Paylaş
Henüz bilimsel makaleye dönüştürülmemiş araştırmaların yurtdışına yayınlanmak için gönderilmesi ve veriler arasındaki çelişki, Türkiye’nin imajı açısından eksi puan oldu. Bakan Koca, yaşanan bu sorunları çözmek için “mektup diplomasisi” yapmak zorunda kaldı.
Tıp dünyasının ve özellikle de enfeksiyon uzmanlarının son iki aydan beri dilinden düşürmediği bu iki konuyu araştırınca, bilimsel çalışmaların da dedikodusunun yapılabildiğini gördük.
PANDEMİ FOTOĞRAFI
Konuya dönersek, pandeminin ikinci ayında, aralarında bazı Bilim Kurulu üyelerinin de bulunduğu uzman doktorlar, Sağlık Bakanlığı’nın yetkisiyle pandemi hastanelerinden “koronavirüs vakalarıyla” ilgili verileri topladı. Aslında Türkiye’nin pandemi fotoğrafını çıkarmak için son derece akıllıca olan bu çalışma, 1.5 aylık dönemde, vaka sayısından hastalık belirtilerine, yoğun bakımda kalma sürelerinden kullanılan ilaçlara verilen yanıta kadar ilk geniş araştırma özelliğini taşıdı.
Buradaki en büyük hata, çalışmanın bilimsel bir süzgeçten geçirilmeden, yayınlanması için itibarlı tıp dergilerine gönderilmek istenmesi oldu. Özellikle salgın dönemlerinde, verilerin tüm dünyadaki doktorlara ulaşması için acil ön baskı yapan bu dergiler de makaleleri kullandı. Ancak tablolarla metin arasında çelişkiler olduğu, araştırmaya katılan doktorlarının tamamının ismini yer almadığı, açıklanan verilerle araştırmadaki verilerin birbiriyle uyuşmadığı görüldü. Sıkıntı yaratan çalışma, apar topar geri çekildi.
YAYINLARA İTİRAZ
Tıp dünyası, bilimsel metne dönüştürülmeden yurtdışında paylaşılan bu çalışmayla çalkalanıyor. Bu çalışmadaki verileri kullanarak, Türkiye’deki pandemiyle ilgili yorumlar yapılmaya başlanınca devreye Sağlık Bakanı Fahrettin Koca girdi. Koca, “The New England Journal of Medicine” ve “The Lancet” dergilerine mektup göndererek, “Hidroksiklorokin” adlı ilacın ölüm oranlarını arttırdığına ilişkin Türkiye verilerinin olduğu yayınlara itiraz etti. Koca mektupta verilerin Türkiye gerçeklerini yansıtmadığını dile getirdi.
Şimdi, Türkiye’nin 4 aylık pandemi sürecini tüm yönleriyle yansıtacak bilimsel araştırmalar bekleniyor. Ancak yapılacak tüm araştırmaların, bakanlık tarafından kurulan komisyon “gözetiminde” yürütülmesine ilişkin karara, bilim insanları itiraz etti.
Sağlık Bakanı Koca’nın bunca işin arasında uğraşmak zorunda kalacağı ikinci başlık bu olacak. Böylesine önemli bir dönemde, bakanın meslektaşlarına kulak vermesi gerektiğini düşünüyoruz.
LİDERLER VE KORUMALARI
Türk siyasetinde, liderlerin bazen çalışma arkadaşlarından daha fazla dikkat ve ilgi çekenlerin koruma müdürleri olduğunu gördük. Eski cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in yanında 35 yıl görev yapan koruma müdürü Şükrü Çukurlu ile Turgut Özal’la yıllarını geçiren Musa Öztürk ilginç kişilikleri ve tanıklıkları açısından çok konuşuldu. Geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı emniyet müdürleri atama, terfi ve emeklilik kararları, bize geçmişin “ünlü demir adamlarını” anımsattı. Fevzi Kızılkoyun’un haberine göre, geçtiğimiz hafta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun koruma müdürü Koray Arslan ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun koruma müdürü Sabri Yıldız emekli edildi. Çok da isteğe bağlı olmayan ve kadro yetersizliğine dayandırılan bu emeklilikler, tartışma yarattı. Bu koruma müdürlerinin terfilerinin üç yıldır bekletildiğini de belirtelim.
KARAKUTULAR HEP YANLARINDA
Kulislerden öğrendiğimiz bilgiye göre, uzun yıllardan beri bu isimlerle çalışan koruma müdürleri, aynı görevlerine bu kez “sivil” pozisyonda devam edecekler. Beraber çalıştıkları liderlerin tüm anlarına tanıklık eden bu “karakutular”, çoğunlukla o lider siyasetten uzaklaştıktan sonra bile yanlarında kalmaya devam ediyorlar. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın koruma müdürüne gelince... Muhsin Köse, 2002’den beri Erdoğan’ın yanında görev yapmaya devam ediyor. Köse de sessiz ve derin duruşuyla herkesin merak ettiği isimler arasında yer alıyor. Liderlerle koruma müdürleri arasındaki bu yakın ilişki, filmlere konu olacak kadar ilginç. Tanıklıkları bir gün kaleme alınsa, en çok satanlar listesine girer kesin.
Paylaş