Paylaş
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin partiyle yollarını ayırıp çıkmaya hazırlandığı “yolun” neresi olduğu konuşuluyor. İnce’nin yeni parti kurma hazırlıkları için nabız yoklama niteliği taşıyan bu çalışmasının sonuçlarını hep beraber göreceğiz. İnce’nin bu son hafta içerisinde kendisinin son kararını eleştiren herkese yanıt vermeye hazırlandığını öğrendik. İnce’nin sohbet ettiği basın mensuplarına, “Bana yöneltilen her türlü eleştiriyi dikkatle izliyorum. Hepsine haftaya Ankara’da bir basın toplantısıyla yanıt vereceğim” dediğini biliyoruz. Basın toplantısında söyleyeceklerinin de yeni tartışmalar yaratacağı kesin. Özellikle, Cumhur ittifakından kendisine yönelik “sempatik” açıklamalara, ne yanıt vereceği merak konusu.
BAŞKANLAR YANIT BEKLİYOR
CHP’li belediye başkanlarının yönetiminde olan il ve ilçelerde yaşanan sorunlar, siyasetin gündeminden fırsat buldukça, önemli başlık olarak karşımıza geliyor. Özellikle büyükşehir belediye başkanlarının kararlarının, hem belediye meclisi, hem de hükümet tarafından engellenmesinin çok sayıda örneği oluştu. Bu kararlarda bir süreden beri ortak bir mekanizma kullanılıyor; kaymakamlar.
İstanbul Adalar’da atları kurtarmak için fayton uygulamasından vazgeçilmesinin ardından akülü araçların bir süre kaymakamın kararına takıldığını duymayan kalmadı. Son olarak, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından toplanan bağışlara el konulmasında, yine kaymakamlık devredeydi. Bağışlara el konularak bir nevi kamulaştırılmaya gidildi ve konu mahkemelik oldu. Duyduğumuza göre, vali ve kaymakamların, bu yeni görevleri, CHP Genel Merkezi’nde de önemli bir izleme konusu olarak yer tutuyor.
Erdoğan’dan randevu talebi
CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanının sorunları iletmek için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan randevu istedikleri biliniyor. Ayrıca CHP Genel Merkezi, halka daha iyi hizmet için alınması gereken kararlarla ilgili rapor hazırladı. Bu rapor ilgili yerlere ulaştı mı, bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Belediyelerin daha iyi hizmet vermesini amaçlayan, CHP raporundan alıntılarla devam edelim.
“Belediyelerin geçmiş sözleşmelerinden kaynaklanan, bankalara kredi borçları ertelenmeli, belediyelerin kamuya ait borçlarının faizleri geçmişte olduğu gibi silinmelidir. Genel bütçe vergi gelirlerinden belediyelere aktarılan pay, büyükşehir belediyelerinde en az yüzde 10, diğer belediyelerde en az yüzde 6’ya yükseltilmelidir. Belediyelere gelir getirici yatırım projelerinde borçlanma limiti arttırılmalıdır.
Temel belediye hizmetleri için faizsiz kredi imkanı sağlanmalı veya hibe programları başlatılmalıdır. Toplu taşımada kullanılan araçların akaryakıtlarından tahsil edilen vergiler kaldırılmalıdır. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından belediyelere verilen yardım ödeneği somut, net kriterlere göre dağıtılmalıdır.”
Bu talepler, parti ayrımı gözetmeksizin tüm belediye başkanlarını yakından ilgilendiriyor. Ancak 250 il ve ilçede hizmet veren CHP’li belediye başkanları için biraz daha hayati. Sadece 11 büyük şehirlerde, CHP’li belediyelere yönelik markajın, 38 milyon nüfusu cezalandırmak anlamına geldiğini aklı başında herkes görüyordur. Bunun, AK Parti içerisinde de sıkca konuşulan bir konu olduğunu belirtelim.
HAVALİMANI PANKARTLARI KALDIRILDI
Herkes, havaalanlarında karşılanma ve uğurlama sırasındaki görüntüleri anımsıyordur. Özellikle, yeni bir kente gitmiş ve bir organizasyona dahil olmuşsanız, sizi karşılayacak şoför veya şirketin pankartlarını takip ederek, doğru kişiyi bulmaya çalışırsınız. Artık bu görüntüler, İstanbul Havalimanı’nda olmayacak. Bunun da bir nedeni var. “Havaalanı hanutçuluğu ve bagaj simsarlığı.” Bu ismi biz bulmadık. İçişleri Bakanlığı kararın gerekçesini açıklarken, yaşanan sorunları tarif etmek için kullanmış. Aynı zamanda görüntü kirliliği ve Türkiye’nin imajına zarar verilmesi de diğer gerekçeler arasında sıralanıyor.
Umut Erdem’in aktardığına göre, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İçişleri Bakanı’nın yanıtlaması için verdiği soru önergesiyle, sorunu gündeme getirdi. İstanbul Havalimanı Mülki İdare Amiri’nin 31 Mart 2020 itibariyle terminalde elinde kâğıt veya pankartla yolcu karşılama yapılamayacağı kararı aldığını belirten Tanrıkulu, bunun gerekçesini sordu.
Soylu: turizmin kanayan yarası
Bakan Süleyman Soylu, verdiği yanıtta, “Amacın görüntü kirliliğine son vermek, turizmin kanayan yarası olan hanutçulukla etkin mücadele etmek, ülkenin imajına zarar veren uygulamaların önüne geçmek” olduğunu ifade etti. Kararla, yolcu yakınları hariç olmak üzere, yolcu ismi, firma ismi veya numara yazılı pankart, döviz bulunduran ya da asan kişilerin terminal gelen katına alınması yasaklandı. Yaratılan karmaşa ve özellikle de hanutçuluk ve bagaj simsarlığı yapanlardan yolcuların şikayetçi olduğu belirtildi. Orta yol bulunmuş gibi. Zira konuklarını karşılamak isteyen işletmeler, İGA Meeting Lounge alanına yönlendiriliyor. Dolayısıyla yapılan planlamanın kimseye zararı yok. Sadece yolcuları eşya taşıma konusunda taciz edenler ortadan kalkmış gibi.
Paylaş