Paylaş
Motivasyonlarını düşürdü, sınav stresine tuz biber ekti. Duyduğuma göre Amerikan Robert Lisesi ve Alman Lisesi'nde öğrenciler bireysel olarak dava açmışlar. Üsküdar Amerikan Lisesi ve Ankara'da iyi bir Anadolu Lisesi velileri toplu dava açmaya hazırlanıyor. ÖSYM bu işin altından nasıl çıkacak bilemiyorum ama olan adayların morallerine oluyor.
Son dakika yapılan bu değişikliği uzun yıllardır YÖK'te üst düzey görev yapan eski Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme'ye sordum. Eşme, geçmişte de öğrencilerin bireysel puanlarının sınavda baz alındığını ama bu kez Anadolu ve Fen Liseleri'nde son sınıflarda boşalma olduğunu belirterek, aynı hatanın tekrarlanmamasından yana.
Geçmişteki yanlış tekrarlanıyor
Prof. Dr. Eşme'nin söylediklerini dikkate almakta yarar var:
"Ortaöğretim Başarı Puanı'nın üniversite giriş puanlarına etkisi 1982'den beri uygulanıyor. 1999 öncesinde bu puanlarda sadece öğrencinin ferdi başarısı esas alınıyordu. Öğrencilerin kolay not alabilecekleri okullara nakil başvurusu nedeniyle Anadolu Lisesi ve Fen Lisesi gibi okulların son sınıfta boşalması durumuyla karşılaşıldığından, okulların üniversite giriş başarıları da dikkate alınarak AOBP (Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı) uygulamasına gidilmişti. Bu uygulama okullara olan nakli önlemiş, ancak yeni haksızlıklara yol açmıştır. Bugün gelinen noktada yalnız ferdi başarının esas alınacağı uygulamaya geçilmiş olması olumlu gibi görülebilir. Ancak, OBP'nin hesaplanmasında geçmişteki deneyim göz ardı edilirken öğretmenlere yapılacak baskı nedeniyle bazı okullarda öğrencilere yüksek not verilerek yeni bir haksızlığa da yol açılabilir. Bu nedenle ÖSYM okullarda verilen OBP'nin dağılımlarını da dikkate almak zorundadır.
Okul birincilerine de dikkat
Yasa ile getirilen yeni uygulamayla okul birincilerine ayrı yerleştirme imkanı da getiriliyor. Bunun nasıl yapılacağı konusunda büyük bir belirsizlik vardır. Bu uygulama şeffaf bir şekilde yapılmazsa bazı okul veya kişilerin kayırıldığı kaygısı tartışması gündeme gelebilir. ÖSYM şimdiden bu konuya açıklık getirmelidir."
İsminin açıklanmasını istemeyen bir okul müdürü de bakın neler diyor:
"Hiçbir şekilde hiçbir öğrenciye bedavadan not vermemiz söz konusu değil. Ancak öğrenci notlarını yükseltmek isterse bu şansı onlara verebilmeliyiz. Ortalama Yükseltme Sınavları bu yıl 18 Haziran-6 Temmuz dönemindedir.
Öğrencilerin LYS döneminde bu sınavlara girmesi LYS başarılarını düşürür. Biz başarısız olan az sayıda son sınıf öğrencimizin ortalama yükseltme sınavlarını 2-6 Temmuz döneminde yapmayı planladık. Ancak ÖSYM her yıl diploma puanlarını 30 Haziran'a kadar ister, bu dönemden sonra yapılan sınavlarda not ortalamalarını yükseltenlerin sonuçları üniversite puanlarına yansımazdı. (Eylul dönemi vs.)
ÖSYM'nin diploma notlarını 6 Temmuz'a kadar kabul etmesi durumunda, hırslı öğrencilerin LYS'lerden sonra okul sınavlarına girebileceklerini düşünüyorum.
4 ders seçmeleri ve bu derslerden başarılarını arttırmaları söz konusu olursa üniversite puanları birkaç puan artabilir. Bu da onlar için gayet anlamlı olur."
***
Başarı Her Yerde
Geçen yıl Groupama ve Türk Eğitim Derneği ile İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü sessiz sedasız çok önemli bir projeye imza attı. Bu yıl da projenin sonuçları açıklandı.
Proje kısaca başarı düzeyi düşük okullardaki çocuklara özel ilgi gösterilerek başarılarının yükseleceğini göstermekti. Bunun için de İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Seviye Belirleme Sınavı'nda (SBS) sonuncu olan iki okulu aldı. Bu okulun öğrencileri velileri ve öğretmenlerine seminerler verildi. Fatih'teki Katip Kasım İlköğretim Okulu ile Gaziosmanpaşa'daki 100. Yıl İlköğretim Okulu'nda bir yıl boyunca Türk Eğitim Derneği (TED) uzmanları çalıştı.
Akademik başarı için öncelikle her iki okulun 8. Sınıf öğrencilerine hafta sonları SBS hazırlık kursları verildi. Bunu da TED burslu öğrenciler yaptı. Öğrencilerin okuma alışkanlıklarının geliştirilmesi, kelime dağarcıklarının zenginleştirilmesi için kütüphane oluşturuldu. Bilgi yarışmaları düzenlendi. Öğretmenler de bu konuda motive edildi. Sonuç bir yılda istenildiği gibi oldu. Öğrencilerin akademik başarıları 6 basamak birden yükseldi.
Öğrencilere sadece akademik başarı değil, sosyal anlamda yetkinlik kazandırılmak için projeler geliştirildi. Öğrenciler çello, keman, gitar gibi birçok farklı enstrüman çalmaya başladı ve folklor ve drama dersleri aldılar. Hatta bilgisayar odası olarak kullanılmayan kilitli kalan bir oda Sanat Odası olarak düzenlendi. Bir okul kros yarışmasında, satrançta ve futbol turnuvasında şampiyon oldu. Semt sakinlerine tiyatro oynadılar.
Demek ki isteyince oluyormuş. Çocukları suçlamak yerine, emek harcanıp, ortam hazırlanınca başarı da kendiliğinden geliyormuş.
**
Eğitimde ikinci kuşak
Geçtiğimiz hafta bir baba tarafından kurulup, ikinci kuşağa devredilen Anabilim Okulları'nın 25. yıl törenindeydim. Baba Niyazi Kılıç Kozyatağı'nda küçük bir binada okulu açarken hayallerinin büyük olduğunu belirtip, "Dürüstlük, dostluk ve sevgi tek düsturumuzdu" derken öğretmenleriyle birlikte nereden nereye geldiğini anlattı. 25 yıl önce kurduğu okulu gözyaşları içinde kızı Seda Aytaçlı Kılıç ve oğlu Serkan Kılıç'a devrettiğini anlatırken birlikte yola çıktığı her öğretmenin isimlerini tek tek sıraladı. Eğitimde ikinci kuşağa geçiş ülkemizde biraz sancılı geçer. Maalesef alın teriyle çok zor koşullarda birinci kuşak tarafından kurulan ve büyüyen okullar ikinci kuşakta biraz bocalar. Anabilim Okulları'nda Seda ve Serkan Kılıç kardeşler biraz ezber bozuyor. Heyecanlı ve eğitime meraklı olan kardeşler, anlaşılan yeni ufuklar peşinde. Eski kuşağı da yanına alarak okulu daha da büyütmeyi hedeflediklerinin mesajını veriyorlar. İzlemedeyiz. Umarım dileklerini gerçekleştirirler.
Paylaş