıoğlu’nun aktardığına göre, TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu’na bilgi veren Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Emin Birpınar, “Aslında müsilajın yüzde 99’u hakikaten su. Geri kalan kısmını laboratuvarda inceledik, toksik yapısı yok. En çok korktuğumuz şeylerden biri oydu. Patojenik bir yapısı yok, ağır metal de yok içinde. Dolayısıyla bunlar sevindirici tarafları” diye bilgi verdi.
Ayrıca, “Toplanan müsilajla ne yapılabilir?” diye de bakıldı. Gübre veya yakıt olabilir mi diye ayrıca incelendi. Sonuç negatif. Kalorifik değeri düşük, yüksek kükürt içeriğinden enerji üretmenin mümkün olmadığı, aşırı tuz içerdiği için de toprağa zarar vereceği görüldü.
Şimdi müsilajı önleme ve temizleme konusunda ilginç öneriler sunan araştırmacılar, TÜBİTAK MAM’a yönlendiriliyor. Laboratuvar ortamında geliştirilen yöntemlerin, 11 bin kilometrekarelik denizde uygulanma olanağı olup olmadığına onlar bakacak. Gündemden düşürülmemesi gereken bu önemli sorun için sürdürülebilir projelere destek verilmesi gerekiyor. Denize işemek bunlardan biri değildir umarız!
REKORU ZORLAYAN BAŞKAN
SANDVİÇ MOLALI NÖBET
TBMM Genel Kurulu, 2006 yılında kesintisiz 30 saat çalışma rekoruna yakın bir mesainin ardından, son yasal düzenlemeleri bitirip, tatile girdi. 24.5 saat süren bayram öncesi mesaisinin diğerlerinden en büyük farkı, oturumu yöneten HDP’li Meclis Başkanvekili Nimetullah Erdoğmuş’un bu süreyi kimseyle paylaşmaması oldu.
Uzun çalışmalarda hem meclis başkanvekilleri hem de katip üyeler değişirken, bu kez öyle olmadı. Erdoğmuş kısa çay, kahve, sandviç ve tuvalet molalarının dışında nöbeti kimseye devretmedi. Onun haline acıyan partili arkadaşları bu çalışma temposunu insanlık dışı olarak nitelendirseler de o hiç uyumadan nöbetini tuttu. Kesintisiz çalışmaya dayanamayan, genel kurul salonundaki dijital saat iflas edip, durdu. Bunu fırsat bilen CHP’li Akif Hamzaçebi “Herhalde sınırsız sürem var, teşekkür ederim sayın başkan” diye espri yaptı.
Bu çalışmanın tamamı öyle güllük gülistanlık geçmedi. Muhalefetin sert eleştirileri, sıra kapaklarına vurularak yapılan protestolar, ayağa kalkıp isyan etmeler oldu. Ancak 24.5 saatin sonunda veda zamanı geldiğinde, yüksek perdeden konuşmalar yavaşladı ve yerini iyi bayram dileklerine bıraktı. Tabii, başkan vekili Erdoğmuş’un sözleri, finale damgasını vurdu;
“Kurban Bayramı’nın ön yargıları arındıran bir bayram olmasını temenni ediyorum. Bu yüce Meclis’in paha biçilmez hazineleri var. Bunlardan biri de, dayanışma ruhudur. O dayanışma ruhunu canlı tuttukça inanıyorum ki, örnek olacak nice çalışmalara imza atarız. Önümüzdeki süreçte dayanışma ruhuyla yeniden buluşmamızı temenni ediyorum...”
Anlamlı mesajın ardından sezon finali yapıldı.
Paylaş