Paylaş
Önce müdürlerden başlayalım. Milli Eğitim Bakanlığı ilk ve orta dereceli okul müdürlerinin görev yerlerini 23 Haziran'da yayımladığı bir yazıyla uygulamaya koydu. Buna göre 5 yılı dolduran eğitim kurumu yöneticileri zorunlu yer değiştirmeye tabii tutulacak. Özellikle 20-30 yıllık müdürler tüm kulislere, direnmelere rağmen kendilerini başka bir okulun koltuğunda buldu. Hatta aralarında ilköğretim okulunda hayatları boyunca görev yapmayan lise müdürleri neye uğradığını bilmeden ilköğretim okulu müdürlük koltuğuna oturdu. Şimdi sessiz bir bekleyiş sürüyor. Kimse atandığı yerden memnun değil. Gözler Danıştay'da. Aralarında birkaçı ile konuştum. Gidip yeni görev yerlerinde başlacaklar, ama İdari Mahkeme'ye de başvuracaklar.
Önce şunu söylemekte yarar var. Yaklaşık 21 yıldır eğitim sektöründeyim. Uzun süre aynı koltukta oturup, okula sahip çıkmayan, o koltukta sırtını bir yere dayayarak zaman geçiren birçok müdür var. Bu müdürler tüm verimsizliklerine rağmen yerlerini korur, uzun süre bulundukları yerlerde görev yaparlardı. Çünkü, yöneticilerin verimliğini, başarısını ölçen bir sistem yoktu. Gelen müfettişler de öğretmeni, genel işleyişi denetler, belki müdürle ilgili birkaç uyarı yapar giderdi.
Ancak, bunun tam tersi geldikleri andan itibaren okulun çehresini değiştirip, başarısını arttıran müdürler de bulunuyor. Veliyle, bulunduğu semtin yöneticileriyle, hatta belediye başkanlarıyla işbirliği yaparak okulun fiziki eksiklerini gideren, öğrencilerine destek olan, okulu çetelerden kurtaran birçok müdür de tanıyorum.
Evet, uzun süre aynı yerde kalmak bazılarını yıpratıyor, meslek körlüğü yaratıyor. Ama değişiklik yapılırken birçok kriter göz önüne alınmalı. C tipi bir okulda müdürlük yapan, A tipi bir okulda müdürlük yapan aynı koşullarda olmamalı. Hizmetçi eğitim çalışmalarına katılan, mesleki anlamda çalışmalar yapan, takdir teşekkür alan, genel denetimlerde başarılı olanla, olmayanı aynı torbaya koymamalı. Yer değiştirme kriterleri olmalı.
Hiç ilköğretimi bilmeyen bir lise müdürünü ilköğretim koltuğuna oturtmak ne kadar doğru? Yıllarca hizmet etmiş, iyi okullarda deneyim kazanmış, eğitim birikimi olmuş yöneticileri daha iyi yerlerde değerlendirmek gerekir. Tecrübeyi yabana atmamalı. Daha önce buna benzer bir deneme yapıldı. Ancak, yargıdan döndü.
Şimdi ne olacak? Tam da okulların yeni öğretim yılına hazırlandığı, SBS kayıtlarının sürdüğü bu dönemde müdürler bu atamalara direniyorlar. Kimi rapor almış, sessizce bekliyor, kimi bu kararın her durumda yargıdan döneceğini tahmin ettiği için yeni yerine sıkı sıkı sarılmamış. Müdürler, bağlı bulunduğu Bakanlığa dava açıyor. Önümüzdeki dönemed yüzlerce müdür, Bakanlığı ile mahkemelik olacak. Oysa, bu karar aceleye getirilmeden,eğitim takvimine uygun bir dönemde kriterleri oluşturularak yapılsaydı bütün bu tartışmalar olmazdı.
****
KPSS Puanları tartışma yarattı
KPSS sonuçları geçtiğimiz hafta açıklandı. Öğretmen adaylarının 10 Temmuz'da giridği KPSS sınavı sonuçları büyük şaşkınlık yarattı. Çünkü, öğretmen adayları beklediği puanı bulamadı. Sonuçların adaletsizlik yarattığı düşüncesindeler. Sonuçlarda branş sıralamaları verilmedi. Kimse kendi branşında kaçıncı sırada olduğunu bilmiyor. En büyük tepki de 2010 puanlarının 5-6 puan düşük gelmesine. 2009'da aynı netlerle 2010 netleri karşılaştırıldığında 5 puan eksik oluyor. Zaten atanamadığı için sıkıntıda olan öğretmenler, şimdi de KPSS ile uğraşıyorlar. ÖSYM buna ne açıklama yapacak bekliyoruz.
***
SBS ve okul puanı
Geçtiğimiz günlerde bir okulu ziyaret ettim. Tam da Anadolu Liseleri kayıtlarının yapıldığı bu dönemde veliler, okul müdürünün kapısında tepkili. Ellerinde puanlarla bağırıp çağırıyorlar. Nedeni o okulun çocuklarına hak ettikleri notları vermeleri. Yani notları şişirmemeleri. Başka okullarda çocukların SBS puanları düşmesin diye şişirilirken veli kendi çocuğuna da bu muamelenin yapılmasını istiyor. Veli de haklı. Çünkü, çocuklarının okul notları nedeniyle okul puanları düşmüş. Üstelik elinde belge ile gelmiş. Bir elinde çocuğunun kartı, diğer elinde bir başka okulda okuyan çocuğunun en yakın arkadaşının kartı.
Kendi çocuğunun okuduğu okulda en yüksek not 98. Çocuğu sırasıyla 8, 7 ve 6'ıncı sınıfta küsüratları yazmıyorum ama aşağı yukarı şu puanları almış: 413, 373, 426. Buraya kadar herşey normal. Ancak, çocuğunun yıl sonu başarı puanı 73. Okuldaki en yüksek notla arasında uçurum var. Bu nedenle Ortaöğretim Yerleştirme Puanı bir anda 402'ye düşmüş.
Oysa başka okulda okuyan çocuğunun arkadaşı hemen hemen aynı iken puanı yükselmiş. Bu çocuğun okulundaki en yüksek puan 100 (nasıl oluyorsa!) Çocuğun da yıl sonu başarı puanı 99.
Bu öğrencinin 8,7 ve 6'ıncı sınıf SBS puanları şöyle: 422, 395, 437
Aslında yıl sonu başarı puanı 99'u geçen öğrenciden daha fazla puan beklenir ama neyse. Bu öğrenci okuldaki en yüksek puanlı öğrenciyle okul puanı çok yakın olduğu için sistemin kazançlısı çıkıyor. Yani birinci öğrencideki gibi puanı düşmüyor, tam tersine yükseliyor. Tercihte kullanacağı Ortaöğretim Yerleştirme Puanı 417 oluyor.
Şimdi veli isyan etmesin de kim etsin.
Milli Eğitim Bakanlığı, SBS sonuçları ile okul puanlarını karşılaştırma konusunda kararlılığını açıklamıştı. Notları şişiren, öğrencilere bol keseden not dağıtan ve sistemde haksızlık yapan okulları tespit edip, bu haksızlığı ortadan kaldırmalı.
(Eğitimle ilgili tüm gelişmeler anında http://www.hurriyetegitim.com'da)
Paylaş