Paylaş
Alman fütürist, yani gelecek üzerine uzak görülerde bulunan Gerd Leonhard, geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye geldi. Türk Eğitim Derneği (TED) tarafından Ankara’da düzenlenen “‘Dijital Obezite” temalı uluslararası eğitim forumunun konuk konuşmacı olan Leonhard ile gelecek üzerine konuştuk:
İNSAN MAKİNEYE KARŞI DEĞİL YAN YANA OLACAK
“2030 yılında şu an var olan mesleklerin yüzde 70’i olmayacak. İklim değişikliği ile yaşıyoruz ve onunla başlamak gerek. İklim değişikliği konusunda teknolojiyi kullanarak birçok önlem alındığını gördük. Mesleklerde de teknolojiyi kullanarak, makineyi insana karşı değil de insanla kullanarak yeni meslekler elde etmeye başlayacağız. İnsanla makinenin etkileşimi üzerine kurulu meslekler daha çok ortaya çıkacak. Örneğin iklim değişikliğinden etkilenmeyen şehirler kuran, ırmağı, doğayı, yeşili koruyan insanlar olacak. Dijital etik üzerine çalışmalar yapılacak.
GELECEĞİN İŞLERİ HİBRİTE DÖNECEK
Otomasyon sistemine geçiş ile insanlar işten atılıyor ama yeni iş alanları da oluşuyor. Rutinin bitmesi insan işinin bitmesi demek değil. Çocukları artık yeni işler bekliyor. Onları buna hazırlamalı. Geleceğin işleri hibrit olacak. Örneğin 10 yıl önce sosyal medya diye bir şey yoktu, şimdi bu sosyal medya 21 milyona iş sağlıyor. Geleceğin işi anlamak. Veri, bilgi bizi güvende tutmaz. Bugün buradayız, bir ayağımız gelecekte. Her bir genç dünyayı yeniden keşfetmek, yaratmak istiyor. Şirketler hayal gücüne bağlı, kaynaklara bağlı değil artık. Makinelerin üstlenemeyeceği insanın doğasına dair şeylerin daha ön plana çıkacağı meslekler oluşacak. Bilgi ve mantık kavramları çerçevesinde makinelerle yarışma şansımız yok. Onlar bütün mantığa, bilgiye sahip olabilirler. Ama biz insani değerlere daha çok önem verirsek kendimize özgü bir alana sahip olmuş olacağız.
DÜNYA ŞİMDİKİNDEN 80 KAT HIZLI DÖNECEK
Çocukları daha hızlı bir dünya bekliyor. 80 kat daha hızlı bir dünyada yaşayacaklar. Akıllı teknoloji önemli hale geliyor. Ama dijital kirlilik de var. Her şey otomatikleşiyor. Teknoloji umut veriyor, ancak etik değerleri yok. Önümüzdeki 10 yıl, bugüne kadar yaşadığımız yıllar kadar sakin olmayacak. Çok hızlı değişimler bizi bekliyor.”
DİJİTAL OBEZİTE ZEHİRLİYOR
“Bilim kurgu filmleri yavaş yavaş gerçeğe dönüşüyor. Bir kanepede oturarak her şeyi gerçekleştirebileceğiz. Oturarak her şeyin siparişini verip evden ayrılamayacağız. Dijital obezite oluşuyor. Telefon, tablet çok kullanılınca önce obsesyon haline geliyor sonra da zehirliyor. Nasıl yemeklerin aşırısı zehirlerse, teknolojide aşırıya kaçınca da zehirleniriz. Teknolojinin nasıl kullanıldığı değil, bundan nasıl faydalanacağımız önemli. Teknolojinin gücü insanlığın gücü ile dengelenmeli.
BIRAKMAYIN KONTROL EDİN
Teknolojiyi bırakamazsanız bile kontrol edin. Yemek yerken telefonu masada bırakın, sosyal medyanın tuzaklarına düşmeyin, veri ve bilgi ihlali çok arttı dikkat edin. Sürekli bağlantılı olma isteğini azaltın. Teknoloji hediye fakat fazlası bomba, silah. Nerede olursanız olun teknoloji olacak. Ancak ekranlar üzerinden ilişkiden çok, yüz yüze ilişki haline geçin. Birçok kişi teknolojiyi mutluluk kiti olarak düşünüyor. Oysa kendilerini mutlu değil, iyi hissediyorlar. Mutluluk etkileşimle olur. Teknolojide yapay zekâ ne yapmamız gerektiğini söylüyor. Dış dünyadan yalıtılmış hale geliyoruz, yakında terapistler bile tamamen online olacak. Teknolojinin değişimi uzun süredir var, ama asıl patlama yakın gelecekte yaşanacak.”
MAKİNELEŞMEDEN YAŞAMAYI ÖĞRENELİM
Teknolojinin umut verdiğini, ancak etik değerlerinin olmadığını söyleyen Leonhard, şu uyarıları yapıyor: “İnsanların mutlu, iyi gelecek için teknolojiye ihtiyacı var, ama yeni sistemler de oluşmalı. Etkileşim, deneyim, ilişki, bilinç insanı hayatta tutan değerlerdir. Bunlar bilgisayarda yok. Biz makine değiliz, biz organizmayız, algoritma değiliz. Teknolojiden yararlanırken insani yönlerimizi kaybetmeyelim. Doğaya çıkın, insani yönlerinizi geliştirin, sanat, dil, ahlak, spor gibi alanlarda gelişin. Bütün bunlar bizim makine gibi olmamızı önler.”
ONLİNE EĞİTİM YAVAN KALIR
“Mevcut sistemde, bütün meslekler ayrı kutular şeklinde. Yeni dönemde bunların iç içe geçmesi söz konusu. Bunların hepsini kapsayacak interdisipliner bakışlar gerekecek. Bir öğrenciyi 10 yıl içinde geleceğe hazırlarız. Şu an her şey aslında daha çok sanallığa dayalı. Eğitimde bunu iyiye götürecek bir sistem kurmalıyız. Online eğitim çok kısa süreli çözüm getiren bir sistem. Gerçek çözüm değil yani. Online eğitim hayatımızın her yerinde. Bundan kurtulmak mümkün değil ama önem verilmesi gereken nokta insan etkileri. Sanal dünyada koku yok, dokunma yok, gerçeklik yok. Bu nedenle de öğretmenin verdiği etkiyi sağlayamaz. Öğrenmenin kendisi bir deneyim zaten. O deneyimi insani şeylerle donatmadığınız sürece online eğitim yavan kalır.”
DİJİTAL DÜNYADA YENİ İNSAN HAKLARI
“Dijital dünyada yeni insan hakları olmalı. İlki çevrimdışı olma hakkı. Bu daha önce bağlanma hakkıydı ama şimdi böyle evrilecek. Bağlanmama hakkımız olmalı. İnsan kalmamız için şart. Sürekli gözlem altındasınız. Evdeyken bile şirket sizi gözlemleyebiliyor ve bu bir çeşit dijital kölelik getiriyor. İkincisi insan olma hakkı. Gizli kalma, unutulma hakkı. Mahrem kalma hakkı. Ortadan kaybolma hakkı. Herkes sizi arayıp bulabiliyor internette. Orada bir varlığınız var. Sadece polis değil sıradan insanlar da erişebiliyor hakkınızdaki en mahrem bilgilere.”
Paylaş